Bir gün bir profesör elinde bir kavanoz ile sınıfa girer.
Ders başladığında kavanozu önüne koyar ve kimseye bir şey söylemeden içine pinpon topları doldurur ve sınıfa sorar “kavanoz dolu mu?” Tüm sınıf “dolu” diye cevap verir. Daha sonra Prof. Yanında getirdiği çakıl taşlarını doldurur kavanoza ve tekrar sorar “kavanoz dolu mu?” Sınıf yeniden “dolu” diye cevap verir. Prof. Bu sefer kum çıkarır torbasından ve kavanozu doldurur. Ve sorar; “kavanoz dolu mu?” Tüm öğrenciler “dolu” der. Prof bu sefer de kavanoza toz kahve ekler ve yine sorar “kavanoz dolu mu?” Ve yine “dolu” yanıtını alır. Öğrenciler gülmeye başlar ve bu sırada Prof. Nasihatına başlar;
Bu kavanoz sizin hayatınız;
Pinpon topları; en önemli değerleriniz; aileniz, sağlığınız, arkadaşlarınız. Bunlardan birini kaybetseniz hayatınızı durdurmaya yeter.
Çakıl taşları, daha az önemli şeyler; eviniz, arabanız işiniz gibi.
Kum, daha az değerli şeyler.
Kavanoza önce kum ve kahve doldursaydınız hayatınız için daha önemli şeyler kavanoza sığmayacaktı.
Vaktinizi daha az önemli şeylere harcarsanız, önemli olanlara zaman kalmayacaktır.
Hayatınıza önce tenis toplarını yerleştirin, ailenize sevdiklerinize zaman ayırın.