anasının paranoyasına kadar yolu olan karmaşık ve yoğun duygular bütünü.
akşam saatleri. biramızı yudumlayıp halısaha maçı izliyorduk. takımlardan birinde ta çocukluğumdan beri hiç ısınamadığım bir eleman vardı. ara sıra, çaktırmadan kendisini takip ediyordum. attığı her çalımdan, her isabetli pastan, açtığı her başarılı ortadan sonra umutla saha dışına bakıyordu. Hatta utanmasa ellerini gözlerine siper edecekti. birilerinin hayranlık dolu bakışları ile karşılaşmayı umduğu her halinden belliydi. Çocukluğumuzu hatırladım, hiç değişmemişti. can çıkmayınca huy da çıkmamıştı tabi.
ikili mücadele. biri buna faul yaptı. sonra gelip yanına çökerek özür dilemek isteyince bizimki bas bas direkt annesine küfretti. takım arkadaşları ve rakip oyuncular hep birden çocuğu sakinleştirmeye çalışıyordu fakat dinleyen kim. işin içine halayı, teyzeyi, bacıyı filan da dahil edince dört bir yandan tekme tokat yemeye başladı. aman allahım. milleti çileden çıkarmış. kavgayı ayırmaya çalışanların ne kadar gönülsüz olduğunu fark ettim. sempati yoksunluğu dedikleri bu olsa gerekti.
o akşam hiç unutamayacağı mükemmel bir dayağı afiyetle yedi benim eski arkadaş. dilediği de oldu. çünkü yumruklardan kaçmaya çabalarken herkes başını çevirmiş pür dikkat kendisine bakıyordu.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?