Daha önce 2 kere deneyip başarısız olduğum. Sonunda allah'ın ölmememi istediğini mücadele etmemi istediğini anlayıp vazgeçtim. Eski günlerden geriye birtek bileklerde ki dikiş izleri kaldı.
Bir zamanlar gördüğüm deli muamelesi beni bu hale getirdi daha fazla detaya hukuksal sebeplerle girmeyeyim.
net bir açıklaması olmayan durum. hem zayıflık hem güç olarak görülür. bir çıkış yolu bulamamak, sorunlara karşı dik duramamak, pes etmek gibi algılanınca zayıflık derler. ama bunu gerçekleştirmek de güçlü bir irade ister bence. herkes yapamaz.
Herkesin yaşama hakkı oldugu gibi bu dünyadaki varlıgını sonlandırma hakkına da sahip olması gerektiğini düşünüyorum.
Kendi bedenin üzerinde tam hakka sahip olmalısın. İster yaşa ister öl, bu senin kararın. Elbette tüm intiharlar mantıklı kararlar sonucunda gerçekleşmez. Sevgilisinden ayrılan bir insana terapi imkanı verilmelidir. Sokakta kalmış bir kişiye sıgınabileceği bir yer verilmelidir. Herkesin hayatını doğdugu imkanlarla sürdürmeye zorlandıkça intihara yaklaşma ihtimali vardır.
Geçmiştie, şimdi ve muhtemelen gelecekte de düşünüyor olacağım. Dini inanclardan bağımsız intiharda sonuç olarak bir ölüm. Her zaman benimle olacak ama bunu ciddi düşündüğüm zamanlarda aileme bunu yapamayacağımı anladım. Hayat onları yeterince çok üzmüştü bir de ben üzemezdim. İntihar denildiğinde aklıma hep Mehmet pişkin gelir. Ve hala öldüğünde bile onu anlamayarak kendi inançlarının gereğini yapmaları... Oysa o böyle bir inanca sahip değil. Ölmeyi tercih ederken bile hamile arkadaşının doğum yapmasını beklemişti.
Dünyadan elini eteğini çekmiş bir kimse için Anadolu'nun bu ücra köşesinden daha uygun neresi bulunabilir? Ben burada, diri diri, bir mezara gömülmüş gibiyim. Hiçbir intihâr bu kadar şuurlu, bu kadar irâdeli, bu kadar sürekli ve çetin olmamıştır..
Daha otuz beşimize basmadan her şeyin bittiğini, işin "tamam" olduğunu; aşkın, arzunun, ümit ve ihtirâsın artık bir daha uyanmamak üzere sönüp gittiğini kendi kendimize itiraf etmek; kendi kendimize, bütün mutluluk ve başarı kapılarının kapandığını söylemek ve gelip, burada bir ağaç gibi yavaş yavaş kurumağ(y)a mahkûm olmak.. Böyle mi olacaktı..? Böyle mi sanmıştım..?
Ölüm var olmasaydı onu icat etmek zorunda kalırdık der Voltaire. Ölümün varlığı, yaşamın kutsallığına hizmet ediyor, kendinizi öldürmenize gerek yok zaten bu işi zaman sizin için yapıyor, tek yapmanız gereken sınırlı hayatınızda kendinize amaçlar edinip, bu uğurda çabalamanız. Ölüm fikrinin kendisi, en kötü hayata siktir'i çekerim düşüncesi çok rahatlatıcı bir düşünce, bunu sadece bu şekilde kullanırsanız daha güçlü olursunuz.
Çok saçma bulduğum eylem biçimi. İnsanı acizliğe düşürür. Savaş durumundaki durumlar hariç -canlı bomba olmak gibi- intihar edilmemeli. Savaş esnasında maksat düşmana zarar vermek sonuçta. Dik durup savaşmalıdır insan. Ve kendisine zarar vereceğine onu bu duruma itenlere zarar vermelidir.
farklı yolları da vardır, dolaylı intihar diyoruz biz bunlara. Mesela yeşil reçeteli ilaç üstüne keyfi alkol kullanmak, aklında ölmek düşüncesi yoktur ama gecenin 2:30 unda aldığın kimyasal kbb yi aşar ve tık diye gidersin, tık diye olmuyor da işte anlarsınız. Aşırı doz kafein de dolaylı bir intihar yöntemidir, kalp kriziyle sonuçlanır. Çok uzun saatler egzersiz, + düzenli steroidli egzersiz gibi aktiviteler eninde sonunda gerçekleşen dolaylı intiharlar da olabilir, Mesela güne başlamak için uyandınız, altınızda yer uçağı dediğimiz r1 vardır, çıktınız 4 şeritli yola, bastınız, ölmeyecek gibi basıyorsunuzdur, sonra tak bir taksi, tak üst bedeniniz asfalta yapışmış falan filan. Var böyle şeyler. Yemin ediyorum o tip kazalarda insan parçası kazımak çok zor oluyor, hele bir de yazsa et ve deri parçalarınız resmen kızarıp eriyor o asfaltın üstünde xgbgn
Hiç yeme fırsatım olmadı geyik eti, ya da tavşan eti. Ahtapot yedim ama mesela. Karides kalamar da. Temelde hep tavuk tadı denebilir. Tabii geyik daha başkadır.
kalamar haram sıvıyla güzel gidiyor yalan yok, birayla yani. :d Ahtapot salatası olarak gayet güzel, gideri var, karidesi jumbo boy alıp saçta yapıcaksan off fena akar. Kabuklu halini kırıp yemek iğrenç geliyor. Bıyığı var olum 2 tane böyle pala baba gibi bakıyor sana pıdsfhsşkdhlgf.s, tavşanı hiç sevemedim açıkçası.
İntihar eden insanlar denize atlayarak boğulmayı seçer denizi bir ana kucağı gibi görür ancak ne yazık ki deniz ana o kadar merhametli değildir yaklaşık 10 dakika boyunca suya batar çıkar tekrar tekrar boğulur ciğerlerinize tuzlu su dolarken acı içinde ölürsünuz.
beati sanırım sagopa'ya ait, yeraltı operasyonu (1999) albümündeki nefret (fuchs + ceza) şarkısı. sample'ı barış manço'nun ne ola yar ola şarkısındandır.