Sanatı ele alırken, temelde ne anlama geldiğini, ya da tarih boyunca insanların neye sanat diyip neye demedikleri incelenerek, genel bir sanat çerçevesi çizilebilir. Örneğin Platon zamanında sanat hor görülen bir şeydi, çünkü taklitten ibaretti. Platonun varlık anlayışına göre, dış dünya'da gördüğümüz ne varsa, gerçek olan ideaların birer yansımasıydı. Dış dünya'ya bakarak sanat yapan birisinin eser, yansımanın da yansıması olacağı için, vasat bir davranış olarak görülüyordu. Başka paradigmalarla, taklit etmenin çok güzel sanatsal ürünler çıkarttığını da gördük ancak kameranın çıkmasıyla, gerçekçi olarak çizilmeye uğraşılan bir anın, daha da gerçek olamayacak şekilde fotoğraf olarak çekilmesiyle anlam kaybetti. Tabi bir insanın aşırı gerçekçi şekilde bir şeyi çizebiliyor olma durumunun kendisi ele alınırsa hala sanatsal bir şeyler bulunabilir. Yıllar geçtikçe sanat olan değişmiş, onu ele alış biçimlerimiz ve değişen paradigmayla, onu şekillendirmemiz farklılaşmıştır. Tüm bunlar yığıldıkça, çok farklı alanlardan, farklı şeyler sanat olarak önümüze gelmiş ve bizler bunlar arasındaki bağı göremez olmuşuz.
Bir şeye bakış açımız, onu hayatın içerisinde görmemiz olarak farklıyken, onu bir çerçeveye alıp, bu bir sanattır önermesiyle karşımıza gelişinden sonra, değerlendirmemiz çok farklı olacaktır. Yemek yediğimiz bir mekanda, bir çift düşünelim, karşılıklı birbirlerine aşkla bakıyorlar, yemeklerine dokunmamışlar bile, öyle güzel anlar yaşıyorlar ki, yıllarca aşk şiirlerinde geçen duyguların bir karışımı gibi. Normal hayatın akışında bu çifti fark etmeyebiliriz. Baksak bile, mutlu bir çift der geçeriz ancak bu durumu, sanat kisvesi altında, bize gösteren marina abromoviç, başka şekillerde bakmamıza çanak tutar.
Uzun lafın kısası, bir şey sanat mı değil mi nasıl karar vereceğiz normal vatandaşlar olarak diye sorarsanız, döneminizin sanatla ilgilenen büyük bir güruhu, bu şey sanattır diyorsa, büyük ihtimalle sanattır. Bize iyi gelen, çok farklı duygular uyandıran şeyler sanattır onlar değil denilebilir, sanat biraz toplumsal bir olay olduğu için, ve buna karar verecek olanlar da, sanatla ilgili aydın kimselerin ortak kararı oluyor.
Bireysel anlamda ne nedir kararını elbette herkes kendi verebilir. Yolda giderken rastgele dökülmüş bir çöp yığını, insana eskiden yaşadığı bir şeyleri anımsatıp, orada çok farklı duygular hissettirebilir. Öyle şeyler yaşarsın ki, o çöp yığını sana, en büyük sanat eserlerinin bile yaşatamadığı bir an yaşatabilir. O nedenle bireysel olanda farklılık gösterse de, toplumsal olarak sanatın neliği, o dönemin aydınlarının ağzına bakar.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?