türkiye'de islam neden prangalı

ibda
Bu memlekette, müesses nizâmda, tebliği hakikaten memnu olan yegâne fikriyât, İslâm'dır. Aynen Yahudi-Garb'ın bütün Yahudi Demokrasilerinde yegâne memnu, kovulmuş, lânetlenmiş fikriyâtin yahudialeyhdârı Kavmiyetçilik olduğu gibi. Fakat niçin? Niçin bu nizâmda hemen her temâyülde kimsenin paravanı olan, fakat şeniyette ("realite") târihi üf'ulesi ("fonction") Türkiye'de Demokrato liberâlo-kapitalizmi tam tekmil yerleştirmek olan Kemalizme imân ve onunla amel serbesttir de İslâm memnudur? Niçin Liberâlo-kapitalizm, Radikalizm, Sosyal-Demokrasi, Hıristiyanlık, Mülhidlik ("atheisme"), Demokrasi, Masonluk, Cumhuriyetcilik serbestte İslâm kelepçeli? Niçin seks partileri, içki âlemleri serbest té, Müslümanların... nu? Niçin barlar, pavyonlar, kerhaneler açık ta kapalı? Niçin çingene, papaz, yamyam, haham, hipi, Yahudi-Gaiblı kılığıyla dolaşmak serbestte müslüman gibi giyinmek memnu? Bütün bunların mesnedi, temeli, miyârı, mantıkı ne?

DEMOKRASİNİN TARİFİ NEDİR?

Tabii, hukuki nizâm, Anakanun, kanunlar, v.s.! Pekâlâ! Lakin müesses hukuki nizâm İslâm'ı zindana atma hakkını nereden, kimden, hangi merciden almaktadır? Bittabii Demokrasi! Halkın rızası! Kavmi hâkimiyet! Yegâne efendi olan halk! Hâkimiyet bilâkayd-ü şart halkındır! Meclis! Halkın irâdesini temsil eden..... Meclis!.. Müesses nizâmda kabul edilen Demokrasi târifi nedir? "Demokrasi, halk ekseriyetine müstenid idâre tarzıdır, hükümet şeklidir". Halkın iradesi nasıl tecelli edecek, ekseriyetin rızâsının ne olduğu nasıl anlaşılacak? Hür intihâbâtla! Serbestçe sandık başına giderek! Toparlıyalım: Teşkil edilecek muayyen bir hey'et tarafından bir anakanun layihası hazırlanacak, bu lâyiha Kurucu Meclis'de kabul edilecek ve halk reyine de arz edilip onun tasvibine mazhar olunca meşruiyet kebbedecektir.

İmdi, asrın başını bırakalım ve daha yakınlara gelelim. Başda, hür intihâbât ile halkın ekseriyetinin rizâsını kazanmış bir iktidar vardır. Bu iktidar, Türkiye'de Liberâlo-kapitalizmin kökleşmesinde büyük payı olmakla bizim de derin nefretimizi hakk etmiş bir siyasi firkanın teşkil ettiği hükümettir. Mâmâfih Müslümanlar üzerinde tatbik edilen Mâvi Engizisyon zulmünü birazcık gemlemiş, Müslümanlar üzerinde biteviye estirilen tedhiş havasını birazcık yumuşatmış bir iktidar görünüşü içindedir. Ve bu kadarcığı da Beynelakvâm Yahudiliği çileden çıkarmaya kâfi gelmişdir. Halbuki biçârelerin yaptığı, İslâm'a taviz verir gibi görünüp tam bir münâfik tâbiyesiyle, Mason tâbiyesiyle İslâm'ın hepten kökünü kazıyacak Liberâlo-kapitalist âletnizâmını tahkim etmekdi. Olsun!. Bir hileyle bile olsa Müslümanlara birazcık rahat nefes aldırmak.. bekcilerini çıldırtmışdır. Ve işte bir darbe-i hükümet! Hem de neyin, kimin nâmina? Demokrasinin, halkın nâmina! Hangi hakla? Demokrasinin muhafazası,

... hâkimiyetin tesisi! Ya bu hükümet halkın rizâsına, itimâdına mazhar olmuş demokrat bir hükümet değil mi? Hayır, Demokrasiye, halka ihanet etmişdir, halkın rızasını temsil etmemektedir, tek kelimeyle artık meşruiyetini kaybetmişdir! Öyleyse ne âlâ! Lakin artık halkın rızâsına sahib olmadığını, Demokrasiyi çiğnediğini kim tâyin etmişdir? Serbest intihâbât yapılmış, iktidarın halkın rızâsına sâhib olmadığı tesbit edilmiş, ama icrâ-i hükümet edenler o intihâbât neticesine rağmen iktidara zorla sarılmış, iktidarı gasb etmiş midir? Hayır, bilakis serbest intihâbâtla, ekseriyeti temsilen işbaşındadır ve o sıradaki efkâr-ı umumiye onun yanında bulunmaktadır. Tabii şu birkaç tahrikkâri, efkâr-i umumiye kabul etmezseniz!.. Öyleyse kim, evet kim iktidârın meşruiyetini kaybettiğine karar vermişdir? Siz.. Sâdece ve sadece siz! Siz, yâni......, ihtilâlciler... Siz, yâni kuvvet, zor! Müesses nizâm muvacehesindeki hukuki değil, kaba! Hayret! Meşruiyetini kayb ettiğini iddia ettiğiniz hükümet, serbest intihâbâtla halkın ekseriyetinin rızâsına mazhar olarak işbaşına gelmişdir ve meşru olduğunu iddia eden, iktidarın meşruiyeti teranesini ağızdan düşürmiyen, güyâ sırf meşruiyeti tekrar tesis etmek üzere harekete geçen, ihtilal yapan sizin meşruiyetinizin tek istinädgå var: kuvvet! Muhasımınıza kahredici nisbette fäik kuvvet! Demokrasiyi tesis... Demokrasiyi ihtilälle, kaba kuvvetle tesis! Hayret! Demokrasi ve ihtiläl... Demokrasi ve kaba kuvvet... Bizimkini bırakın ya, sizin Demokrasi tarifiniz bu muydu?

REY SAHİBİ TİRİL TİRİL TİTRERKEN..

Ve siz kendi adamlarınıza bir anakanun layihâ hazırlatıyorsunuz...... mürekkeb bir Kurucu Meclis teşkil ettiriyorsunuz. Anakanun layi hast bu meclisce kabul edilerek halk tasvibine arz ediliyor... Sebeb? Halkın rızasına, itimadına sahib olduğunuzu, yani bizzat kendi Demokrasi tarifiniz mucibince meşruiyetinizi isbat edeceksiniz. Hiç olmazsa bu safada bizzat vaz'ettiğiniz kaldeye, bağlı olduğunuzu iddia ettiğiniz umdeye riayetkar mısınız? Bunun için hiç olmazsa serbest, hür intihabât yaptırmanız lazımdı. Bunu olsun yaptınız mi? Ne gezer! Bütün memleket sathında tam bir tedhiş havası vardır. Daha pek az evvel halkın ekseriyetinin rızasına sahib feka idarecileri, mensublari hapishanelerdedir. Dar ağaçtan kurulmuşdur. İhbarlar her sempatizana, binäenaleyh halkın ekseriyetine korkulu günler yaşatmaktadır. Muhalif bütün neşriyat uzuvları susturulmuşdur. Ve şimdi hikim kuvvet, tek tarafl, kesif bir propaganda yapmakta,... de häli kalmamaktadır. Teklif ettiğiniz kanun metni hakkında hiçbir aleyhde propaganda, tenkid imkânı yoktur. Ve halk sandık başında reyini...... kullanmaktadır. Şu ahväl ve şeräitte kim sadece vicdanının sesini dinliye- rek rey verebilmişdir? Rey sahibi biçare, korkudan tiril tiril titremektedir. Haydi reyler verildi... Peki reyleri kim sayacaktır? Yine sandık başlarında bulu- nan kendi adamlanınız!

HANGI NİZAM MEŞRU?

Bu... hangi memleketi tedâi ettiriyor? Sovyetler Birliği'ni! Sovyetler Birliği'nde intihābāt... Şuna rey vericeksiniz, buna evet diyeceksiniz! Haydi sandık başna! Bu halkla iştişâre mi, yoksa halka tâlim yaptırma mı?... Ve netice hep evet! Hayır diyen yok mu? Kimin haddine düşmüş! Burada intihābāt.... Serbest, hür intihabat! Ve Demokrasi... Sakın bu bir Halk Demokrasisi olmasın? Ve netice: yüzde şu kadar evet. Hurra! Anakanun kabul edilmişdir. Bir kere daha hurra! İslâm mahkum edilmişdir. Evet İslâm! Zira mahud ana kanun laikliği başta ettiği gibi, bununla da kalmamış, laiklik aleyhinde tek kelam etmeği memnu kılmış, her hälükärda İslami nizamı anlatmaya gayri meşru ilan etmişdir. Pekala niçin laiklik bir tabudur, doğruluğu yanaş münakaşa dahi edilemez ve İslam her an länetlenmesi icab eden bir fikriyätte? Efendim, Ana kanun! Ya Anakanun? Efendim, halkın rızası! Anakanun, anakanun, anakanun... Ve bu kanun, halkın iradesini tecelli ettiren,.....hakimiyetin alamet-fârikası olan, işte şu vetirenin neticesinde doğan bu kanun, ana kanun, esâs kanun, Nizamın herşeyinin temeli, istinadgah olan kanundur! Ve bu nizam, hukuk nizam, hukukun üstünlüğüne müsteni nizam, meşru nizamdır! Meşru nizam mı? Yani Nizam meşru mu? Bizim şeniyette ne menem şey olduğu nu bildiğimiz Demokrasi tarifine nazaran değil de, hiç olmazsa bizzat Nizamın sähiblerinin, bekçilerinin onu tarifince olsun meşru mu?

KURUN DARAĞAÇLARINI..

Daha yakınlar... Yine halkın büyük ekseriyetle işba sna gelmiş bir iktidar... Ve äniden bir ittihâmnâme! Siz, şöyle böylesiniz... Ya şunları, şunları yaparsanız, ya da def olur gidersiniz, iktidarı biz teslim alırız! Siz mi? Siz de kimsiniz? Yoksa halkın iradesini bizden daha iyi temsil eden bir merci mi? Halkın iradesi mi? Ne halkın iradesi? Ha evet siz kuvvetsiniz! Sadece kuvvet! Ve bir kuvvet muhâsebesi... Top, tüfek, tank, tayyâre herşey onlarda! Ya biz? Sıfır! Haydi öyleyse bize pılımızı pirtimiz toplayıp usulca sıvışmak düşdü. Ve filâncalar icra-i hükümete başlar. Bunlar halkın iradesiyle mi buraya geldi? Ona ne hacet! Kuvvet emretti ya! Kimin nâmina emrediyor bu kuvvet? Bittabii halkın! Halk öyle istiyor! Halk mı? Sahi siz halka danışdınız mı? Danışmaya ne hacet! Görmüyor musunuz temsilcisi değil, sanki teessüdü mübarekler! Ve Kuvvet emrediyor: Anakanunun şu şu maddeleri Demokrasiye mugayirdir, Efendimiz halkın canını sıkıyor... Değiştirilsin! Tebdil ve tagyir. Şunlar şiddet kullanarak Anakanunu tebdil ve tagyire yeltenmişlerdir. Haydi açın zindan kapılarını, kurun dar ağaçlarını! Niye! Dedik ya Demokrasiyi ihlal, halkın iradesini çiğneme, Anakanunu zorla tetdil ve tağyire teşebbüs, v.s., v... Ya siz? Evet siz yani Kuvvet?.. Ha, siz halkı temsilen hareket ediyordunuz değil mi? Ve gelsin Nizam'n herşeyinin temeli olan yeni anakanunlar, gitsin eskiler, eskinişler... Eskimişler mi? Niye eskimişler? Ha siz dediniz ya; bu da tabi kafi sebeb!

İslam memnu! İslâm gayr-i meşru! Sebeb? Efendim, Mukaddes Anakanun, kanunlar, v.s... Anakanun mu? Efendim, halkın rızası Tek meşruiyet mense, meşruiyet kıstası olan Halk!

BU KADARCIK KUSUR...

İslâm gayr-i meşru... İslâm memnu... Ya niye? Efendim, kanunlar... Kanunlar mı? Bittabii kanunlar, kanunun hâkimiyeti, kanuna bağlılık... Herşey kanunla, kanuna göre! Hepimiz kanunlara uyacağız! Ya kanunlar neye uyacak! Anakanuna! Ya Anakanun? Bittabii halkın rızâsına! Ya!.. Neyse Efendim, ötesini bırakalım... Yâni, biz şimdi, kanunlara riayet etmekle mi mükellefiz? Mükellef mi? O niye o? Neyse ötesini bırakalım dedik ya! Kanunlara riâyetkâr olacağız; sen buna bak! Pekâlâ biz riâyetkâr olalım ve imânımızı susturalım, İslâm'ı yaşamaktan ve tebliğ etmekden vazgeçelim; ya herkes de riâyetkâr olacak mı? Ona ne şübhe! Kanuna mugayir hareket ettiğimizi kim tesbit edecek? Tam müstakil mahkemeler! Ya bu mahkemeler kimi temsil ediyor? Bittabii halkı! Yâni bunlar anakanuni müesseseler... Anakanun mu? Ha onu bırakacaktık değil mi? Pekâlâ mahkemeler... Hem de tamamen müstakil mahkemeler! Mahkemeler... Şu küçük mahkemeler mi? Hayır, hayır büyükler! Ne de olsa küçükler, mâzurdurlar! Ne demek? Hâşâ Efendim, hâşâ! Ne rüşveti, ne haksızlığı, ne su-i istimâli, ne keyfiliği, ne iltimâsi, ne adaletsizliği! Kim demiş kanunu keyfince tefsirler, evvelä mahkum edip sonra kılıf uydurmalar, yalancı şahidler, düzmece ehl-i vukuf raporları, göstermelik muhakemeler! Ne haddimize Efendim! O düpedüz yalan, uydurma, mesnedsiz ithamları edeceğimize dilimiz kurusun! Bâzı aksaklıklar olacak tabil Sanki kadilar kusursuz muydular? Ne demiş. ler: Bu kadarak kusur kadı kızında da olur! Insan bu, melek değil! Sonra, dedik a, küçükler, mazur durlar! Ya büyükler? Elbetteki onlar da müstakiller, bitaraflar, sadece ve sadece kanunu tatbik ediyor. lar... Hem de herkese müsåvice! Nokansizca! Müsavice mi, noksansızca mı? Ya şu kızıl muallim cem'iyeti anca cür işledikden, kan dökdürdükden, merikanunlara açıkça muhalefet ettikden sonra kapatinca nasıl birkaç gün içinde Şura-Devlet'in kararıyla tekrar açılıverdi? Evet, Şura-i Devlet! Filanca "mürteci" hükümetin, filânca "mürteci" idârecilerin Kızlar aleyhine bütün icrââtında hükümsüz bırakan Şura-i Devlet! Şu Dönme, radyoyu, televizyonu Yahudi älet-fikriyati Komünizmin emri ne verip te sonra oradan atılınca açtığı dava birkaç günde neticelendirilip idari muamele hükümsüz bırakılmadı mı? Ya şu müstehcen filmler? Sansür heyeti muzırdır diye men' ediyor, Şura-i Devlet değil diyor! Yani Nizamın hukukçuları ahlâk meselesine, ruhiyata, içtimaiyata da bihakkın vakıflar, öyle mi? Terakkiperver misin, filânca mürteci hükümetin gadrine mi uğradın, aç bir dâvá, birkaç günde bütün idari muâmeleleri hükümsüz bıraktırsın! Öbür davacılar da nice zaman sıra bekliyedursun...

HELE BİR BAKIN ŞUNLARA....

Kanundar herkese müsâvi tatbik edilir? Herkese mi? Ya mesela Komünistlere niye tatbik edilmiyor? Komünizmi memnu kılan bilmem kaç tane kanun yok mu? Hatta Komünizmi değil, sınifi mücadeleyi bile memnu kan kanun hükmü var. Bu hesaba göre de bilavista Komünist propagandası yapan şu kadar fırka, cemiyet, kimse, sefi mücadele fikrine sâhib çıkan şu Sosyal-Demokrat fırkasının de memnu olması ve faiyetlerinden dolayı hesaba çekilmesi icab etmez miydi? Bu memlekette şu kadar sene Komünizm propagandası yapmaktan şu kadar kimse mahkum olmadı mı? Ya şimdi kanunlar değişti de onun için mi binlerce, evet binlerce Komünist kitabı bütün kitâbcı camekân ve rafların dolduruyor, onlarca Komünist gazetesi neşrediliyor, hergün Komünizm nutukları atılıyor, Komünist gövde gösterileri yapıyor, 5-6 tâne "kanun"" ve bilmem kaç tâne de gizli Komünist fırkası, Komünist cemiyeti failliyet gösteriyor? Nümayiş yaptığı meydanı şu kadar ölü, şu kadar yaralıyla Kız Meydana çeviren şu Kızıl Sendikaya tatbik edilicek hiçbir kanun maddesi yok mu? Ya aynı şeyi bir Yeşil Sendika yapmış olsaydı?

Demek kanunlar herkese müsâvi tatbik ediliyor! Şu refâh içinde yüzen iri sermâyedârlara, yüksek mâliyecilere de mi? Kanun hâkimiyeti varsa ve herkese de müsâvi edilecekse, niçin şu Mason mahfilleri, Rotary, Lions Klübleri kapatılmıyor? Bunlar hem beynelakvâm, hem de gizli cem'iyetler. Yoksa cem'iyetler kanunu bu hususları cürüm addetmiyor mu? Yâni şimdi dünya çapında faaliyet gösteren bir İslâm cem'iyetinin Türkiye şubesi açılabilir mi? Hayır! Niye olmuyor? Çünkü o İslâm! İşte Nizâmin temel düsturu: Fransızların tâbiriyle dâimâ çifte siklet, çifte mikyâs ("tou-jours deux poids et deux mesures")! Onlar Mason Beynelakvâmina, Sosyalist Beynelakvâmina, fevkalâde derecede gizli beynelakvâm cem'iyet Bilderberg Group'a, Kızıl Dünyâ İşçi Sendikasına, Kızıl Dünya Muallim Sendikasına, Kızıl Dünya Gençlik Federasyonuna âzâ olabilirler, fakat biz Sebeb? Çünkü siz Müslümansınız, onlar değil! Mâvinin her tonu, yâni Sarı, Pembe, Kızıl câiz, fakat sıra Yeşile geldi mi; ne münasebet!

.....

MEMLEKETİ PEŞKEŞ ÇEKMEK!

Kanunlar herkese müsâvi tatbik edilir... Pekâlâ mer'i kanunlar içinde hıyânet-i vataniyeyi bir cürüm addeden hiçbir hüküm yok mudur ki, Müşterek Pazar ihaneti cezasız kalmaktadır? Yoksa Müşterek Pazarın, tesisi hemen hemen tamamlanmış bulunan Avrupa Birleşik Devletleri'nin nüvesi olduğunu bilmiyor musunuz? Yoksa Müşterek Pazar'a âzâ olmanın, Avrupa Birleşik Devletleri'nin bir eyâleti olmayı kabul etmek mânâsına geldiğinden bihaber misiniz? Nasıl oluyor da Türkiye'yi Müşterek Pazar'a sokan muâhedeyi imzâ eden siyasiler hiyânet-i vataniye cürmüyle muhakeme edilmiyorlar? Memleketi bir başka devlete peşkeş çekmek, bir yabancı devletin eyâleti hâline gelmeyi kabul etmek, elbetteki bila-vâsita devletin varlığına kasdetmek, istiklâli yok etmekdir. Bu da hıyânet-i vataniye değilse, bu tâbirden kasdedilen mânâ ne?

ÇÜNKÜ BİZ MÜSLÜMANIZ!

Mer'i kanunlar hükmünce, silâhlı mücadeleye, dâhili harbe ve isyâna dâvet azim bir cürüm değil midir? Öyleyse Allah'ın her günü neşriyatlar 'le, sloganlarıyle, taşıdıkları bandrollarla, nutukla..rıyle halkı silahlı mücadeleye, isyâna, dâhili harbe dâvet eden Komünistler niçin susturulmamakta, tecziye edilmemektedir? İnanmıyorsanız söyleyin, isbât edelim! Ya şimdi biz de müesses nizâmın bizzât vaz'ettiği meşruiyet kıstasınca kaybettiğini, mevcud devletin.......... etsek, bize de müsâmaha mi ediceksiniz? Asla, değil mi? Çünkü biz Müslümanız, onlar değil!

SUS BE BİRADER SUS !

Kadınlar çırılçıplak teşhir edilebiliyor, çıplak resimleri mecmualarda neşredilerek para kazanılabiliyor, irzları parayla satılabiliyor ve bütün bunlar serbest oluyor da bir kadının tesettüre riâyet ederek dolaşması memnu oluyor! Müstehceniyet serbest, hayâ memnu! Ya mer'i kanunlarda müstehceniyeti tecziye eden hükümler yok mu? Elbetteki var! Öyleyse niçin şu müstehcen olduklarının münâkaşa edilmesi bile abes neşriyât, filmler ve kıyafet cezâsız kalıyor? Bu memlekette kanunların bütün üf'ulesi Müslümanları ezmek midir? Müsâvât nerede?

Sus be birâder sus! Şimdi de adâletten mi şübhe ediceksin? Dilin kurusun!

VAVEYLA DİN İSTİSMARCISI !

Dinin istismarı memnu ve en ağır şekilde cezalandırılır... Din... İstismâr... Dinden kasdedilen mânâ ne? Elbetteki Yahudilik, Hıristiyanlık, Budizm, İslâm dindirler. Lakin Yahudi âlet-fikriyâtları, Liberâlo- kapitalizm,

Radikalizm, Sosyal-Demokrasi, Komünizm, Masonluk da dindirler, daha doğrusu âlet dindirler. Sanki Demokrasi de, ....... de birer din değil mi? Öbürlerinin bu berikilerden farkı ne?

Niçin sadece Allah akidesini temel alan fikriyâtlara din denilsin? Zâten fikriyât = din'dir. İmdi, dinin istismarı ne demek? Herhangi bir fikriyâttan samimiyetsizce, mürâice istifâde etme, onun fikirlerini kötüye kullanma, kendi haris emellerine, menfaatlerine onu âlet etme din istismarı tâbiriyle tavsif edilmeliydi. Lakin kendilerini kadir-i mutlak, âlim-i mutlak ilân eden asri vaz'ı-ı kanunlar, din istismarı deyince, sâdece ve sâdece İslâm'ın istismarını kasdediyorlar. Bir Müslümanın İslâm'ın istismar edilmesine gönlü râzı olabilir mi? Ne münâsebet! Lakin mantıksızlığa bakın ki İslâm'ın istismarından kanun önünde mes'ul tutulanlar yine bu fikriyâtın sâlikleri! İslâm'a, onun bütün hükümlerine ihlâsla imân etmişsiniz ve imânınızı yaşamak, onun diğer fikriyâtlara samimi olarak inandığınız fâikiyetini ifâde etmek istiyorsunuz... Hemen bir vâveylâ: din istismarcisi! Hayret! Pekâlâ, filânca zât Sosyal-Demokrasi dininin samimi bir sâliki ve fikriyâtını tebliğ etmekte... Şimdi bu zât Sosyal-Demokrasinin istismârcisı mı? Sakın vâveylâcıların zihninde dini istismâr, dine muhlisâne merbudiyet olmasın? Yâni şimdi Kemalizmin her samimi mü'minine siz Kemalizm istismarcısı mı diyeceksiniz? Ve lakin denmiyor... Onlara denmiyor. Ya onlara denmivor da ne diye Müslümanlara deniyor? Acabâ bu garåbeti, hangi akıl, iz'ân, mantık fakirinin eseri?

AKIL DAĞITILIRKEN SİZ NEREDEYDİNİZ?

Ben samimi bir Müslümanım. İslami olan her hükmün doğru, her emir ve nehyin hakk olduğuna inanıyorum. İmdi ben onun herhangi bir hükmünü ilan veya müdafaa etsem istismarcı oluyorum! Fakat su zât meselâ Mason veya Liberalo-kapitalist yahud Sosyal-Demokrat, yani Müslüman değil... İslâm'ın cân düşman bir dine bağlanmış... Öyle olduğu halde kalkıyor zehir kusduğu konuşmasını İslam'dan naklettiği birkaç cümleyle süsliyerek cazib hále getiriyor. Yani bu zât zehrini İslâm'ın altın kupasında ikram ediyor. Allah diyor, Resul diyor, İslâm diyor... İslâm liberaldi, insâniyetçidir, sosyalisttir, demokratte diyor. Peki İslâm'dan bu adama ne? Senin İlâhın para, menfäat, kår... Seninki İnsaniyet. Seninki "ezri ve ebedi Madde". Seninki halk. Resulleriniz Spinoza'dır, Ricardo'dur, Anderson'dir, Martinez'dir, Marx'tir, Lassalle'dir, ilh... "Toprak reformu İslâm'ın gereğidir." Bunu söyleyen de kim? Bir Müslüman mı? Ne gezer! Beynelakvâm Sosyal Demokrasinin Türkiye önderi! Ve bu adam kalkmış Islām nâmına fetva veriyor! İslam'ın hangi sâhada neye hükmettiğinden size ne? Siz kendi fikriyatınız ne hükmetmiş onu söyleyin. Ne hakla kendi fikriyatınızın hükümlerini Resulullah'ın (s.a.v.) ağzından söylüyorsunuz? Müslüman bu hälden nefret ediyor ve sizin dininiz size, bizimki de bize, ne siz bize läzımsınız, ne de biz size diyor. Kendi fikriyatının herhangi bir hükmünü haklı çıkarmak için müraice mesela Marx'ı âlet etmek aklının ucundan bile geçmiyor. Hâle bakın ki buna rağmen onlar din istismarcısı değil de, şu muhlis Müslüman din istismarcı sil Allah herkese akıl dağıtırken siz neredeydiniz?

ANLAYALIM; NİÇİN .....

Laiklik... Devletin içtimai, iktisadi, hukuki, v.s. nizamları dini hükümlere istinad ettirilemez... Bu da

ne demek? Şimdi şu... ..... dini yok mu? Elbet teki var! Her insanın bir dini olduğu gibi. Fakat şu adamın dini İslâm da öbürünün kimeselä Komünizm. Keza finca devletin dini Liberal-kapitalizm, öbürününki Sosyalizm yahud Demokrasi, bir diğerininki Yahudilik de şununki de Islam. Dinsiz...... demek, nämevcud devlet demekdir. O halde bize izah ediniz ey Nizamin sähibleri ve bekçileri niçin devletin hukuki, siyasi, iktisadi, ictimai nizamlar Demokrasiye, Liberalo-kapitalizme, Sosyal-Demokrasiye, v.s. müstenid olabiliyor da bir tek....... müstenid olamıyor, bunun için faaliyet gösterilmesi memnu oluyor? Yani bu memnuiyetin sebebi ne? Makul bir sebeb gösterin! Evet Demokrasiye, Liberalo-kapitalizme, Sosyal-Demokrasiye, Komünizme, Hristiyanlığa, Yahudiliğe hürriyet, İslam'a esaret! Lakin anlayalım, niçin?

İSLAM SAN'ATINA VARINCAYA KADAR

Şu devletin radyosundan, televizyonundan hergün her saat yapılan musiki neşriyatına bakın. Kimi fuhşu, kimisi içkiyi, kimisi cinsi sapıklığı, kimi eşini aldatmayı, sadakatsizliği, kimisi menfäatperestligi, kimisi para düşkünlüğünü, kimisi sefähan kimisi maddiyatçılığı, kimisi Mülhidliği, kimi herşehriliği ("cosmopolitisma"), kimisi İnsaniyetçilği, kimisi putperestliği, kimisi şehvetperestliği, kimisi kadına tapınışı, kimisi Sosyalizmi, ilh... göklere çıkarıyor. Hepsi serbest, hepsinin propagandası yapılıyor. Lakin memnu olan tek şey var: Allah aşk ifäde, Allah'a yönelişi medih! Yani laik denile öbür herşey telkin edilebiliyor, fakat Allah sevgin asla! Klasik musikimizin ekseriyeti ilahilerden bilavasita Allah, Resul, İslâm sevgisini dile getiren bestelerden müteşekkildir. Onlar bile ayıklanır da sadece dilbere yakılmış şarkılar çalınır. Fakat niçin Niçin onlar taptıkları parayı, kadını, şehveti, maddeyi şarkılaştırıp resmi neşir vasıtalarıyla telkin edebiyorlar da biz Müslümanlar da Rabbımıza sevgimiz ayn väsitayla herkese telkin edemiyoruz? Dinse onlarınki de din! Herkesin dini kendine göre... Benim Allah'a ubudiyet itikadım onların hoşuna gitmiyorsa, onların şehveti, maddeyi, eğlenceyi, kadını, cins aşkı, sefahati putlaştırmaları da beni rahatsız ediyor. Niçin bu hak onlara tanınıyor da bize tanınm yor? Müsivät nerede? Hukuk nerede? Gayri İslâm" in niçin herşeyi serbest te İslâm'ın san'atine varıncaya kadar herşeyi memnu?

Siz bir Kemalistsiniz, siz Sosyal-Demokrat, siz Liberal... Hepiniz bu sıfatlarla siyasi hayata iştirak ede bilirsiniz! Ya siz? Müslüman! Size Müslüman sıfatıyla siyasi hayata iştirak etmek memnudur! Pekälä ama niye? Ben Müslümanım; binaenaleyh hayatımın her Anında bir Müslüman gibi yaşamak isterim.

BU KORKUNUN SEBEBİNE?

Benim her fillim, mensub olduğum İslâm'ın bir ifadesi olacaktır yahud en azından öyle olmasına gayret edeceğim. Yoksa benim Müslümanlığım neye yarar Nizam bize ne diyor: Müslümansan siyasetle iştigal edemezsin! Ya öbürleri iştigal edebiliyor da biz niye iştigal edemiyelim? Etmek istiyorsanız Müslüman değil de başka bir sıfatla iştigal ediniz! lyi ama ben Liberalo-kapitalist yahud Sosyal-Demokrat değilim ki bu fikriyatların fark alanı içinde ve o etiketle fail yet göstereyim! O halde bu işle uğraşmayın! Nasıl olur? Biz bilmiyor muyuz ki: Benim siyasetle işim yok demek, benim hayatta işim yok demekdir! Siyasetle hayatımız öylesine içiçe! Şimdi bizim ha yatla işimiz olmayacak mı? Yani Müslümana hayat hakkı yok mu? Hani sizin bir Cihânşimul İnsan Hakları Beyannameniz vardı? Sizin ipinizle hiç kuyuya inilmez mi? Müslümana hayât hakkı yok! Lakin bir kere izah ediniz niçin? Niçin Müslümana

Ya Müslümanım ve yaşıyamam, ya yaşıyacağım fakat mürâice, İslâm'ı gönlüme habsederek, ya da... Ya da? Ya da İslâm'ın masoni tefsirini kabul edeceksin! İslâm'ın masoni tefsiri mi, bu da ne? İslâm'ı laikleştirin! İslâm'ın sadece uhrevi hayâtla alâkadar hükümler ihtiva ettiğini ve dünyâ hakkında hüküm vaz' etmediğin kabul edin! Mâvi-Yıldızın Haç'a kabul ettirdiğini Hilâl de kabul etmeli! Câmie girerken sarık bağlayın, Meclise gelirken şapka giyin! Câmie girin ve İslâm şu dört duvarın arasındadır deyin, sonra da dışarı çıkın artık burada İslâm'ın işi yok, İslâm orada kaldı deyin! Fakat, fakat İslâm hayât dini değil mi? Hayır, o, ölüm dini! Fakat, fakat o ölüm dünyâsının kapısı bu dünyâda, hayât dünyâsında değil mi? Kime ne? Ve lakin biz Cehennem'den korkar ve Cennet'e girmek isteriz... Hâlbuki Cennet'i biçmek için dünyâyı ekmek lâzım... Yâni tarla burada, meyva orada... Sonra dünyayı kaybedersek, âhireti de kaybederiz...İslâm dünyâda varlık göstermezse, Müslüman yetişir mi, Müslüman kalır mı? Tarla başkasının olunca nasıl İslâm tohumu serpilip Müslüman yetiştirilebilir? Müslüman olmayınca Cennet de kaybolur... Cennet'miş, Cehennem'miş!.. Sizi hayâta dâvet ediyoruz; yaşayın diyoruz; fakat siz ölümü tercih ediyorsunuz. Seçin orası mı, burası mı? Ahiret mi, dünyâ mı? Ölüm mü, hayât mı? Hayât, hayât diyorsanız İslâm'ı budaya- caksınız. Şurasından, burasından... İslâm'ı inkılâbci özünden tecrid ediceksiniz. Şu ....... denilen kokuşmuş, çürümüş parçayı kopardınız mı artık mes'ele kalmaz.. İşte size cıvıl cıvıl, hayât dolu bir İslâm! Artık size de hayât hakkı var. Ya ölün, ya da İslâm'ı masonlaştırın!

NE NEYE MUHALIF?

Üç şıktan biri... Başka tercih hakkın yok! Fakat niye yok? Efendim, kanunlar, Anakanun, Demokrasi, halk hâkimiyeti, halkın rızası... Halk... Halk mı? Yâni şimdi İslâm memnu çünkü halk öyle istiyor...

İslâm niye memnu? Efendim, Anakanun, Kemalist inkılâblar... Kemalist inkılâblar mı? Bittabii kemalist inkılâblar, halkın iradesinin ifadeleri... Halkın rizâsı ve kemalist inkılâblar... İslâm memnu çünkü halkın rızasına müştenid kemalist inkıläblar öyle emrediyor... Elbette! Ya halk noksansız İslâm'ın memnuiyetini istemezse? O zamân ne olacak? Yine Kemalist inkilâblar mucibince mi hükmedilecek? Yoksa Kemalist inkilâblar halkın irâdesinin üstünde mi? Kim demiş? Elbetteki değil! Lakin zâten böyle bir hâl muhâl bir hâldir. Muhâldir, çünkü Kemalist inkilâblarla halkın irâdesi aynı şeydir! Hiçbir zaman biri diğerine muhalif olamaz!

BUYRUN HALKA SORUN !

Sahi İslâm gayr-i meşru mu? Elbette! Amennâ! Lakin bir kelime, bir tanecik!.. Ne? İsbâtı? Nasıl isbâtı? İtikadınızca meşruiyetin menşei halkın rızası, halk ekseriyetinin arzusu değil mi? Elbette! Öyleyse ne olur halka bir referandumla şu suâli tevcih ederek İslâm'ın gayr-i meşruiyetini cümle âleme isbât ediniz de siz de, biz de rahatlıyalım: "İslâm'ın bütün vecheleriyle (hukuki, iktisadi, idâri, askeri, içtimâi, ruhi, uhrevi, bedii, ilmi, harsi, âilevi, siyasi, ahlâki, v.s.) noksansız öğrenilmesinin ve öğretilmesinin, tebliğinin kanunen memnu kılınmasını tasvib ediyor musunuz?" Hodri meydân! Serbest, hür, aksi propagandaya imkân veren bir referandumla bu suâli sorun, biz de cevabının neticelerine seve seve katlanalım. Müesses nizâmın meşruiyetinin, menşei, temeli, esâsı nedir? Sizce, akaidinizce, bütün kanunların, hakkın, hukukun, esâs istinâdgâhı nedir? Halkın rızası, halk ekseriyetinin arzusu, halkın irâdesi değil mi? O hâlde mecbursunuz! Halka bu cân alıcı suâli tevcih etmiye mecbursunuz!

İslâm zindanda!

İslâm prangali!

Türkiye de Müslümanların Gulag'ı! Fakat niçin?

Niçin, niçin?

23 şubat 1978 / 6. sayı.

hâşiye : bugünlere baktığımızda da eleştiri yapılan o dönemin ecevit türkiye'sinden bu yana pek bir fark yok hatta bilhassa harun yahya ve fetö krizleri gibi -yaklaşan ismailağa ve süleymancılar.- daha da kötü bir halde. kemâlist tc ise hala daha 5000 peşmerge peşinde.

eğer cahil, faziletini inkar etse şaşılır mı? ebu cehil, ahmed-i muhtar'a inandı mı?
felek, cahili yüce makama geçirse şaşılır mı? terazi daima hafifi yukarı çıkarır.
gaddar feleğin işi ezelden beri böyledir ki gülün yatağı diken olur, dikenin gül bahçesi.
bâki / divân.
https://kizillkara.blogspot.com/2024/08/turkiyede-islam-nicin-prangal-sura.html
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol