hakkı tarık us

sura
[Doğuşu: 1889] Tanınmış gazetecilerimizden ve mebuslarımızdandır. Gördes'de doğnuştur. Babasının adı Hasan Hulûsidir. Orta tahsilini izmir'de bitir­miş, sonra istanbul Darülfünun'u hukuk şube­sinden çıkmıştır.

Kendisinden beş yaş büyük ağabeyi Mehmet Asım'ın (Us), II. Meşrutiyetin ilanıyla istanbul'da basın dünyasında bir yer edinmesi üzerine o da onun yanma yerleşti ve hem Hukuk Mektebine devam etti, hem de gazeteciliğe başladı. Tanin, Tercüman-ı Hakikat ve Tasvir-i Efkâr'da çalıştı. Aynı sırada bazı liselerde öğretmenlik de yapıyordu. 1917'de ağabeyi ile Ahmet Eminin (Yalman) çıkardıkları Vakit gazetesinde yazmaya başladı. Bu gazete istiklal Savaşı sırasında bütün kadroları ve yazılarıyla Milli Mücadeleyi destekledi, Hakkı Tarık da M. M. (Müdafaa-i Milliye) grubu çerçevesinde çalıştı. 1923-1939 arasında Giresun milletvekili olarak TBMM'de bulundu. Basınla ilgili yasa çalışmalarında ön planda rol oynadı. Tekrar milletvekili seçilmek için çabaları hem partisi tarafından desteklenmediği, hem de seçim bölgesinden destek alamadığı için bir daha seçilemedi. Basın Birliğini ayakta tutmak için harcadığı çabalar da sonuçsuz kaldı. Buna karşılık Vakıf'ta yazmanın yanı sıra basın tarihi konusundaki çalışmalarını hızlandırdı. ilk kez elli yılını doldurmuş yazarların jübilesini düzenledi. ilk Osmanlı Meclis-i Mebusan'ın tutanaklarını topladı (Meclis-i Mebusan, 2 c, ist., 1939-1953). Nadir bulunur gazete ve dergi koleksiyonu yaptı, birçok da yazma topladı. Vasiyetiyle, bunların kendi adı verilecek bir kitaplığa konulması için servet de bıraktı. Küçüklüğüne karşılık dünya çapında bir değeri olan bu kitaplık şimdi Beyazıt'ta bulunmaktadır.

"Hakkı Tarık Us bir ömür boyunca memleketin muhtelif Kültür hizmetlerinde bulunmuş, avukatlık, muallimlik, gazetecilik, müelliflik et­miş, mebus olarak da siyasi hayata katılmıştır. Hakkı Tarık Us çalışkan, medeni cesaret sahibi bir insandı. Son senelerde ilk Meclisi Meb'usan zabıt­larını Namık Kemal'in Kanije muha­sarasını, Vatan yahut silistire'sini neşretmiş, ayrıca Ahmed Mithat Efendi üzerin­de çalışarak Mithat Efendinin hayatı hakkında bir eser yayınlamış, müelli­fin eserlerinden de (Dürdane Hanım)'la (Felatun Beyle Rakım Efendi)'yi bugünkü dile çevirerek yayınlamış­tır. Ölümü basın ve münevver mu­hitlerde derin bir teesür uyandırmış­tır."

bir gazeteden yaşamı:

"istanbul Muallim mektebinde, istanbul, Mer­can, Galatasaray Liselerinde malûmatı kanuniye Türkçe, edebiyat ve en son olarak da hukuk ve iktisat muallimliklerinde bulunmuş, Büyük Millet meclisinin ikinci devresinde Giresun me­busluğuna seçilmiştir ve hâlâ Giresun mebu­sudur."

O "VAKiT" gazetesi ki istiklâl Müca­delesi zamanında istanbul'un nabzı haline gelmiş, Anadolu'nun muvaffakiyetlerini koskoca yaprakları arasın­da esir istanbul'a iksir gibi sunmuş, millî matbuatın nüvelerinden biri olmuştu. O güzel gazete, o büyük ga­zete, o millî duygulara tercüman olan gazete yerine "Kurun" gibi küçük, ruhunu kaybetmiş bir gazete meydana gelmişse, bu da onun harf inkılâbı zamanında ge­tirttiği küçük eb'adlı rotatif makinesinin bir azizliğin­den ileri gelmiştir. Hakkı Tarık, hukukî meselelerde kılı kırk yaran bir kimseydi. 1931 tarihli 1881 numaralı matbuat kanununun sert hükümlerini tahfif için çalışan yegâne (Vazı ka­nun) olmuştu. O, Vakit gazetesini bir "Gazeteci okulu" halinde getirmişti. Bugünkü bir çok kalem sahipleri onun "rahle-i tedrisinden" yetişmiş olmakla öğünürler. Sarf ve Nahivci idi, edebiyatçı idi", büyük bir matbua ve mevkuta musannifi idi. Hemen hemen Türkiye'de matbaa kurulduğundan beri çıkmış olan bütün basılı eser­lere ya malik olmuş, ya onları muhakkak görmüş bulu­nuyordu. Her imzanın ilk eserini bulur, o imzayı kemali­ne kadar takip ederdi. (Tam otuz beş yıl önce. Selânik'te "Nefir" dergisinde çıkan şiirlerimin mevcudiyetini nâ­çiz şahsıma hatırlatan Hakkı Tarık Us olmuştu.)

ölümünden sonra bir gazete yazısı:

"Hakkı Tarık Us'un cenazesi dün törenle kaldırılmıştır. Cenaze öğleye doğru Guraba hastahanesi'nden Be­yazıt camii'ne getirilmiştir. Burada rahmetlinin meslek arkadaşları, dostları, akrabaları toplanmış bulunu­yordu. Altmıştan fazla çelenk gön­derilmişti.

Öğle namazını müteakip cenaze namazı kılındıktan sonra tabut eller üzerinde camiin avlusundan çıkarıl­mış, bir polis müfrezesi selâm dur­muş, müteakiben Şehir Bandosu ön­de olmak üzere cenaze alayı teşek­kül etmiştir. Tabut, eller üzerinde Diş Tababe­ti Mektebi önünden geçirilerek hur­dacılar sokağı yoluna sapılmış, Çarşıkapı pazarı yanımdan caddeye çı­karılmış, tramvay yolu ile Cağaloğlu'na getirilmiştir.

Vakit önünde tabut indirilmiş, burada dua edilmiş, müteakiben Ebussuud caddesine sapılarak Basın istihlâk Kooperatifi önünde tabut, cenaze arabasına konulmuştur. Cenaze arabası, arkasında yüzden fazla otomobil olduğu halde Alem­dar yokuşu yoluyla Topkapı'da Merkezefendi mezarlığına gitmiştir. Hakkı Tarık Us, annesinin yanıma gömüldükten sonra, mezarı başında ağabeyi gelenlere teşekkür etmiş, kardeşinin başlayıp da tamamlayamadığı bazı eserleri hakkında meslektaşlarından kendisine yardım et­melerini rica etmiştir. Rahmetlinin meslek arkadaşlarından bazıları da rahmetlinin mezayasından bahseden konuşmalar yapmışlardır.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol