Dağılan dikkatlerimiz, yok olan özgüvenimiz, karar veremeyiş.
İhtimallerin sonsuz oluşundan bahsedilir. İhtimallerin ulaşılabilir oluşundan bahsedilir. Sorun ihtimaller değil, her çağda vardı ihtimaller. Sorun "ben bu adamı/kadını seviyorum. Burada iyiyim, burada durmak istiyorum, buna emek vermek istiyorum. Ötekilere de gidebilirim ama burada kalmayı seçiyorum." diyemeyiş.
Herkes aldatılmaktan, aptal yerine konmaktan, tüm çabasının boşa gitmesinden korkuyor. O yüzden gemiyi ilk ben terk edeyim diyor.
İlişki bir yolda yürürken kendine yol arkadaşı bulmaktır aslında. Ne zaman sağdaki sapağa girecek kaygısıyla yürünüyor yol. Halbuki yürüyüşün kendisi işte ilişki. Yürüyüşten keyif almak gerekiyor. Manzaraya bakmak gerekiyor. Bir köşeye çadır atıp sevişmek gerekiyor. Patates közlemek falan gerekiyor. Sapaklara aldırmadan yürünen yollarda insanlar sapakları unutuyor aslında. Yol o kadar keyifli oluyor ki, bunu kaçırdım ötekinden dönerim diye diye bir bakıyor aslında artık yolun başındaki kişi değil. Artık sapaklardan dönmek istemiyor. Artık yol arkadaşının yanında, elini tutup devam etmek istiyor, böyle biri olmuş yolculuk sırasında. Yeni biri. İşte ilişki bu.
Sapakları saya saya gidilen bir yoldan nasıl keyif alsın insan? Sürekli biteceğini varsayarak neye başlasın, neyi sürdürsün? Anda kalamayış bi süre sonra ilk kim o sapağı görecek de koşup oradan dönecek yarışına dönüyor.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?