Gerçekten aileden biri gibi oluyorlar, bir de her ne kadar Tanrı kompleksi olarak görülse de, onun her türlü hayati sorumluluğunu üstlenmek, fazladan bir acıma duygusuyla karışık sevgi beslememize neden oluyor bu da aşırı sevgi gibi algılanabiliyor. Evet acıma diyorum çünkü içten içe tamamen güdüleriyle hareket eden, istesek her türlü zararı verebileceğimizi içten içe biliyor olmamızın verdiği rahatlama duygusu bunu çok fazla ön plana çıkartıyor. Elbette zarar falan vermek istemiyoruz, eminim aklıma bile gelmedi böyle bir şey diyorsunuzdur ancak bilince gelmeyen bilinç dışı pek çok şey var yapıp etmelerimizi etkileyen bu da onlardan biri.
Uzun lafın kısası Etik anlamda da, zeka sahibi varlıklar olarak, Dünyamızda yaşayan her türlü canlının sorumluluğu aslında bizlerin üzerinde.
Bir aslanın, ceylanı yakalayıp parçalamasında kötülük yoktur ancak insan karar verebilme ve bir işi düşünüp daha iyi yapabilme potansiyeline sahip olduğu için, onun yaptıklarında her zaman az ya da çok kötülük vardır. Bu sebeple her canlıya bu sorumlulukla yaklaşmak gerekiyor. Toplumsal olarak başaramasak da, bireysel anlamda iletişim kurduğumuzda bunu üst düzeyde başarıyoruz, o sebeple evlat gibi seviyorum. Zaten Nietzsche'nin de dediği gibi, delilik tek tek bireylerde nadir bulunurken topluluk, grup vb oluşumlarda kural gibi kesin olarak bulunur. Bir kasaptan et alırken, o etin sahibi olan hayvanla bir ilişkimiz olmadığı için o kadar kolay alabiliyoruz, oysa her birinin ayrı karakteristiği olan, çok cana yakın hayvanlar olduğunu bilsek ve bizzat deneyimleyebilsek, yine kesip yiyen kişi aramızda olsa bile, bir iç burkulması yaşar mutlaka.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?