Necip Fazıl'dan zindana düşmüş Kadir Mısıroğlu'na mektup:
“10.10.1972
Sevgili Kadir;
Bu akşam bir vesîle, beni Osman'la karşılaştırdı. Hep seni konuştuk. Bu çileli dâvâda her şeyden önce verilecek hüküm; İlâhî ecirlerin en büyüklerinden birine nâil olduğundur. Hakk'ın lûtfu ile inşâallah pek yakında kurtulur ve karşıma geçerek asıl hesabı bana verirsin! Dişini sık! Sık sık İnşirah Sûresi'ni oku ve kalbini tüy gibi hafiflet!..
«O ki, Allâh'a mâliktir, neden mahrumdur; ve o ki, Allah'tan mahrumdur, neye mâliktir?..»
Bu itmi'nan, sana saâdetlerin saâdetini versin!.. Biz senin için duâ ederken sen de bizi ihmâl etme; Hakk'a emanet ol!..
Necip Fâzıl
ikinci mektup:
“25/7/1973
Sevgili Kadir;
Sana bu mektubu, Erenköyü İstasyonu'nun çay bahçesinde, Osman ile başbaşa, yarı karanlıkta yazıyorum. Umarım ki, okunaksız olmaz.
Ben bir gün (tam kırk sene evvel bir gün) ölüm ve cinnetten öteye acılarla kıvranırken, birdenbire ruhuma şimşek gibi inen bir âyetin mânâsiyle kurtuldum:
«Allah hiçbir nefse tahammülünden fazlasını yüklemez!»
Ve tahammül ettim, kurtuldum.
Bildiğin şu hakikati bir kere daha bil ki, âlemde kimsenin kimseye kötülük veya iyilik etmeye kudreti yoktur ve her şey O'ndandır.
مِنَ الْحَبِيبِ اِلَى الْحَبِيبِ حَبِيبٌ
«Sevgiliden sevgiliye gelen sevgilidir.»
Sana başka bir şey söylenemez. Büyük bir ecir yolundasın. İçin zevk ve safa dolsun, Hak dualarımızı kabul etsin ve seni kurtarsın…
Necip Fâzıl”
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?