patavatsızlık

hercule poirot
lise birde sınıfta kalıp okulu bırakan bir çocukla uzun seneler sonra denk geldik. fil hafızalı olduğum için kendisini hemen tanıdım. o yıllarda aman aman bir muhabbetimiz olmamasına karşın o da beni çıkardı. derken laf lafı açtı, eskileri yad etmeye başladık.

-fizikçi remzi'yi hatırlıyor musun? dinlene dinlene döverdi bizi.
+allah yarattı demezdi allahsız. nasıl unuturum...
-ya halil? okula tabanca getirmişti manyak.
+abdülhey'in yandan yemişi! vadi yüzünden hep...
-salak bi kız vardı, neydi adı? hah müzeyyen.
+evet?
-çıkıyordunuz hatta değil mi?
+aynen.
-çok salaktı yahu. hani edebiyatçı istanbul'un kazaları nedir deyince trafik kazası, iş kazası falan diye tek tek saymıştı ahaha.
+ya ya.
-derse geç kalmıştı bi keresinde. hoca geç kağıdı alıp gelmesini isteyince ama param yok diye ağlamıştı ahahaha.
+...
-ah müzeyyen ah. kimbilir şimdi nerede ne yapıyordur. sahi okuldan sonra hiç haber almadın mı ondan?
+müzeyyen'le iki yıldır evliyiz.
-yok canım. ehehe. valla mı? gerçi çok da yakışıyordunuz. heheh. evlendiniz demek. sınıfın en güzel kızını kaptın yani öyle mi? vay be amma şans. ehe. neyse hadi, seni daha fazla tutmayayım. müzeyyen'e çok selam söyle lütfen olur mu? yine görüşürüz.
+hiç sanmıyorum!

patavatsızlıkta çığır açıyorum artık. çığ gibi, büyüdükçe büyüyor boşboğazlığım.

t: çağın ve başımın belası.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol