ön not: zamanında birine yazdığım yazıydı. buraya atmak istedim. yazım ve noktalama hatalarına takılmayın pek okursanız.
öncelikle çok hareketli ve aşırı meraklı bir çocuktum. bilimle ilgim tam olarak nasıl başladı bilmiyorum ama sanırım babamın küçükken önüme attığı kitaplar biraz yardımcı oldu diyebiliriz. atari oyunları -92 doğumluyum-, mahalle kültüründen geldim ben. futbol, basketbol vs birçok oyunu biliyorum. basketbolun gönlümdeki yeri ayrıdır. o dönemi düşünürsen zaten az çok tahmin edersin.
ailenin ilk çocuğu olarak dünyaya gelim bu arada. neyse çok araştırır, öğrenmeye çalışırdım hatta dini falan öğrenmeye başlayıp namaz kılmak falan isterdim. tabi ki çok sıkı sıkıya yapamadım. meraklı biri olarak özellikle denize ve biyolojiye ya da daha düzgün ifadeyle doğaya ilgim vardı. tabi astronomiyi falan unutmayalım. aşırı eğlenceli ve gizemli geliyordu.
her şeye rağmen kafamın bir köşesi mantık köşesiydi. çok basit bir nokta olabilir ama birçok şeyden beni alıkoya köşe de o. en basitinden sürü psikolojisine uymayıp her şeyi neden diye sorgulardım. eğitimimi çok istesem de maalesef iyi okullara gidemedim. sebebi önümde gerçekten kimse yoktu ve ne yapacağımı gerçekten bilmiyordum. zaten şu anda da böyle olmamın sebebi bu.
çocukluktan devam edersek pek sevilmeyen ve doğru düzgün olmaya çalışan bir çocuk olarak takdir edersin ki çok da sevilmedim. ne ailemde ne de arkadaş çevremde sevilmeyen insandım. aile demişken ne yazık ki aile apartmanındayız hala o zamanlardan beri. hayatımın en kötü günleri de bugünlerde oldu. aile iç kavgalar, akraba kavgaları derken aşırı korkuyla büyüyen biriyim. bugüne de tesir etti bu.
neyse sevilmemenin ve annemle babamın ben korumamasının sonucu olarak insanlara ve kendime olan güvensizlik büyüdü de büyüdü. her şeyi de etkiledi. bunları anlatıcam.
okul desen okulu seven biriydim ama çok çalışan biri olmadım hiç. derslerim ortalamaydı diyeyim. bunun sebebi aslında dehb idi ama benim bunu fark etmem yıllarımı alacaktı. her ne kadar ortalama bir öğrenci olsam da sınavlar söz konusu olduğunda ne yapacağımı bilemediğim ve pek de önemsemediğimden liseyi çok takmadım. hayalim olan gs lisesi de kafamdan çıkmış ve uyduruk bir liseye gitmiştim.
lisede de aynı problemler devam etti ve hayatımın en büyük kırılımı olan ve her şeyi etkileyen o an geldi. bölüm seçimi. mesleğimi 9. sınıfta meslek tanıtımı dersiyle seçmiş olsam da 10. sınıfta sayısala geçebilmiş olsam da sınıfta kalınca annemin imzasıyla sözele koydular beni. bugünkü aklım olsa şikayet ederdim. bu sebeple matematiğimi geliştirmek biraz aman aldı. ehh 3 sene mat görmeyince yapamıyorsun. neyse sözelde de dersler iyiydi ve bir şekilde mezun olduk ama üni sınavı ne? ne yapacağım derken mezuna kaldım. zamanında katsayı farkı vardı belki hatırlarsın ya da senin döneminde var mıydı bilmiyorum. inatla o farka rağmen hayallerimden vazgeçmedim. hocalar bile diyordu çok büyük fark, yapamazsın edemezsin diye ama inattı işte. ya hayalimdeki meslek olacak ya da okumayacaktım. sonunda kavuştum tabi ama o süreci anlatayım sana.
önce zihnimden bahsedeyim. tam çocuk kafası vardı bende. hiçbir şeyin farkında değildim hayatımda. mezuna kaldığımda hayatımın en acı gerçeklerini fark ettim ama başka dünyaların olduğunu da gördüm. o dönemde annemle babamın arasındaki durumları ve bana asla değer vermediklerini, ayrıca umurlarında olmadığımı gördüm. yani çok sıkı denetim olmadı. istediğimi giydim ve istediğimi de yapardım o ayrı. ama istanbul ve tr hali işte. bir de çok iyi bir yerde de büyümedim. bir de benim büyümemi istiyorlardı ama belki tahmin etmişsindir ben hala lolipop yiyebilecek biriydim. tam bir çocuktum. pokemon izlememe laf ederdi babam bolca :d
sonuç olarak kendini tanıma, üni sınavı, ingilizce derken 4 sene kadar hiçbir şey yapamadım. depresyona girdim düşündükçe daha da beter oldu. en sonunda depresyona girdiğimi fark etmeden üni sınavını kazandım. 2015te dedim neresi olursa gidicem. gazi bile olsa gidicem istediğim meslek olmasa da dedim ama neyseki ankara geldi :)
he bu arada netten arkadaşlar oluyordu ama netteydi yani. bir iki kişi oldu görüştüğüm ve sonradan hala hayatımda olan bir arkadaşımı edinmiştim o kadar. geri kalan arkadaşlıklarımın tümü 25imden sonra ve üni zamanı oldu. hee o dönemde intihar ediyordum ama neyseki ilaç bilgim zayıftı :) o gün bizimkiler neyseki tehlikeli ilaç kullanmıyordu da içmeye kalkamadım.
intihar deneyiminde biri ittirmişti beni. bende anlamadım. o günden sonra bana noluyor lan diyerek araştırmaya başladım. depresyondaymışım. daha sonra bir psikolog da bunu onayladı. internetten tanışmıştım tabi ama araştırıyordum. kronik depresyon teşhisi koymuştu. hee öyleydim ama bu başımdan aşağı kaynar sular dökülmesine sebep oldu. yenicem dedim bunu. ne kadar sürerse sürsün yencem. o süreçte üniversite eğitimi felaket şekilde devam ediyor tabi. en basit konularda kötüyüm tamamen. ne yazık ki sonuçta kötü oldu. spoiler vereyim 3.05 le mezun oldum. tamam kötü değil ama iyi de değil.
tahmin edebilir misin bilmiyorum ama en ufak medeniyet duraklarını kaçıran biri olarak yeni öğreniyordum medeniyeti. arkadaşım olmadan geçen 25 sene. ister istemez bazı şeyleri bilmiyorsun. örneğin bir arkadaşımdan kalemini istiycem diyelim. kalemini versene diyordum. sonradan bir arkadaşım bak bu kötü diyerek böyle demen daha iyi olur dedi. kalemini verir misin demeyi öğrendim. ailemin nasıl olduğuna dair fikrin olmuştur sanırım :)
üniyle ilgili her şeyi biliyordum ama uygulamaya gelince topallıyordum. öncelikle hazırlıkta ilk arkadaşımı edindiğimi sanıyordum ama olmadı. burada benim de hatam var kabul ediyorum bunu. neyse tabi onu kaybedince bende arkadaşlığa inancımı kaybettim ki hala hayatımda olan arkadaşlarımı edinene kadar. ilk sene arkadaşsız geçti diyebilirim. yurtlarda bir tane edinmiştim ama zaten asosyal biri olarak kolayca bir hareket sergileyemiyordum. yine de fena değildi. yurtta ilk arkadaşımı edinmiştim ayrılana dek ama sonradan sağ olsun pek bırakmadı beni.
okula yakın başka yurda geçmişti kendisi ama arada yazıyordu. ben yazmıyordum salak şekilde. neyse efendim sonra başka yurda geçtim bende okula yakın olan ve o yurtta da edindiğim arkadaş medeniyeti öğreten arkadaş işte :d
onunla da bazı şeyleri yaptık. gece cluba falan gitmeler, bara gitmeler vs... az da olsa oldu. bana tamamen zıt biri kendisi ama arkadaş olduk. sayesinde çok şeyi gördüm :) sonra işte okulda arkadaş edindim. tam da denk gelişi süper oldu :) ikimizde bir derste tanıştık sonra başladı arkadaşlığımız ve bir gün ders için buluştuğumuzda nasıl olduğunu bilmeden arkadaş olduk. film dizi olaylarını sayesinde daha farklı gözle izlemeye başladım. okul tabi ki de berbat gidiyordu onu söyleyeyim. yani iyi olmasının imkanı yoktu. sürekli düşünüyordum ve yurtta kalıyordum. pek kafeye falan da gitmiyordum. kyk yurtlarını belki bilirsin arkadaşın olduysa kalan işte beter bir yemek ve yataklar, kıç kadar dolap ve odalar derken yönetim baskısı hissediliyordu.
neyse işte internette çok değer verdiğim birkaç kişi oldu ama bitti onlar. en sonunda buraya geldim. burada da birçok kişi tanıdım ama tabi dost aramaktan diğer işlere vakit kalmıyordu. en sonunda 2019da buradan da edindiğim arkadaşlar gitmeye başlamıştı ve sonunda sapık bir asker karşıma çıkmıştı babam yaşında. bunu özellikle belirtiyorum çükü 2019 çok ilginç bir yıldı.
gelelim o zamana kadar her şey berbat gidiyordu ve sanırım en karanlık dönemimdi. bunun o sapık asker dışındaki sebebi de olimposa gidemememden kaynaklıydı. tam gideceğimiz dönemde enfeksiyon geçirdim :( o kadar yaygara kopardık ama gidemedim. hala acısı içimdedir. bir de o sene aşırı stresliydim ki saçım döküldü. neyseki saçkıran başlangıcı değildi ama bayağı dökülüyordu. yaşadın sende bilirsin. doktora gittim de pek bir şey bulamadı. stresten olduğuna karar verip buradan tası tarağı toplayıp gidicem derken o sapık denk geldi.
bugüne kadar onlarca askerle tanışmışımdır ama hiçbiri sarkıntılık etmedi. hatta bir tanesiyle yazışmalarımızı görsen flört ettiğimizi zannedersin o derece :d ama hayattaki tek kuralımı her zamanki gibi uyguluyordum. sevgili olacaksa gerçek hayattan olacak nokta. bir tek bu noktada taviz vermiyorum :) neyse efendim o yılın sonuna doğru içime bir his doğdu ve bulacağım o dostu derken buldum bir şekilde :)
bana çok şey kattı sağ olsun ama çeşitli sebeplerden o dostluk bitti 2021 de. 2020de de pek konuşamıyorduk zaten. neyse en sonunda ben yazmayı bıraktım ve biteceğini bildiğim arkadaşlık bitti ve benim yıkılış sürecim başladı. 2014ten 2020ye kadar olmayınca yeter dedim. olan da bitince artık ketumlaştım ve atlatmam uzun sürdü.
hee ara not 2020de depresyondan çıktım birden bir gece :d birden nasıl oluyor diye sorma bende anlamadım. denizcilik tutkusu ağır geldi :) tabi o zamanlar dehbnin ne olduğunu da öğrendikçe hayatımı siktiğini -teşbihte hata olmaz derler ki tam olarak yaptığı bu- öğrendim. kurtulma şansı yoktu. salak doktorlar da koymuyordu teşhisi. antidepresan deyip yolluyorlardı.
kafa sözlükte okudun mu bilmiyorum ama az çok tanık oldun diye düşünüyorum 2020 ve sonrasına ama oradan da iki kişi oldu işte. biri olarak da seni sayıyorum. çok yakın olmasak da birbirimizle konuşmasak da arada konuşuyoruz sonuçta :d
sonracığıma 2021 de istediklerimin olacağına dair bir işaret olsa keşke derken geldi o işaretler ve ben yine çalışamadım :) dehb ye teşekkürler :)
efendim annemi o kadar uyarmama rağmen korona olup hepimize bulaştırdı. ben hastanede yattım 1 hafta. derin nefesi bırak normal nefes alamıyordum. en sonunda hastaneye gittim artık. bir hafta yattım derken harbiden yattım :) tabi bende faranjit olduğundan çok ciddi sıkıntı 3-4 ay devam etti. kendime gelmem uzun sürdü. bir de yazın o sıcaklığı eklenince kötü oldum. sonra okula gittim. birkaç yer keşfi arkadaşlık derken 2022de evde döndüm. ankaraya gidiş gelişleri saymazsak malak olarak hayatımı sürdürdüm :) verdiğim birkaç kiloyu da aldım onu vermeye çalışıyorum şimdi de.
Ana ,baba okadar iyi anlıyorumki bende en büyüğüyüm ana babam aynı şekilde akrabalar da resmen her dakka evdeler .Biz ne gideriz ne geliriz .Belli mi olur bir gün bende kendi hikayemi anlatırım belki efendim .Hemen hemen ne gelirse yaz 1sene 1senedir sanki her 22yaşında üni bitirmişe şirket anahtarı veriyorlar .cahil rüzgarıdır bunlar başka bir şey değil .eninde sonunda bu ömür de kül olup biticek .Arkadaş ya da dost neyse işte varsın olmasın .biz insanlar doğarken ölümü getiren canlılarız . hem bu dünyaya hem bitki hem ağaçlara çevreye zarardan başka bişey getirmiyoruz .O yüzden insanlardan iyi davranmasını ,karşısındakini anlamasını beklemek polyannacılık olur .
umarım o zaman geldiğinde okuyabilirim :) ben artık umursamıyorum. içimdeki kötülük kısmı aktif olmaya çalışıyor ama bir şekilde engelleniyor. yine de bakalım artık.
😊