Zizek, insanların sadece kültürlerindeki temel noktalara bakarak, diğer şeyleri nasıl da oluşturdukları hakkında büyük fikirler edinebileceğimizi söyler. Örneğin tuvaletler, ona göre fransızların tuvalet anlayışı, (bizim alaturka olarak bildiğimiz) sorunu anında çözmeye yöneliktir. Dışkınızı görmek zorunda kalmazsınız. Fransa, ihtilaliyle, politik hırçınlığıyla bilinir. Dışkıya karşı çözümleri de onunla hiç muhatap olmadan yok etmektir.
Almanların ise, klozettir ancak delik geridedir. Yani dışkıyı yaptığınızda, suya düşmez, sifonu çekene kadar onu inceleme fırsatı bulursunuz. Almanların kültürel miraslarına baktığımızda, şiirselliği görürüz, felsefiyi görürüz, ne kadar sert ve kötü olsa dahi, sorunlarla yüzleştiklerini görürüz.
İngilere ise, amerika'ya da aktardığı ve daha da kemikleşen pragmatizminin izlerini görürüz. Onlarda tuvalet klozettir ve delik tam dışkının düşeceği yerdedir. Dışkı suyun içerisinde kalır ama yok olmaz. Yani ne sorunla tam olarak yüzleşir, ne de onu tamamen yok edip görmezden gelir. Akılcıl yolu, orta yolu bulur.
Bu tarz yaklaşımlar ufuk açıcı olabiliyor. Örneğin buna benzer başka bir yaklaşım da, bir bölgede bazı şeyleri anlayabilmek için, orada atılan çöpleri incelemek.
Edit; Başlık başa kalmış
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?