adres tarif etme becerisi

zhs
Üniversitedeyiz, iki arkadaş sohbet ederek yurttan çıktık yürüyoruz. Biraz şehrin sevmediğimiz özelliklerini vs konuşuyoruz. Bir an birisi yanımıza geldi ve ilk aklımıza gelen oralı birisinin bize kızmak isteyeceği falan oldu ama bir yabancıymış. Bize adres soruyor. Haritalardan bakmış ve hava soğuk rüzgarlı olduğu için en yakın kafeye gitmek istiyor. Arkadaşımda hazırlıkta da olsa henüz İngiliz Dili ve edebiyatı okumasına güvenerek hiç sesimi çıkarmadım ama arkadaşım düşündüğüm kadar basarili tarif edemedi. Etti adam anladı ama biz daha iyi bir yeri tarif etmek istiyorduk. Çünkü büfe gibi minik özel yurt kantiniydi gitmek istenilen yer... keşke translate kullansaydim demiştim. Geleceği şehrin hava durumundan hiç haberi yoktu çünkü incecik giyinmiş... adam yine de çok kibar şekilde teşekkür edip koşarak gitmişti.
hercule poirot
hak teala tarafından hamuruma bir gram dahi serpiştirilmemiş özellik. lakin tarif edilen adresleri gayet iyi anlarım. neredeyse hiçbir cümleyi ikiletmem. anlatıcı kişi standartların biraz üzerinde gayret göstersin, her yeri elimle koymuş gibi şıp diye bulurum.

yıllar evvel internetten bir kızla konuşuyorduk. aynı şehirde yaşadığımızı öğrenince buluşalım dedim. dışarıda herhangi bir tanıdığa denk gelme riskini göze alamayacağını söyleyip kabul etmedi. ben de ısrarcı olmadım. yine de aramız bozulmadı, görüşmeyi sürdürdük. sonra bir gün evimize gel, annemler şuraya gidecek, böylece birbirimizi görmüş oluruz dedi. teklifini biraz garipsememe ve davetine şaşırmama karşın sevincim diğer duyguların üzerini hemencecik örttü. ev boşmuş, çabuk olmalıyım, ne sevişsem kârdır heyecanı değildi bu. gençtim, toydum ve yalnızca onu görmek istiyordum.

yola çıktım. belirttiği yerde otobüsten indim. tarif etmeye başladı. az gittim uz gittim. doğrusu maşallahı vardı. yanından geçtiğim markete hatta çöp konteynerine kadar her detayı bir bir doğruluyordum.

hava berbat derecede sıcaktı. terden sıçana dönmüştüm.

evet, giderek yaklaşıyordum ve sabırsızlığım tavan yapmak üzereydi. şimdi mercan sokaktasın sevgilim, üç yüz metre daha ilerle sağında karanfil apartmanı kalacak diye devam etti. yürüdüm.

tam üç yüz metrenin ardından on beş katlı binaya ulaştım. bahçedeki birbirinden güzel çiçeklerin kokusu iliklerime işledi. karanfil apartmanının önündeyim dedim.

-hah dedi. işte biz orada oturmuyoruz.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol