Mantıksal bir süreçtir, bu nedenle de çürütülmek istenen argümantasyonun illa bilimsel yolla yapılması gibi bir gerekliliği yoktur. Örneğin mantıksal açıdan gerçerli ancak doğru olmayan argümanlar olabildiği gibi, mantıksal açıdan geçersiz kurulan, ancak doğru olan yani dış dünyadaki olaylarla bağdaşmış olan örnekler verilebilir.
Ay Peynirden oluşmuştur
Bir şey Peynirse kokuyordur
O halde Ay kokuyordur.
Buradaki argümantasyonda, son önermeye varılırken kullanılan söylemlerin gerçek olup olmadığının araştırılması, bu işin doğru ya da yanlış dediğimiz, fenomenler alemiyle ilişkili bir durumdur. Mantıki açıdan bu argüman geçerlidir, gerçekten de ay peynirden oluşmuşsa ve peynir de istisnasız kokan bir şeyse, o halde ay da kokar. Ancak bu argümanı çürütmek için, her önerme ayrı ele alınması gerekir. Sadece Ayın kokup, kokmadığı araştırıldığında ve koktuğu ortaya çıktığında, bu argümanın doğru olduğu varsayılabilir. Bilim denilen şey, fenomenlerin bir boyutunu anlama biçimimizdir. Bilimin bizzat harekete geçirici söylemlerinin kendisi, bilimi bilim yapan argümanlar, nasıl yapılması gerektiğine dair söylemler bilimsel yöntemlerle çıkmamıştır.
Uzun lafın kısası, ilkesel olarak da argüman çürütülebilir, illa bilim olması gerekmez.
mantıksal süreç ve ilkesel çürütme de kapsayıcı bir çürütme biçimi. Bağlayıcı olması için sadece bilim kisvesi altında olması gerekmez, matematiksel kanıtlamalar yapılarak 14. boyutta kaç adet kenar olduğunun sayısı bulunabiliyor bu ilkesel kanıtlama yöntemi ama bilimsel açıdan bunun ölçülüp kanıtlanma imkanı yok örneğin. Senin dediğin tarzda, kahvehane ortamı söylemi değil yazdıklarım. Atatürk ilkelerini kim nasıl ne şekilde çürütmeye çalıştı bilmiyorum, o konuyla da ilgili değil yazdıklarım.