Taşlar hala tekerleğin altında inliyor,
Ve koşucuların tozu hala titriyor,
Ve dizginleri kendime çekmeme gerek yok
Şiirin bittiği yerde.
Altın yelenin altında bir yara görüyorum.
Korku ve kırbaçla kendim yaraladım onu,
Ve ben arabayı sürdüm ve hissettim ki
Gökyüzü ya da en azından bir yıldız!
Ama bir kez daha sıcacık duvarların arasındayım.
Yeterince dinlenmiyorum!
Uyuyan duvarlar arasında, soluk gözler arasında.
Gittim ben!
Ve tarladaki atlar tükendi,
Yorgun şafağın üzerine bastılar.
Ne yapıyorlar? Kimin payı onlar
Tarlada yürüyorlar, benim değil mi?
Atlar yorgun ve ben bir taşım,
Ben de yorgunum, bir yılan kadar sakinim.
Davet edilmediğim yere gidiyorum,
İçimde ateş yok ve ben yokum!
Ve ben rahat duvarlarıma geri döndüm
Artık huzurlu değilim!
Uyuyan duvarların arasında, solmuş gözlerin arasında.
Ben artık yokum!