Rahmetli kedimin ismi.
Erkekti kendisi. Bu durumla ilgili gülümseten hatıramız bile var:
Mart ayına yakın bir zamandı. Kendinisini kısırlaştırmadan önce bir dişinin peşine takılıp uzunca bir süre ortadan kaybolmuştu. İlk günlerde yokluğunu normal olarak kabul etsek de gün geçtikçe onun için endişelenmeye başlamıştık. Kayboluşun üçüncü gününde kahvaltı için ekmek almaya çıkmış ve gözümün ucuyla da onu arar olmuştum. Ekmekleri aldıktan sonra dönüş yolunda elimdeki ekmek poşetiyle bir ara ismini bile zikrettiğim oldu, “ceviz! ceviz!” diye. Sokağını arşınladığım apartmanlardan birinin camından orta yaşlı bir abla, “kardeş kilosu kaça?!” diye seslenince. Ufak bir dumura uğramışlıkla şaşakalmış ne diyeceğimi bilememiştim. Gayrı ihtiyari elimdeki ekmek poşetini yukarı doğru kaldırmış zor bela “ekmek bu abla!” diyebilmiştim. Camdaki abla şaşkın içeri girerken, ben de şaşkın ilerlemiş ve bu komik duruma Ceviz evin yolunu bulduktan çok sonra iri kahkahalar atarak gülebilmiştik…
Şimdi olduğu gibi hatırladıkça buruk bir sevinçle anarım, Cevizi…
Ceviz ve ben :)
Huzur içinde uyusun 😔
Teşekkür ederim Marla 🙏