osmanlı türk tarihi değildir

ibda
Ecevit'i, Osmanlı Şeriat Devleti ile bugünkü Lâik Cumhuriyet Devleti'ni birbirine bağlayıvermesi, ikincisini, ilkinin devamı gibi göstermesi yanlıştır. O kadar yanlıştır ki, bunu Lâik Cumhuriyet'in kuruluş yıldönümleri'nde tekrarlanan veya tekrarladıkları sözlerden tesbit edivermesi mümkündür. Gerçekten, o günlerde ve her punduna getirdiklerinde, Osmanlı'nın köhnemiş devletinin yıkıldığını, yerine "yepyeni bir devletin kurulduğunu" daha binbir edebiyatla tekrarlayanlar, bu ülkenin dışında değillerdir. Ve bir devletin yıkılıp yeni bir devletin kurulduğunda da haklıdırlar. Böyle olunca, kurulanın, yıkılan devletin devamı olduğundan bahsetmek veya o mânâda lâflar sarfetmek, belki içeride kandıracak yarım yamalak sözde aydın bulabilir ama, dışarıda bulamaz. Dışarıdakiler, Lozan'da yeni devletin temsilcilerinin, eskiyi toptan inkâr ettiklerini bizden daha iyi bilmektedirler.

Bu inkâra baştan sözünü ettiğimiz milliyetçiler, zaman zaman kızar, hayıflanırlar. Ama haksızdırlar. Yıkılan devlet inkâr edenler, kurdukları devletin mahiyetini çok iyi biliyorlardı ve inkârlarında haklıydılar.

Çünkü, Osmanlı Şeriat Devleti ile Lâik Cumhuriyet Devleti birbirine taban tabana zıt, hattâ düşman iki ayrı hukuk sisteminden kaynaklanmaktadırlar. İlkine İslâm Şeriatının hukuku şekil verirken, ikincisine Batı'dan alınan modern sıfatlı läik hukuk şekil ve hüviyet vermiştir. Devlet müesseselerin bütünüdür demiştik; ilkinde İslâm Şeriat Hukuku'nun müesseselerinin bütünlüğü varken, ikincisinde lâik hukukun müesseseleri hakimdir.

Kimileri, devletin hukuk kaynağının değişmesini "rejim" değişikliğiyle aynı gösterirler. Kısmen doğrudur. Ve fakat, bu Batı'nın hukuk ve rejim anlayışı açısından doğru olduğu halde, İslâm Şeriat Hukuku'nun çekilip, yerine Batı menşeli bir başka hukuk sisteminin ikâme olunması halinde, "rejim" değişikliğiyle izah olunabilecek doğruluk taşımaz. Batı'nın değişik hukuk sistemlerinde men'şe birliği olduğu halde bunların İslâm'la bir hukuki men'şe birlikleri yoktur. Aksine arada uçurum olan bir zıdlık söz konusudur. Binaenaleyh, "Osmanlı Şeriat Devleti yıkılmış ama, yerine kurulan devletle sadece rejim değişikliği yapılmış ve devlet ayniyetini korumuştur, ikisi de Türk Devleti'dir" demek yanlıştır.

Her iki devlet'in bünyesinde Türk kavminin bulunduğu hakikattir. Amma, ilki, hiçbir zaman ve devirde teb'asindan bir kavmin adıyla kendini adlandırmamış, onun mevcudiyetinden şekil ve muhteva kazandığını ileri sürmemiştir. Aksine yaptığı, bugün modern içtimai ilimlerin de kabul ettiği gibi, kendini bağlısı bulunduğu hukukla izaha çalışmıştır. Devlet, İslâm Devleti, müesseseleri İslâmi müesseseler idi. Bir hanedan adıyla anılması, devletlerarası plândaki ismidir ve sair İslâm Devlet'leriyle mevcudiyet ve maddi otorite farklılığını işaret maksadına matufdur.

Esasen böyle bir mevzuun, şu sütunların hacmiyle izah olunabilecek bir mahiyette olmaması tabiidir. Fakat, Ecevit'in sözlerinin tazeliği üzerine, kısaca temas etmekte Şûrâ, büyük faydalar mülâhaza etmiştir. Çünkü, iki ayrı devleti, sırf teb'adaki kavmiyet aynılığına dayanarak. avnı ve birbirinin devamı imis gibi göstermek. mefhum kargaşalığını koyultmak mânâsını taşır. Mefhumlar çarpıtılmasın, berrak kalsın, berraklaştırılsın. İşte, o zaman "eskiyi yıktık, yepyeni bir devlet kurduk" diyenlerin, başları sıkışınca, yıktıklarına müracaat imkânları olmayacaktır.

Hem yık, hem işine gelince yıktığına mirasçı kesil... Veya hem mirasçı kesil ve hem de Cumhuriyet Bayramı sökün edince, "Yıktık, kökünü kazıdık, yepyeni kurduk.." nutukları çek. Bilgisizlik değilse, bunun adı samimiyetsizliktir, istismarcılıktır!..

şurâ / 11. sayı - 30 mart 1978
https://kizillkara.blogspot.com/2024/08/osmanl-turk-tarihi-degildir-ii.html
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol