felsefe, hayatı anlama ve anlamlandırma çabası içerisinde olan, merak duygusunun ön planda olduğu, kavramları açımlama ve anlamlandırmaya çalışan, bunun yetersiz olduğu durumlarda yeni kavramlar ortaya koyan, sistematik bir disiplindir. Sistematik olmasını mantık ilmine borçludur.
Felsefeyi bir yerlerden üfürmek olarak anlaşılmasının sebebi ise, herkesin bu alanda yazıp çizebileceği sanrısıdır. Oysa felsefeye hakim birisi anında anlayacaktır. Felsefenin konuları da ilgi çekici ve güzel olduğu için, her insanın az çok konuşmak istemesi anlaşılabilir, böyle durumlar da çoğalınca, neyin ne olduğu tam kestirilemiyor ve tam olarak bu nedenle felsefe mabaddan sallamak gibi bir şey olarak görülüyor.
Çoğu mecrada gördüğüm kadarıyla bazı bilim şakşakçıları felsefenin bilim olmayışından dolayı felsefeyi karalamaya çabalıyorlar. Bilim denilen alan o kadar sınırlayıcı bir kapsama sahip ki, felsefenin kendisi bilim gibi sınırlayıcı bir alana dahil olmayı istemez zaten, olamadığından değil. Kaldı ki onu deneyen analitik felsefe gibi ekoller de olmuştur. Koskoca varlık alanını sadece görüp, ölçülebilinene indirgemek evreni anlama çabasında büyük bir bakış açısı kaybına sebep olur. Bu bilimi asla kullanmadığı anlamına da gelmez bu arada. Biraz bilim tarihi okumuş birisi, zaten bilimsel paradigmaların nasıl ilerlediğini görüp, çoğu bilimsel tezin de, esasında bir varsayım, tabiri caizse, destekli sallama olduğunu anlayacaktır. Yani hayatta yüzde yüz bilim olan çok az şey vardır. Matematik bile, kuralları önceden belli, postülatlarla ilerlediği için, hiç sarsılmaz ve hep düzgün sonuçlar verir yoksa bilimle bezendiği için falan değil.
Uzun lafın kısası, kendine entelektüel diyen birisi, hangi alanda olursa olsun, felsefeden de nemalanır. Phd. açılımı bile "Doctor of Philosophy"den gelir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?