üniversitedeyken, ailelerden gönderilen aylık harçlıkları iki hafta gibi çok kısa bir zaman diliminde tüketip meteliğe füze attığımız allak bullak bir dönem olmuştu. karnımızı zar zor doyuruyor, okula gitmek dışında evden dışarı neredeyse hiç çıkmıyorduk. halimiz içler acısıydı.
ev arkadaşım bir gün "bu böyle olmayacak, karar verdim ünlülerden birine twitterdan mesaj atıp para isteyeceğim" dedi. dileneceğim diyemedi, çünkü çok gururlu çocuktu. hoş sayfalar dolusu okkalı bir mektup yazsa ne durumda olduğumuzu anca anlatırdı ya neyse. peki kime atacaksın dedim. kafasında henüz tam olarak netleşmeyen bir iki isim varmış. birinden birine er ya da geç mesaj gönderecekmiş. hiç ümitli değildim.
ertesi gün okul dönüşü evde suratı bir karış vaziyette karşıladı beni. ne olduğunu sordum. telefonunu elime tutuşturup odayı terk etti.
başka kimse kalmamış gibi gidip fedon'a yazmış. ya sabır çekerek neler saçmaladığına göz atmak üzere koltuğa kuruldum.
upuzun bir mesajdı. okudukça içim daralıyor, kalbim sıkışıyordu. aslında gayet iyi iş çıkarmıştı. beklediğimden daha etkileyici, azıcık vicdan sahibi herhangi bir ademoğlunun kayıtsız kalamayacağı cümlelerdi bunlar. gözlerim doldu, ağladım ağlayacaktım. fakat sözcüklerin ardı arkası kesilmiyor ve onları okumak artık katlanılmaz bir hal almaya başlıyordu. sabırsızlıkla en alta inince karşı taraftan gönderilen kahkahalara boğulmuş bir maymun capsi gördüm. bizim gerzek acaba ne dedi de adamın böyle bir tepki vermesine yol açtı düşüncesiyle derin bir nefes alıp son paragraga yoğunlaştım.
-işte öyle başkan, inşallah kafanı şişirmemişimdir. diyeceğim o ki bu kardeşine acilinden bi beş bin tl fişekler misin?
at izinin it izine karıştığı sanal mecrada hiç bir şeyin gerçekliğinden emin olunamadığından gülmüş geçmiş. doğruluğundan emin olsa kayıtsız kalmazdı diye düşünüyorum. ya da düşünmek istiyorum.
hakan Fidan'a yazsaydı keşke. Fukara babası diye nam salmış adam 🙂