inanmak ve bilmek

siyah anka
karıştırılan iki kavramdır. bu iki kavram üzerinde düşünürsek derin felsefi çıkarımlar yapabilecek olsak da ben kelimeyi eklerine ve köklerine ayırarak anlatmayı seviyorum.

inanmak adı üstünde inan kökünden geliyor. buna sadece inanıyorsun.
bilmek ise bil kökünden kökünden geliyor. bunu biliyorsun.

inanmak kanıt gerektirmez. bu sebeple herkes inanabilir. bunu ister inanç anlamında düşünün isterseniz gelecekte yapmak istedikleriniz hakkında. ancak elinizde sadece inancınız olur. kanıtınız yoktur. zaten kanıt olan bir şeye inanılmaz.

gelelim bilmek kısmına. ne dedik? bil kökünden geliyor. bildiğiniz bir şeye inanmak kadar saçma bir şey yoktur. örneğin bir aldatma vakasına şahit oldunuz. buna inanmazsınız, bunu bilirsiniz. aldatma vakasına inanıyorum demezsiniz.

peki bu kadar konuştum, ne anlatıyorum?

hani insanlar inançlarını/inançsızlıklarını kanıtlamaya çalışıyorlar ya, işte bu beyhude çabadır. tanrının varlığı problemi inanç özelinde de bilim özelinde tartışılabilir ancak şunu unutmayalım ki tanrı varlığı veya yokluğu kanıtlanırsa artık inanmazsınız bunu bilirsiniz.

ikinci örnek de evrimden gelsin. evrim bilimsel bir gerçektir. bilim insanları evrime inanmaz. bu sebeple haklıdırlar. evrime inanıyorum demez, evrimi biliyorum der hepsi. çünkü bu gözlemlenebilen ve yer yer matematiksel olarak ispatlanan bir doğa kanunudur.

sonuç olarak iki kavramı birbirine karıştırmaya çok meyilliyiz insanoğlu olarak. bu sebeple ayrımı iyi yapmak gerekiyor.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol