araştırma görevlisi olduğum zamanlarda, normalde derse girme yetkimiz olmuyor ama derslerin çoğuna girmemiz için bizi gönderiyorlardı. Çok genç de gösterince, öğrenci sanılıp tınlanmadığım durumlar oldu, egolu biri olmadığım için haşlamadım kimseyi, sonradan öğrenip utançla özür dilemeye falan gelmişlerdi. Liseden de bir arkadaşım savcı olmuş, geçenlerde konuşma imkanı bulduk, savcılık nasıl bir şey seni tanımadan durduran polise falan artislik yapıyor musun dedim, onu yapanlardan nefret ediyorum, istedem alası yapılır da, aşırı derecede vatandaş sanılıp kötü davranılmadığı sürece pek karışmıyorum, falan yapıyor. Lisede de iyi çocuktu, keşke her savcı öyle olsa da adalet biraz düzelse ülkede.
hiç sene atlamadan doktora yapıp bir de araştırma görevlisi mi oldun? helal olsun. hangi alandaydı özel değilse?
sistematik felsefe ve mantık anabilim dalı
he şimdi anlaşıldı o yazdıkların :D bırakman kötü olmuş ama yapacak bir şey yok sanırım.
aşırı derecede torpil, iğrençlik dönüyor şu an üniversite kadrolarında, dayanamadım bıraktım, cidden çekilecek çile değil. Meslektaşlarınla felsefe konuşunca iş konuşuyor bu diye dışlanıyorsun, öyle saçma şeyler yaşadım, neyse hatırlamak istemiyorum sjsjsd
hani üniversitede başka ne konuşcaktınız? gerçekten bende öyle tiplerden nefret ediyorum. yazılımdasın galiba şu an. yine iyi yırtmışsın :)
baktım olmayacak, benim yaptığım yazılara en ufak katkı sağlamadan adını yazdıran proflara, makale basmaktansa, başka şeylere yönelip, iş kesinleşince ayrıldım.
ohaa öyle şeylerde mi varmış? onu bilmiyordum bak. iyi yapmışsın da yurt dışına da çıkabilirdin. hem daha iyi olurdu.
kanada da bir üniversiteyle ortak hocalık antlaşması olan biri vardı, seni de ekleyelim demişti de, o zamanlar zaten yalnızlık ve hiçlikle boğuşuyordum bir de gurbet el ve soğuk kültür yok ederdi beni, cesaret edemedim açıkcası.
belki de daha iyi olurdu. neyse artık hangi alandaysan onda bakarsın gerekirse gitmeye.
hayat ne gösterir bilemiyorum tabi ama işlerim gereği bir 5 sene içerisinde gitmem gerekecek gibi duruyor.
umarım iyi olur senin için. benim de 5 sene içinde gitme planım var. her şey yolunda giderse tabi.
nereye gidilirse gidilsin, o sandığımız huzur gelmeyecek onu içten içe biliyorum o yüzden pek heyecanlı değilim o işler için ama belki sende farklı olur.
huzur gelecek bir şey değil zaten :) onu bizim bulmamız gerekiyor. hee olur mu bilmem. benimkinin gelmesinin tek yolu var. onda da ben yokum zaten.
ahahaaa, umarım olur, kafaya koymak ve üzerine düşünmek yolun yarısı zaten, sende de bu var, kalanı oturur zamanla diye düşünüyorum.
sanmıyorum ama bakalım daha yazılımı bitiremedik üstelik temeli :D
yazılım hiç bitmiyor ya, hep eksik hissediyorsun, öyle ki işe girebilsen dahi, sanki tam olmamışsın ve seni işe alanları kandırmışsın hissi yaşıyorsun. yabancıların impostor syndrome dediği olay.
işe gireyim de sıkıntı değil o. sonuçta sürekli gelişen bir alan. şirket ne yapıyorsa onu öğrenmen bile iki sene en az kovmazlarsa ya da maaşta anlaşırsan tabi.