ruhu tıka basa gıdaya doyuran harikulade bir eser.
https://m.youtube.com/watch?v=v1vgAl9Xbks&pp=ygUUa8SxesSxbcSxeiBvbGFjYWt0xLE%3D
çalışma sistemi epey enteresan olan bir şirkette işe girmiştim. dileyen herkes, işleyişi sekteye uğratmadığı sürece telefonundan müzik açabilir, elbette ötekileri rahatsız etmemek kaydıyla paydos saatine dek istediği şarkıyı dinleyebilirdi.
babamız yaşındaki bir adam da neredeyse her gün kızımız olacaktı'yı açar, boğazına kadar hüzne boğulmuş halde sessiz sessiz bu parçaya kulak kabartırdı. o kuşaktaki birinin malum tercihine hem çok şaşırır hem de çektiği ziyafetten ziyadesiyle memnun olurdum.
öğle yemeğinde laf lafı açtı, söz döndü dolaştı ihtiyar delikanlının izel hayranlığına geldi yine. maaşını öptüğümün yerinde dedikodu yapmadan vakit de geçmek bilmiyordu.
-abi ne aşıklar ne aşklar yaşamış zamanında yahu. baksana gıyaseddin dayıya. lise bebesi sanki.
+yok be oğlum, o iş öyle değil.
-nasıl yani?
+herifin beş tane oğlu varmış. hep kız özlemiyle yanıp tutuşmuş. karısı da on yıl önce terk etmiş zavallıyı. mesele bundan ibaret.
-etme lan!
+vallahi, kendisi anlattı.
-olsun, her şeye rağmen görmüş geçirmiş bir insanın eski eşini hâlâ "küçüğüm" diye sevmesi çok romantik bence.
suratı patlamaya hazır sivilcelerle dolu iş arkadaşım yanıma biraz daha sokuldu. etrafı şöyle iyice kolaçan ettikten sonra devlet sırrı verir gibi usulca fısıldayıp:
+romantizmle de alakası yok dedi, yengenin boyu 1.45'miş.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?