ant içmiş gibi her olayda ne yapıp edip öyle veya böyle beni bir şekilde gücendiren ve sanırım bundan şeytani bir haz duyan dünyalığım.
kapı çaldı akşam. epey yaşlı komşumu kocaman bir tencere dolusu dumanı üstünde pişi ile eşiğin hemen arkasında bekler buldum. mis gibi kokuyordu pişiler. çok acıkmıştım. tesadüfün de bu kadarıydı. veya tevafukun. her ne karın ağrısıysa işte.
yine de ihtiyarın ulan ne görmemiş adam diye düşünmemesi için başta, yahu teyzecim bu ne zahmet, valla hiç gerek yoktu, hayatta kabul edemem gibisinden biraz nazlandım. kadın estağfurullah evladım der demez elindeki tencereyi pençelerimle kaparak direkt mutfağa yöneldim.
henüz yarı yolda adımı seslenen nur yüzlüye doğru dönüp efendim derken bile mutluluktan ağzım hâlâ kulaklarımdaydı.
-hepsini sana getirmedim dedi. daire başı üç pişi!
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?