Negatif diyalektik, geleneksel diyalektik yöntemin aksine, düşüncelerin belirli bir sonuca ulaşmak için birleşmesini ya da sentez oluşturmasını amaçlamaz. Klasik diyalektikte tez, bir antitezle karşılaşır ve bu çatışma, bir sentezle sonuçlanır. Ancak negatif diyalektik, bu sürecin hakikate ulaşmak için yeterli olmadığını savunur. Aksine, yanlışlar arasında yeni bir yanlışın üretilmesi mümkündür ve bu yeni yanlış, "hakikat" olarak kabul edilse bile mutlak bir doğruyu temsil etmez. Bu yaklaşım, düşünceye sabit ve değişmez bir son nokta koymaktan kaçınır; düşüncenin akışkan, dinamik ve sürekli sorgulanan bir süreç olduğunu vurgular.
Negatif diyalektiğe göre, bilim tarafından doğru kabul edilen ve yasalaştırılan olgular bile, özgür düşünce ile çatışabilir. Bu tür bir doğru anlayışı, düşüncenin sınırlanmasına ve farklı bakış açılarına ket vurulmasına neden olabilir. Oysaki negatif diyalektik, düşüncelerin sabitlenmesine değil, onların sürekli olarak eleştirilmesine ve yeniden değerlendirilmesine vurgu yapar. Düşüncenin nihai bir durak noktası olmamalı, aksine sürekli bir devinim ve çatışma içinde var olmalıdır.
Bu bağlamda negatif diyalektik, mutlak bir doğru veya hakikat fikrine karşı çıkar. Fikirler arasındaki çatışmanın bir sonu olmadığını savunur; bu yüzden de felsefede mutlak bir tekillikten söz edilemez. Herhangi bir düşüncenin "son doğru" olarak kabul edilmesi, diğer düşünceleri dışlayarak onları susturma eğilimi gösterebilir. Bu da eleştirel düşünceye ve özgür sorgulama pratiğine zarar verir. Negatif diyalektiğe göre bu tür bir son doğruya ulaşma arayışı, otoriter bir düşünce yapısına zemin hazırlar ve eleştiriyi bastırır.
"Doğru ile gerçeklik arasında bir örtüşme olduğu iddia edilse bile, bu örtüşmenin mutlak olarak kabul edilmesi, negatif diyalektik ve eleştirel yaklaşıma göre olumlu bir durum değildir. Tam tersine, bu tür bir mutlaklık inancı, otoriterliğe ve tek boyutlu bir kültürel yapıya yol açabilir." Bu bakış açısı, hakikatin daima eleştirilmesi ve sürekli olarak yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini savunan negatif diyalektiğin özünü yansıtır.
Negatif diyalektik, düşünceyi bir sonuca ulaşma aracı olarak görmek yerine, bitmeyen bir sorgulama süreci olarak ele alır. Bu yüzden sabit doğrular yerine, sürekli olarak eleştirilen, sorgulanan ve değişime açık bir düşünce yapısını önerir. Bu yaklaşım, farklı fikirlerin çatışmasını zenginleştirici bir unsur olarak kabul eder ve tek bir düşüncenin hakimiyet kurmasını engellemeyi hedefler. Böylelikle düşünce, sürekli devinen ve kendini yenileyen bir süreç olarak var olur.
negatif diyalektik
derrida'nın felsefesinde büyük rolü olduğunu düşündüğüm diyalektik yaklaşımıdır Her konuda İki karşıtın bir potada erimesi sonucu ortaya çıkan sonuç üzerinden gidildiğinde ve bu yöntemi tekrar tekrar yaptığımızda karşılaşacağımız sonuç, her şeyin birbirine geçmiş ve hiçbir sivri köşesi kalmadan yumuşatılmış, birbirine aşırı benzer çıktılar elde etmektir. Derrida açıkça bir negatif diyalektikten söz etmese de, her olaya yaklaşırken, yeniden değerlendirmenin önemini, tekrar tekrar üzerine düşünmenin ve farklı anlamları da gözeterek, zorlama bile olsa, farklı bir şey ortaya çıkarma girişiminden söz eder. Felsefesindeki tüm kavramların aşağı yukarı hizmet ettiği şey budur, karşı konulamazların sentezi, tek bir hakikat olarak kendini sunan ne varsa, onu okuma çeşitliliği katarak, içerisindeki sentezlediği diğer sivri uç fikirleri ortaya çıkartıp, adeta tersine mühendislikle, tez ve antitezine ayıklayıp, bunları da ayrı ayrı düşünerek, farklı hakikatler de olabileceğini gösterir. Hakikat kavramı derrida'da aslında vardır ama onun için hakikat, adalet demektir. Adalet de, bize sunulan ne varsa yapısökümle düşünerek, farklı yolları ortaya çıkarma çabasıdır. Yani aslında hakikatin kendisi, hakikatin olmayışına hizmet eder.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?