şans çok garip bir kavram, tek başına düşünüldüğünde hiçbir eylem gerektirmeyen ve bir şekilde yolunu bulan bir şey gibi karşımıza çıkıyor ancak bu böyle değil. Şans için bile bir çaba, bir şeylere fırsat doğurma, ortam oluşturma gerekir. (bkz: fortuna favet fortibus) "talih cesurdan yanadır"
matematiksel olarak bakıldığında çok daha garip bir durum, fizikalizm gibi indirgemeci bir evren anlayışıyla, esasında olan her şey önceden belirlenmiştir, bizim şans olarak görmemizin sebebi tamamen bilemeyişimizden kaynaklıdır. Bu bakış açısı iradeyi de ortadan kaldıran bir yanı olmasından dolayı pek tasvip edilmez. Çünkü her şey mekanik bir takım hareketlerden oluşuyorsa eğer, biz de dahil, tüm yapıp etmelerin değişmez bir neden sonuç ilişkisi içerisinde olduğunu kabul etmemiz, bunun sonucu olarak da hiçbir şeyi kendi isteğimizle yapmadığımız, her şey basit bir fizik olayından öteye geçmediği ve zorunluluk yani bir kader olarak her şeyi yaşadığımız söylenebilir. Böyle bir evren anlayışında da, şans olgusu, aslında bizim bilmediğimiz şeye taktığımız isim olmuş oluyor.
rastgelelik kavramı da çok problemlidir ve şans kavramının anlaşılması için ona da değinmek gerekir. Bizim rastgelelik anlayışımız, gerçekte olan rastgelelik durumundan çok farklıdır. Bunla ilgili anlatılan en popüler hikaye, apple'ın müzik çalarına yaptığı rastgele müzik oynat kodudur. Gerçeğe yakın şekilde, rastgeleliğe dayalı bir kod yazmışlar ancak müşteriler bu rastgele çalışma işinin rastgele olmadığına dair pek çok şikayette bulunuş. Bir müşteri art arda aynı şarkının 4 kere çaldığını söylemiş. Gerçek bir rastgelelikte, aynı şarkı değil dört, on kere bile çalabilir. Bunu, rastgele olarak yazılan kodun, eğer daha önce çaldıysa bir daha çalma komutu eklenmesiyle, rastgelelikten çıkartılarak çözülmüş.
Aynı şekilde bir kağıda daire çizilmiş ve içerisine rastgele noktalar bırakan bir yazılımla, kağıt işaretlenmiş ve ardından da insanlara, daire içerisine rastgele noktalar koyun denmiş. Yazılımın yaptığı daire içerisindeki nokta dağılımları, sanılan aksine homojen değil, bir yerlerde aşırı biriken ancak başka bir yerde hiç olmayan bir şekildeyken, insanların rastgele koymaya çalıştığı noktalar, dairenin içerisine neredeyse homojen dağılan bir şekilde oluşmuş.
Kumarcı safsatası da zaten bu rastgeleliği ve şansı çok yanlış anlamamızdan kaynaklanıyor. Üst üste 5 kere kaybeden birisi, bir sonraki kumar oynayışında kazanma şansının arttığını düşünüyor ancak şans oranı hala aynı, artan bir şey yok.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?