saw

edwird 2
efsane ötesi bir film serisidir kendileri. tüm seri birbiriyle o kadar iç içe geçmiştir ki bir filmini bile izlemeseniz o tüm olay örgüsü, filmin anlatmak istediği o uhrevi aşmış felsefe havada kalır. dizi gibi denmesinin sebebi bu. film modern toplumun düştüğü elim verici acınası durumu gözler önüne sererken aynı zamanda bu yozlaşmış toplumun nasıl ıslah edileceğine dair kadim kaynaklardan beslenen bir ıslah etme sistemi kurup bu cezalandırma sistemiyle insanların nasıl ıslah edilebileceğini ortaya koyuyor. bu bakımdan film yıllarca pompalandığı gibi kesinlikle "kesmeli-biçmeli boş film" havasıyla izlenmemeli, olayların iç yüzüne odaklanılarak işin özü keşfedilmeye çalışılmalı. unutmamalı ki bu film modern topluma karşı yapılan post modernist bir eleştiridir. dolayısıyla matrix serisinden pek bir farkı yoktur esasen.

peki film bu felsefeyi nasıl kuruyor? "oyun kurucu" ile.

şöyle ki oyun kurucumuz sapmaz değişmez doğrulukçu sistemin bir mimarı şeklinde vuku buluyor. bu oyun kurucunun temel maksadı sistemi kurmak ve donattığı araçlarla sistemi kalıcı kılarak toplumu istediği gibi ya da daha doğrusu olması gerektiği gibi yönetip raya sokmak. peki oyun kurucumuzun ya da sistemin gereksinim duyduğu aşamalar neler?:

1-oyun kurucunun ortaya çıkışı.
2-yaşama değer verme felsefesi.
3-yaşama değer vermeyenlerin teste tabii tutulması.
4-sınav sonucundaki elemeye göre sisteme dahil edileceklerin tespiti.
5-sisteme dahil edilenlerin sapmaya karşı tekrardan bir sınava tabii tutuluyor olmaları.
6-sapmanın giderilmesinde oyun kurucunun müdahalesi.
7-oyun kurucunun tekrarlanan teste tabi tutuluşları.
8-ıslah edilişin kamuya mal edilmesi ve cezalandırma süreçlerinin doğrudan halka afişe edilerek yaygınlaştırılması.
9-sapmanın giderilmesi ve oyun kurucunun stratejik zekasının hakimiyeti.
10-oyun kurucunun kurduğu döngünün sonsuz bir döngüye girerek yaşama değer verme felsefesinin yaygınlaşıp kalıcılaşması ve yaşama değer verme felsefesini kabul etmiş gibi görünen sapma etkenlerinin bertaraf edilerek sistemin sonsuza dek kalıcı şekilde işlemesinin sağlanması.

genel hatlarıyla felsefeyi özetlememiz gerekirse oyun kurucumuz modern toplumun dışladığı, kurban ettiği bir bireydir. bu birey modern toplumun oynadığı oyunlarla bireylerin sömürüldüğünü ve yozlaştırıldığını kendi deneyimleriyle keşfetmiş ve sistemin dışına itilmiştir. bu birey adeta bir mesih'tir, aydınlanmış kimliğiyle toplumu ıslah edilecek ve onları zincirlerinden özgür kılacak bir noktaya ulaştıracaktır. peki bunu nasıl yapacaktır? bireylere kendi özsel değerlerini hatırlatarak. bireylerin işlediği suçlar kendi benliklerini öylesine örtmüştür ki bireyler ancak tek bir şeyle arındırılabilecektir: kanla! kanla yıkanarak günahlarından özgür olacaklardır. diğer modern toplumun dayattığı sözde "terapi" metotları geçersizliğini yitirmiştir. "hapishane" kavramının gereksizliği ortaya çıkmış, bu tarz metotların bireyleri iyileştirmek yerine daha da kötüleştirdiği ve totalde topluma zararlı oldukları görülmüştür. oyun kurucu harekete geçer, bireylere en önemli şeylerini hatırlatacak, felsefesini benimsetecektir: hayata değer verme. katiller, hırsızlar, serseriler ve hatta modern toplumun muhafızları dahi teste tabi tutulacak onlarla oyunlar oynanacaktır. hatta modern toplumun bekçilerinin sınanması, polislerin/hakimlerin/savcıların teste tabi tutulması daha iyi bile olacaktır. çünkü onlar sistemin bozukluğunun asıl sebebidir. sınanma boyunca bireylere yaşamlarının büyüklüğü hatırlatılır. daha sonra diğer aşamaya geçilir, teste tabi tutulanların sisteme dahil edilmesi. hayatına değer vermeyenler hak etmeyenler elenecek geriye yaşama tutunabilenler kalacaktır. ama onların sınavları bitmemiş, aksine daha yeni başlamıştır. oyun kurucu duygudan yoksun bir biçimde, kendisini hatta ailesini dahi oyuna tabi tutarken profesyonel bir biçimde hareket eder. oyun kurucunun havarileri ise, duygularından soyutlanabilecekler midir? bu sınanır. sistemin sorunsuz bir şekilde çalışıp devam edebilmesi için havarilerin hatta oyun kurucunun bile sınanması elzemdir. bir havari kendi çıkarına hareket etmeye başladığında, kurtuluşu olmayan tuzaklar kurduğunda bile oyun kurucu ölmüş olsa bile sistem öyle sağlam temellere kurulmuştur ki bu sapma ortadan kaldırılır. havari havariye kırdılır, hepsi birbirinin gözcüsü konumundadır, oyun kurucunun verdiği izin ölçüsünce. oyun kurucu, ya da sistemin zorlamasıyla ortaya çıkan mesih bunu gerektirmiştir. son büyük aşama ise cezalandırmanın halka açılmış olmasıdır. karşımıza açık alanda bir tablo çıkar, bir kadın iki erkek, kadın erkekleri sömürmüş ve onların duygularını istismar etmiştir. bu kadim gelenekte zina olarak kabul edilir ve cezası ölüm olmaktadır. oyun kurucu/sistem, bunu hayatta kalma savaşımı olarak ıslah etme yöntemleriyle birleştirir ve kuralları ortaya koyar: ya kadın ve bir erkek hayatta kalacak, ya da iki erkek de kurtulup kadın ölecek. mekanizma planlandığı gibi çalışır ve kadın cezalandırılır, üstelik toplumun gözleri önünde. bu ilahi kitaplardan alınan bir cezalandırma yöntemidir, maksat toplumu cezalandırmalardan ibret alacak bir konuma sokup ıslah etmektir. son olarak bahsedebileceğimiz sahtekarlar bu oyundan bu sınanmadan kurtulmuş gibi yapan işin kaymağını yiyen kimselerdir. bu da bir sapmadır ve oyun kurucu o sapma yaşanmış gibi o bireyi oyunun içine alarak seçenekleri ortaya koyar: ya ıslah ol ya da öl! sonrası ıslah edilip cezalandırılan eşitlikçi adaletli mükemmel bir toplumdur.

atladığım çok nokta olmuş olabilir o kadar derin bir felsefe ki yazarken konunun genişliğini fark ettim ve kısa kesmek zorunda kaldım. benim yazdıklarım ışığında seriyi izlerseniz demek istediklerimi daha iyi anlayacaksınızdır. demem o ki çürümüş yoz "modern" toplumumuz bu gibi felsefelere muhtaç, birebir aynısı olmasa da, anlayana.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol