dilozof'un assos'ta yaptığı söyleşiyi dinlerken konuştuğu ve üzerine parmak bastığı konudur. kendisinin videosunu izlersiniz ama ben bir biyolog olarak bu konudaki düşüncelerimi mesleğimle bağdaştırmak istiyorum.
öncelikle insan ve makine ayrımını çok erken yapmaya başlamamız ve bunun da aslında aynı olmadığını savunanlar gibi aynı olduğunu da savunanları görebildiğimiz bir çağdayız. bu çağda makineleşme o kadar hızlı ki bizim algılama kapasitemizi düşürmekle birlikte bilgiye inanılmaz hızla ulaşabilmemizi sağlıyor.
peki insan ve makine arasındaki farkları ya da benzerlikleri tartışırsak neler çıkabilir?
öncelikle her şeyi başa saralım. insan organik bir yapıdır. bu organik yapıdaki her hücre birer canlı olmakla beraber her birinin gerek tek başına gerekse toplu halde bir işleyişi vardır. bu işleyişte bizim şu anki organizma olmamızı sağlayan bir işbirliğidir.
insan karbon bazlı bir canlıyken makine silikon, metal ya da daha farklı kaplamalardan oluşan bir üründür. bu üründe de canlılıktan bahsetmek ne kadar mümkündür?
işte bu noktada insan makine arasındaki fark bence canlılık ve canlı olma durumundan ortaya çıkan bir durum. canlılık ve canlı olma durumuna bakarak yapay zekanın bir canlı olmadığını söylemek ne kadar doğru?
canlı nedir? nefes alan, beslenen, uyuyan, üreyen bir organizma mıdır? o zaman virüsleri, prionları ve viroidleri ne yapacağız?
bana kalırsa burada asıl mesele canlılık ve canlı olma durumundan ortaya çıkan bir mesele temelde. yapay zekanın bir organizma değil makineler bütünü olduğunu hepimiz biliyoruz. henüz insanlaşma aşamasında bebek de olsalar yavaşça 50 yıl sonra belki bu gerçekleşebilecek mi? son yüzyılı düşünürsek mümkün bence. ancak o zaman bir organizma diyebilecek miyiz?
bir nokta daha söyleyeyim. yapay zeka henüz sadece verilen komutları yerine getirirken bir insan bunu yapmayıp aldığını dönüştürebilen bir organizmadır. bir şey söylendiğinde hepimiz bunu akıl süzgecimizden geçirerek gerçekleştiriyor veya itiraz ediyoruz.
yapay zekanın henüz insan ilişkileri bağlamında zayıf olduğunu ve insan psikolojisini ilgilendiren durumlarda şu an için yeri olmadığını söyleyebilirim. gelecekte bu konuda yeri olabilir mi bilmiyorum. baktığımızda yapay zeka sanat da üretebiliyor, hikaye de yaratabiliyor. bütün bunları ona verilen komutlarla yaparken kendi kendine hayal üretebiliyor mu? bağımsız şekilde bir şey üretebiliyor mu?
şu an için bunu yapamadığını düşünüyorum. yapabilir mi emin değilim ama yaparsa artık makineleşme çağının sone erdiğini ve insanların yeni bir forma kavuştuklarını söylemek mümkün olacak. cyborg değil insan olarak adlandırabileceğimiz bir forma.
yine de şunu eklemek istiyorum. bir canlının canlı olduğuna karar veren şey nedir? neden yapay zekayı biz ürettik diye onu canlı sınıfına koyamıyoruz. çocuk yapmakla yapay zeka arasında bir fark yok gibi gözükse de bu problemi yapay zeka ve insan etkileşiminde canlılık problemiyle çözebileceğimizi düşünüyorum.
sizin fikirleriniz ne bu konuda?
yapay zeka ve insan farkı
yapay zekayla içli dışlı biri olarak, onun istatistik datalarını iyi bir şekilde yönlendirmekten başka bir şey yapmadığını söyleyebilirim. Günümüz data çağı olduğu için, hiç olmadığından daha fazla yapay zekalar işe yarıyor ancak ne olursa olsun, temelde yapay zeka denilen şey, anlık olarak eldeki dataların, olabilecek en istatistiki anlamda istenilen sonuçları veren bir yapıdan öte bir şey değil. Bu nedenle yeni bir şey, olmayanı, olanlar içinden çıkartıp yapması beklendiğinde aşırı derecede saçmalıyor, temelinde matrislerle kurulu, matematiksel yönlendirmelerden öte bir şey değil. Tüm bunlara rağmen, insan günlük hayatında konuşmaları, yaptıkları rutin ve oldukça tahmin edilebilir şeyler olmasından dolayı, yapay zeka kullanılarak bu tarz eylemler hedef alındığında, gayet işe yarar şeyler ortaya çıkabiliyor.
dil felsefesinde, insan gibi düşünebilen, turing testini geçecek düzeyde dil konuşabilen bir makine olabilir mi tartışmasında, olsa dahi, insana has olan o zihin kavramının, onda asla olmayacağını anlatan searle'ün çin odası argümanı var. Bu aslında bir düşünce deneyi. hatırladığım kadarıyla deney şu şekilde, bir oda düşünün, odanın içerisine bir pencere aracılığıyla çince istediğiniz bir soruyu atıyorsunuz, ardından aynı pencereden size çince anlamlı bir yanıt geliyor. Odanın içerisinde çalışan birisi var, ona atılan soruların şekillerini, kendi arkasında duran ve çok karmaşık olmasına rağmen, onu kullanmayı bildiği bir rehbere bakarak, oradaki yanıtı aynen geçirip, tekrar pencereden dışarıya atıyor. Şimdi burada bunu yapan kişi, bilinçsiz. Tek yaptığı çok detaylıca hazırlanmış bir rehberi izlemek. Anlam, algılama, idrak etme yok. Dışarıda çince bilen birisi, onun çok doğru yanıtlar verdiğini düşünebilir ama sezgilerimiz, bu düşünce deneyinde bize, aslında öyle olmadığını gösteriyor.
uzun lafın kısası, yapay zeka hiçbir zaman bunun ötesine geçemeyecek.
dil felsefesinde, insan gibi düşünebilen, turing testini geçecek düzeyde dil konuşabilen bir makine olabilir mi tartışmasında, olsa dahi, insana has olan o zihin kavramının, onda asla olmayacağını anlatan searle'ün çin odası argümanı var. Bu aslında bir düşünce deneyi. hatırladığım kadarıyla deney şu şekilde, bir oda düşünün, odanın içerisine bir pencere aracılığıyla çince istediğiniz bir soruyu atıyorsunuz, ardından aynı pencereden size çince anlamlı bir yanıt geliyor. Odanın içerisinde çalışan birisi var, ona atılan soruların şekillerini, kendi arkasında duran ve çok karmaşık olmasına rağmen, onu kullanmayı bildiği bir rehbere bakarak, oradaki yanıtı aynen geçirip, tekrar pencereden dışarıya atıyor. Şimdi burada bunu yapan kişi, bilinçsiz. Tek yaptığı çok detaylıca hazırlanmış bir rehberi izlemek. Anlam, algılama, idrak etme yok. Dışarıda çince bilen birisi, onun çok doğru yanıtlar verdiğini düşünebilir ama sezgilerimiz, bu düşünce deneyinde bize, aslında öyle olmadığını gösteriyor.
uzun lafın kısası, yapay zeka hiçbir zaman bunun ötesine geçemeyecek.
bununla ilgili güzel bir tartışma çıkar ama aynı fikirdeyiz ne yazık ki :(
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?