hoş bir jest olmuş. fakat şunu bile adamakıllı kullanmıyoruz. bir şeyleri eksik yapmak galiba mayamızda var bizim. silerken diyalog kurduğunuz muhatap kişisini de bilgilendirin bari. size verdiği cevaplar çük gibi ortada kalmasın.
hocam bilgilendirme için kaç kere girdim başlığa bilemezsiniz. her seferinde bir şey oldu yazamadım. daha sonra yazarım diye erteleye erteleye bu başlığın açılmasıyla bu erteleme işini uzatmış olduğumu şimdi gördüm. yorum yazdığım başlıkta ne kastettiğinizi sonradan kafama dank etti, yorumumun manasız olduğunu görünce sildim. bilgilendirme aşamasında hatalıyım.
filme verilen kıymet 8'in üzerinde bile olsa, onlarca bilirkişinin yorum kutucuklarına karaladığı zaman kaybı gibi üst düzey değerlendirmeler sebebiyle sinir harbine dönüşen, bir yerden sonra insanı çile girdaplarına gark eden hüzünlü hikaye.
tırt tecrübelerini gerçekte zerre kadar sevmeyip hiçbir zaman onaylamadıkları gençlerin psikolojileri üzerinde test etmeyi kendilerine hak gören, durup dururken uyduruk ve faydasız nasihatler savurmaya ve hindi gibi kabarıp gönlünce şişinmek üzere ortam yaratmaya hazır olan, çoğunlukla eski kafalı ve yeniliğe kapalı, suratsız, hadsiz uzak/yakın akraba kişileri.
gizli saklı nazarlarla süzülen, bakmaya doyulamayıp sevmeye kıyılamayan, sadece toz pembe hayallerde bir araya gelinen platonik sevdiceğin bilinmedik bir nedenden ötürü sarsıla sarsıla ağladığına şahit olup belki de en ihtiyaç duyduğu anda ona verilemeyecek olan tesellilerin ve gösterilemeyecek şefkatin ağırlığı altında ezilme, buna yol açan meçhul kişiden ya da olaydan ölesiye kin kapma gerilimi, karabasan.
eski sevdiceğim benden ayrıldıktan hemen sonra siyahi bir erkek arkadaşı edinmişti. sorun kesinlikle ten rengi değildi. Sadece başka birinin kollarına bu kadar çabuk atılmasını Hazmedememiştim. Doğal olarak kısa bir sürede kendisine ulaşıp sitemlerimi ilettim.
-onda olup da bende olmayan şey nedir söylesene!! +hmm bööle uzuun upuzun... -taam la taam.
bizim evde hayaletlerin dolaştığına eminim. az önce tv izlerken kanal kendiliğinden değişti. ışıklar da birkaç kez yanıp söndü. ve saçma bir kapı gıcırtısı duyuyorum. o ne lan, koltuk sallanıyor galiba.
konfor alanının baş köşesine yerleştirdiği kırık dökük sandalyesine çökerek çok zor bir matematik problemi Çözüyormuş gibi dakikalarca elindeki düzenekle oynayan, dudakları sinsi bir gülümsemeyle aralanmış, makro düşler peşinde koşan mikro düzenbaz.
saçlarına yerleşmiş aklar ve yüzünün belli bölümlerinde yer yer hüküm sürmeye başlamış çizgilerle göze genç haline nispeten daha bakılası ve çekici görünen, orta yaş sendromuna yabancı, avantajlı er kişisi.
sözü ve müziği nazan öncel'e ait, nazım hikmet'in "seni düşünmek, dünyanın en güzel sesinden en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey." dizelerinde geçen dünyanın o en güzel sesi ile söylenmiş, dünyanın en güzel şarkısı.
delikanlılık yıllarındaki genç aziz nesin'in özellikle askeri lisede başından geçen trajikomik olayları kendine has tatlı sert bir üslupla anlattığı böyle gelmiş böyle gitmez'in ikinci kitabı.