karadeniz topraklarında çok olduğu söylenen hatta dönem dönem karşıma da çıkmış olan ama bir türlü göremediğim hayvandır. arkadaş bunlar mı iyi kamufle oluyor yoksa ben mi körüm? bunun cevabını bilmiyorum. bizim köyde dere üzerindeki taşlardayken kuzenimin dediğine göre geçmiş yanımızdan. ben bakmama rağmen görmedim ama. neyse bilgi kısmına gelelim.
öncelikle yılanlar türkiyedekiler için konuşuyorum zehirsizdir. engerek türü hariç ülkemizdeki yılanlardan korkmanıza gerek yoktur. genel anlamda fare populasyonunu dengede tutan hayvandır. kaya altları, dereler, ağaçlar, ormanlar ve dağlık alanlar gibi yerlerde bulunabilirler.
bir yılan tarafından sokulursanız eğer hareket etmeyin ve yaranın olduğu bölgeye sakın kesik atayım, emeyim geçsin demeyin. emme aletiniz olmadığı sürece denemeyin bile. bu bilgi hakkında emin değilim bilen varsa düzeltsin ama yılan sokulduğundan eğer yılan otu bitkisi yenirse zehrin etkisini yok ediyor. genelde hayvanlar yılan tarafından sokulursa bu bitkiyi arıyorlarmış. bu kısmı araştırın yine de.
herhangi bir noktada karşınıza çıkma durumunda o da korkuyor sizden unutmayın. ayrıca naftalin, idrar gibi keskin kokulardan nefret ederler. dilleriyle koku alırlar. genelde zehirsiz yılanlar avlanmamak ya da kendini diğer yırtıcılara karşı korumak için biyomimikri sanatını kullanarak zehirli yılanlara benzemeye çalışırlar. ayrıca yenebilecek bir hayvandır. hayat kurtaran bilgiler başlığında açıklamıştım bunu.
bir de dünyada her yılan ısırmaz. boğan yılanlar da vardır. ayrıca boğucu yılanlar çenelerini çıkarabildikleri için o kadar büyük hayvanları yutabiliyorlar. en büyük yılan anakondadır.
renkleri, vücut desenleri ve kafa yapısından zehirli olup olmadığını anlayabilirsiniz.