Amelie'nin yeri bende ayrıdır. 2000'lerin başları yani VCD zamanlarımızın filmi. Hiç izlemediysem 3-4 kere izlemişimdir ki tekrarlı izleme pek tarzım değildir. Paris'in kenar mahallesindeki sıradan insanların sıradan yaşamlarını anlatan filmdeki yan karakterler de oldukça renkliydi. Sadece müziği için bile izlenir. Akordeon ağırlıklı melodileri Paris havasını tam yansıtmıştı. Bak şimdi yazdıkça tekrar izleyesim geldi, ama VCD'sini atalı, hatta player'ı elden çıkaralı yıllar oluyor. Neyse, bulurum herhalde YouTube'dan falan.
Amelie'den bir 10 sene kadar önce seyrettiğim "Dönersen Islık Çal" da benzer etkiyi yaratmıştı bende. Yine küçük insanlar, küçük dünyalar, dışlanmışlıklar (travesti, cüce), yoksulluk, umutsuzluk... Şimdi düşündüm de Amelie'den bile önce gelir benim için "Dönersen Islık Çal".
amelie
kesinlikle ölmeden önce izlenmesi gereken filmlerden biridir.
amelie'nin aslında fransa'dan bilgi toplamak için gönderilmiş olan bir kgb ajanı olduğunu biliyor muydunuz ?
edit: özel olarak yetiştirilmiş.
edit: özel olarak yetiştirilmiş.
Audrey Tautou'nun başrolünde olduğu ve garsonluk yaparak küçük mutlulukları kovalayan amelie karakterine hayat verdiği 2001 yapımı filmdir. Filme dair söyleyebileceğim çok fazla bir ayrıntı yok, ben dinlemeyi en sevdiğim enstrüman olan piyanonun sesiyle duyduğum film müziklerini seviyorum.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?