"Ana karakter sendromu" tıbbi bir teşhis değil, ancak son birkaç yıldır çevrimiçi ve sosyal medyada hızla merak uyandıran bir terim. Ana karakter sendromu, kendinizi hayatınızın hikayesinin ana karakteri olarak gördüğünüz bir dizi davranışla tanımlanır. Siz başkahramansınız ve diğer herkes genellikle bir yardımcı veya kötü adamdır. Kendinizi genellikle odadaki en önemli kişi olarak görürsünüz ve hikayenizin anlatısına göre hareket edersiniz - onu nasıl tanımlarsanız tanımlayın.
Dr. Albers, (susan albers) "Bu davranış kümesi için belki de 'ana karakter enerjisi' daha uygun bir terimdir ve bu tür bir enerjiyle, sanki sürekli üzerinizde bir kamera varmış gibi dünyaya görünürsünüz" diye açıklıyor.
"Bu bakış açısına sahip olmak - yani hikayenin merkezinde olmak - doğal olarak kendinizi başkalarına sunma şeklinizi ve kamusal alanda nasıl davrandığınızı değiştirir."
Ana karakter enerjisini benimsediğinizde, hikayenizi ve diğer insanların hayatlarındaki yerinizi geliştirmek için kişiliğinizin belirli yönlerini vurgulama veya güçlendirme eğiliminde olursunuz. Örneğin, komik olmaya değer veriyorsanız, sınıf soytarısı rolünü oynamak veya o ekstra kahkahaları çıkarmak ve sevilirliğinizi artırmak için grup ortamlarında mizahınızı artırabilirsiniz.
Dr. Albers, "Kendinize bir hikaye anlatıcısı merceğinden bakıyorsunuz, sanki bir filmde veya TV şovundaymışsınız gibi ve spot ışıkları her zaman üzerinizde oluyor" diyor.
Başka bir bağlamda bakıldığında, biri size gelip yaşadığı sorunları anlattığında, kendi sorunlarınızı romantikleştirebilir veya başkalarının sorunlarını kendinizle ilgili hale getirerek onların duygularını tamamen göz ardı edebilirsiniz.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?