incel

Yazar cizer
Son zamanda sayıları bir hayli artan erkek topluluğudur. İnceller istemsiz bekarlar anlamına gelir. Yani saplıktan kadın düşmanı olan kitle incel kitlesidir.
edwird 2
Modern(!) dönemin getirdiklerinden. Cinsiyet dengeleri şaştı. Erkek-kadın arasındaki ayrım esnekleşti. İbnemsilik her yerde.

Kadına ulaşamayan ezik kesime de incel denir. Bunlar nonoş değildir ama kadına ulaşamadıkları için kadına düşmanlık ederler.
3
Yazar cizer Yazar cizer
Kadınlar maskülenleşti erkekler feminenleşti son yıllarda sende fark ettinmi edwirdim???
edwird 2 edwird 2
Evet tamamen insanların soysuzlaşması için böyle bir proje yürütüyor yahudiler. Hitler bunu çok önceden söylemişti.
ragazzo solo ragazza sola ragazzo solo ragazza sola
İbnemsilik her mi yerde? Ahahahah
ragazzo solo ragazza sola
Kendi psikolojik sorunlarını ve yetersizliklerini çözmeye çalışmak yerine internette ağlanan ve saçma sapan mizojinist yaklaşımlarını sıçan sünepe erkek topluluğu idi. Birbirlerini gazlaya gazlaya şimdilerde sadist, manyak ve katil olmaya başladılar galiba.

Buradan tüm incellere seslenmek istiyorum:
Bak canım kardeşim, ben rahatlıkla "kezban" diye yaftalanabilecek, ortalama güzellikte bir türk kadınıyım. 10 senedir sevgilim yok. Ve 100 tane kukum olsa birini bile sana vermem.

Bunun sebepleri de hiç senin sandığın gibi değil. Hayatımda hiç zengin erkek arkadaşım olmadı. Her yere metro ve otobüsle gittik. Araba, para hikaye. Hayatımda hiç kaslı ve baklavalı ve adonisli sevgilim de olmadı. Yani o da hikaye. Hayatımda hiç "çok yakışıklı, aman allahım, herkes ona hayran" bir sevgilim de olmadı, hatta genelde bu oğlanlar çirkin de bulunurdu. Ama yine de ortalama bir türk kızı ile ilişki yaşamayı başarabiliyorlardı. Bir düşün bakalım acaba niye?

Sen öz bakımdan bihaber, götünden çıkardığı parmağını 3 saniye sonra burnuna sokabilen bir embesilsen ve hayattaki en aktif eylemin bilgisayar oyunu oynarken işaret ve orta parmaklarını kıpraştırmak ve sağ elinle mouseu sağa sola sürüklemekse bir kadın seni tam olarak ne yapsın? Bütün bunlara ek olarak iki kelimeyi bir araya getiremiyorsun. Bir de üstüne "insel" diye bir şey öğrenip, kendine 15 yaşında ergenler gibi onun üzerinden kimlik devşirip bunu da yüzümüze sıvama peşine düşüyorsun. Tabii ki de bilgisayar başında 31 çekeceksin, buna eşeysel seçilim denir arkadaşım. Sen sanıyosun ki mağara zamanında saçından tuttuğunu s.kebiliyodun, şimdi niye öyle değil diye ağlanıyosun. Ama yok doğada bile yoktur bu. Çiftleşmek isteyen erkek dişiyi etkiler. Nokta. Şu anlattığım profilin nesi etkileyici peki?

Yahu hadi paran pulun yoktu terapiste gidemedin. Kitap da mı okuyamadın be çapsız sığır? Hangi mağarada yaşıyorsun? Pdf de mi indiremedin? Sik sik orda burda "cum bucket" esprileri yapacağına iki gıdım psikoloji iki gıdım felsefe okusaydın bu halde olmazdın belki?

Ya bu arada ben burda yaşça büyük incellere kin kusuyorum. Yemin ederim lise çağlarında bunlara inanan oğlanlara çok üzülüyorum ya.

Yavru incellere de şunu söylemek isterim, dünyada her şeyin alıcısı vardır çocuklar. Yemin ediyorum bok satmaya kalksanız onu bile satacak birilerini bulursunuz. Ama şu profilin bir alıcısı olamaz...

2 saniye düşünün, bu anlattıklarımı bir kadına uyarlayın ve kendinize sorun: böyle bir kadınla birlikte olmak ister miydim? İstemezsiniz. Zaten sizin derdiniz de hiçbir kadınla birlikte olamamak değil, beğendiğiniz kadınlarla birlikte olamamak. Yoksa ne yazık ki fiziksel veya psikolojik anlamda çok çaresiz, çok yıkık ve ilgiye, sevgiye hasret kadınlar da var. Ama şansınızı onlarla denemezsiniz. Çünkü sizin bile standartlarınız vardır. Dolayısıyla kadınlara standartları var diye düşmanlık beslerken, insanoğlunda sık görülen bir ikiyüzlülük ile kendinizi hemen ayırıverirsiniz. Çünkü sizin her şeye hakkınız var çünkü çükünüz var, öyle mi?

Yol yakınken bu sevdadan dönün ve kendinizi geliştirmenin yollarını arayın. Ablanızdan size taktik, iyi bir müzik zevki bile kız tavlamak için yeterlidir. Çapsız dallama abilerinizin kendi yetersizliklerine, sığlıklarına ve salaklıklarına uydurmaya çalıştıkları gerçekliği olmayan abidik gubidik kılıfa da destek ve malzeme olmayın.

Teşekkürler.

2
marla marla
Konuya dair okuduğum en iyi yazılardan biri. Ergenlik çağından itibaren ders olarak anlatılmalı :d
ragazzo solo ragazza sola ragazzo solo ragazza sola
Vallahi çok öfkeliydim 2-3 gündür. Başlığı görünce buralarda patladım. Herhalde bir incel görsem ben de kendime hakim olamayıp sivri bir topuklu ayakkabının topuğu ile vurmak suretiyle pekmezini akıtacağım. Bende artık sabır, takat, güç kalmadı toksik ruh hastasının hiçbir cins ve türüne... :d
alaskan crab
İnternette gezinmem hasebiyle bunlardan bazılarına denk gelip tartışmışlığım var. Tartışma dediysem, öyle değil böyle! tarzı bir kavga değil. Gerçekten anlamak istedim. Ortak noktaları, arabesk kültürü, ilkel darwinizm, çabalamamak için verilen aşırı gayret. Arabesk kültüründen kastım, acıların çocuğu modları var ve bundan keyif alıyorlar. İlkel darwinizmden kasıt ise, bilimselliğin günümüzde anında ikna etme durumunu kullanmak için, işlerine gelen kısımları alıp, kendi fikirlerine yediriyorlar. Genetik olarak kötü durumdayız, hiç şansımız yok vs vs. Çabalamamak ise, Occam'ın usturası gibi bir yöntem. Eğer bir durum karşısında yapılabilecek iki şey varsa ve ilki çaba gerektiriyorsa, çaba gerektirmeyeni seç. O seçtikleri de zaten genelde, kendilerine acıma, güya hakikati anlayıp kabullenme ve sızlanma.

Tabi bunlar da kendi içlerinde farklı yerlerdeler, kimisi aşırı öfke duyup, birbirlerini gazlayarak zarar veriyor, kimisi dertli takılıp, hayatı çözmüş olmanın mahmurluğuyla, film, dizi, oyun gibi şeylerle hızlı bir şekilde ölümün gelmesini bekliyor.

Öyle kötü bir yerlerdeler ki, bunları görünce, redpillci olsalarmış keşke diyorsunuz.
5
ragazzo solo ragazza sola ragazzo solo ragazza sola
Hayatta beni en çok çıldırtan şeyler:
1- evrim bilimini kafana göre sosyal yaşama uyarlamak ama bunu yaparken işine gelen kısmını işine geldiği gibi almak. Çarpıtmak.
2- umumi tuvaletlerin kirli bırakılması
3- kişisel sınırların ihlali.

Tam olarak bu sıralama ile. Fark ettiyseniz hepsi eşit düzeyde bir zeka yoksunluğu gerektiriyor... Ben bir biyoloğum. Sadece 1 dönem evrim dersi aldık. Onun dışında tüm ders programımız canlılığın evrimsel gelişimi ile ilişkilendirilerek oluşturulmuştu ayrıca her dersimiz evrimle ilintili idi. Dolayısıyla rahatça şunu söyleyebilirim ki "genetik bu değil." Ayrıca modern dünyada kimse genetiğin kendisine biçtiği role bağlı yaşamıyor. Gargamel burnu olan burun yaptırıyor, şekeri olan İnsülin alıyor, sivilcesi olan akne tedavisi görüyor. Bu çağ böyle bir çağ.

Darwinizm de ilk ortaya atıldığı anda bile bu kadar ilkel değildi gerçekten. Bi gidip türlerin kökenini, baegal gezilerini okusunlar sonra insan evrimine dalsınlar bi baksınlar bakalım kin kustukları kadınların ilkel çağdaki rolü neymiş? Mağara mı süpürüyolarmış, nöbet tutup ava yemiş toplamaya falan mı gidiyorlarmış?

Herkes bi tutturdu doğada erkek güçlü erkeğin dediği oluyodu diye. Ben de buna denk geliyorum. Hangi doğa bu alooo? Doğada kimin dediği olur ben söyleyeyim, gelecek nesle kim daha çok yatırım yapıyosa onun dediği olur. Sadece erkekten daha büyük bir protein kütlesini bu işe yatırdığı için bile dişi bu noktada avantajlıdır. Kaldı ki spermden daha büyük yumurta üretmekle de kalmaz yavruyu (memeliler özellikle) içinde bir miktar büyütür, doğurduktan sonra da bakım verir. Seçici taraf da bu yüzden dişidir. bu yüzden de kıymetlidir erkek için. Öyle maymun maymun oynarlar ortada veya birbirleri ile kapışırlar. Utanmasalar hayvanlar için de uğraşacaklar erkekler seçsin diye.

Ataerki şaha kalkmışken, millet sapır sapır töre cinayetlerine kurban gidiyorken hiç sesi çıkmıyodu bu ılıkgötlerin. Ne zaman ki bu ülkede de dünyada da kadınlar da zıvanadan çıktı, bu çapsızlar kendi yetersizlikleri ile yüzleşti de kudurdular böyle. Hiç utanmadan ağlıyor bi de, ben yeterince cazip bi erkek olamıyorum, gidip kadınları öldüreyim, eziyet edeyim falan diye. Hey yavrum hey, narsisizmin de adabı vardır. Sen tüm narsisizmini çüküne bağlarsan onun üzerine kurarsan, çüküne de paye verilmediğini görünce böyle yıkılırsın işte.

Millete feminazi feminazi diye karşı çıktılar, patriyarka diyen kadına ağız burun eğdiler. Bu çük narsisizmini bir güzel yaratıp beslediler. Şimdi ceremesini yine "güçsüz" olan kadın çekiyor.

Nası bi güçsüzlükse onu da anlamadım. Tarihte her türlü fiziksel ve psikolojik şiddeti kadın çeker sapıtıp böyle işler yapmaz onu dönüştürür mönüştürür yine yararlı bi şeye, o acıyı da yani. Bunlar çükümüz değer kaybetti diye kimlik krizleri geçirip dünyayı yerinden oynatır. Zaten bir savaş da olsun ki çük krizi yüzünden çıkmasın, kendi yarattıkları savaşa gitmenin dramasını yaparlar, birkaç ay askerlik yapmanın dramasını yaparlar, iş bulsalar çalışmanın, bulamasalar çalışmamanın dramasını yaparlar. Kadınla birlikte olsalar birlikte oldukları kadını aşağılar, değersizleştirir, yalnız olsalar yalnızız beğenilmiyoz diye ona buna dert olurlar. Hayatımda bu kadar mental anlamda zayıf bir canlı daha görmedim ya. Sonra 5 tane daha fazla kas lifi var diye kadına güçsüz falan derler bi de.

Ay gerçekten bitmiyor erkek sinirim.
Teşekkür ediyorum 1 part da burada kustum.
ragazzo solo ragazza sola ragazzo solo ragazza sola
Not: yazamamışım okurken gördüm. Beagle Gezileri. Can yayınları şöyle çevirmiş:
https://www.canyayinlari.com/beagle-in-yolculugu-9789750764219?gad_source=1&gclid=Cj0KCQjw05i4BhDiARIsAB_2wfBUry7QklULpP3S7H77Y_AoC0DeshaXitvpAl8flJGYoKJD_HnucyUaAuBHEALw_wcB
Meraklısına bırakmış olayım.
alaskan crab alaskan crab
Ahahaa gayet haklı bir yazı olmuş. Ne yalan söyleyeyim bazen ben de, insan temelli bir çıkarım yaparken, biyoloji gibi temel söylemlere başvuruyorum. Bir biyolog olmasam da, Evrim felsefesi, Evrimsel psikoloji ve biyoloji felsefesi dersleri aldım. Nietzsche'den tutun da, carnap'a kadar, kimi konuşsak öyle ya da böyle konu evrime geliyor. Nasıl gelmesin, İnsan merkezci bir sistemden, evrim tokatı sayesinde, hem dini yapılar, hem de bilimsel paradigmalar çöktü, hala daha onun sancılarını hissediyoruz. Bir biyolog olarak, evrimden dem vurduğumda belki sinir yapıyor olabilir ama tam da benim yapmam gereken şey bu. Laboratuvarda, onu ona ekleyip, sonucunun ne olduğunun bir kağıda yazılması süreci deneysel ve bilime ait bir durumken, onun sonuçlarının neliği, hangi bilimsel paradigmayla bu sonuçların ele alındığı, çıkan sonuçlarının, önceki bildiklerimizle ne kadar çeliştiği gibi sorular ve bunlar üzerine yorulan kafa, felsefecilerin işi. Yani bir felsefeci, bir biyologdan çok daha fazla evrim konuşması gerekiyor. Demeye çalıştığın şeyi anladım aslında, benle ilgili de bir durum değil büyük ihtimalle ama yine de yazmak istedim, çünkü buna benzer bir tartışmayı, teorik fizikçi biriyle yapmıştım. Çift yarık deneyinden falan söz edip, evrenin temelinin neliği üzerine felsefi bir yazımı görüp, fizik eğitimi alıp almadığımı sormuştu. Düşünce deneyi yapmak ve herhangi bir bilim dalının bize sunduğu bilgiyi alıp, onun üzerinden çıkarım yapmak için, o alanı tamamen okumak gerekmiyor. Kaldı ki, fizik eğitimi alarak, benim yaptığım tarzda konuyu ele alması çok zor, yanında felsefe eğitimi de alması lazım. Eskiden bu iş daha kolaymış, bölümler, disiplinlere ayrılıp derinleşmediği zamanlar, insanlar hep fizikçi hep biyolog hem de felsefeci olabiliyormuş. Günümüzde bu ayrım çok derinleştiği için imkansıza yakın.

Ben büyük bir ihtimalle, alakası olmayan bir şey hakkında çok uzun bir yazı yazdım galiba, kusura bakma benim de bunu kusasım varmış idare et, ben seninkini okudum :D
ragazzo solo ragazza sola ragazzo solo ragazza sola
Ahahah evet ben de seninkini okudum :d
Evet orada seni eleştirmedim aslında. Ben de çok sık şu söylemlerle karşılaşıyorum "evrime göre erkek çokeşlidir.", "evrime göre her zaman erkekler çalıştı", "evrime göre biz daha güçlüyüz daha çok kasımız var, o yüzden daha güçlüyüz." Böyle manyak manyak şeyler ve bunun da sosyal yaşama çarpık çurpuk uyarlanışı. Arkadaşım ama senin bi de psikolojik ve sosyal evrimin var tür olarak? Biyolojik evrimi konuşuyosun, onu da doğru konuşmuyosun da, ötekileri niye işine gelince dışlıyosun? Sen çokeşliliği savunacaksan ve bunu evrime bağlayacaksan ilkel bir dünyada zaten aile kavramı yoktur, sürü kavramı vardır. O zaman bir çocuğu da bir komünün büyümesini kabul edip babası cidden ben miyim gibi şeyleri aklına getirmeyeceğin bi sosyal yapılanmaya da okey olmalısın. Ya da kas gücüm daha fazla o yüzden ben daha önemli olmalıyım derken "ama inşaat amelesi kadın göremezsin çünkü bedensel dayanıklılık gerektiren işleri hep erkek yapıyor" demeyeceksin. Ya da den bana bunu dersen ben de sana derim ki madem işler öyle yürüyo sen de doğur o zaman mk. O zaman da ema benim rahmim yok ki manyak mısın deme :d. Yani her şeyi kafamıza göre çarpıtacaksak ve bilimi de buna alet edeceksek ben de aynı özgürlüğe sahip olmak istiyorum :d. Derdim bu gibi şeylerdi yani.

Yoksa sosyal evrim, evrimsel psikoloji gibi şeylerin konuşulması ya da biyolojik evrimin kendisinin bu konuları nasıl etkilediğinin tartışılması hiç karşısında durduğum bir şey değil.
alaskan crab alaskan crab
çok doğru, üstelik bu hataları sadece onlar yapmıyorlar, ünvanlarıyla anılmadan yüzünüze bakıp cevap vermeyen, akıllarınca bir yerlere gelmiş tipler çok düşüyor bu hatalara. Tartışma programlarında, seminerlerde, sürekli denk gelmek mümkün. Doğrusunu bilip de, göz göre göre yanlış konuşan insanlara tahammül etmek ayrı bir sabır seviyesi cidden. Bazen denk geliyorum kahve içerken, hemen yan masada tartışan kişiler oluyor, dudak ısırıp durmaktan başka çaren olmuyor öyle kötü durumlar :D
kendinitavuksanankartal
İş sonrası diş tedavisinden geldim.Konusamıyorum ve 1 saat daha ses çıkarmayacağım :D

Oldukça uzun bir yazı olacak o yüzden özür diliyorum. Ama kendini yetersiz hisseden veya incel olarak kendini tanımlayan birisi varsa belki okuyunca bir şeyler kapar diye yazacağım.

**
Kendimi bildim bileli diş tedavisi görüyorum.Fakir bir ailenin 8 aylık çocuguyum. Doğduğumda kalbimde üfürüm vardı. Muhtemelen sağlıklı nefes almadıgım için ve doğdugum evde 6 sigara içen oldugu için küçük yaşta astıma yakalanmam kolay oldu.
Astımdan dolayı dişlerim hızla çürüdü. Hem nefes alamıyor,hem de yemek yiyemiyordum.
Zamanla sırtımda çizikler oluşmaya başladı. Boyum uzamasına rağmen yeterince beslenemediğim için deri tabakası yırtılıyordu.Bir de sırtımdan sorun çekmeye başladım.
Sıkça hasta oluyor, beslenemiyor, ve yeterince gelişemiyordum. Yaşıtlarımdan hep daha kısa,cılız ve güçsüzdüm.

Bütün bunlar yaşıtlarımdan farklışmama,farklılaştıkça daha hızlı olgunlaşmama, kendimi ve etrafımı daha hızlı kavramama vesile oldu. Daha derin ve hızlı düşündükçe başarım
da arttı.

Ardıma bakmadan çalışmaya,kendimi tamir etmeye devam ettim. Evet başlangıcım kötüydü ama gerekli kaynakları toplarsam düzelteceğimi de biliyordum. Hayat bir oyundu ve ben iyi bir strateji oyuncusuydum. Yoksa boşuna mı daha 4.sınıfta satranç turnuvalarında boy gösteriyordum :D. Önce öğrenecektim, ne kadar bilirsem o kadar iyi karar verebilirdim. Sonrasında çalışacaktım.Eksiklerimi kapatmam için başkalarından daha fazla zamana ihtiyacım vardı.

Bu şekilde liseye devam ettim. Başarılı insanın karizması vardır. Einstein çok mu yakışıklı ? değil ama adam başarılı ve aşk hayatı da vardı.

> Einstein'ın aşk hayatı.
https://www.ensonhaber.com/tarih-haberleri/einstein-ve-sadakatsiz-iliskileri

Her neyse hedefim aşk hayatı falan değildi. Ben başarılı olduguma kanaat getirene kadar aşka maşka bulaşmayacaktım.

Büyük konusmuşum. !
(bkz: #18953)

Güvenim yerle bir oldu. Travma geçirdim. Nerede hata yapmıştım? Yok yok esas soru bu değildi. Ben bir hata yapmamıştım, ilgi ve sevgi göstermiştim ve bir noktaya kadar ilgi de görmüştüm. Ama aldatılmış, tercih edilmemiş ve bırakılmış haldeydim. O halde soru şu olmalıydı: Neyim Eksik ?

Aldatıldıgım yıl babam felç geçirdi, haberin üzerine yerleştirme sonuçları geldi, IYTE Mat.Müh (İng)
Hedefime ulaştıgıma mı sevineyim?, aldatıldıgıma mı kızayım? babama mı ağlayayım ?

Her şey üst üste gelir zaten. Fakir bir ailenin direği de yıkılmış oldu. Artık bizi hastaneler,ilaçlar ve sosyal dışlanmışlık bekliyordu.

Üniversiteye gidemedim ki uğruna gecelerimi,gündüzlerimi verdiğim hedefimi yakalamıştım,öyle ki ağaçtaki meyveye uzamış ve tutmuştum ama koparamıyordum.
İsteseydim bile beni destekleyecek bir ailem yoktu. Kardeşim küçük, annem eğitimsiz , babamsa boyundan aşağı felçti.

Hayatımın ilk evresi böylece sona erdi. Artık yetişkinlik dönemi başlıyordu.Çocukluktan doğrudan yetişkinliğe. Aradaki gençliği pas geçiyordum.

Önce ben sağlam durmalıydım.Sonrasında da ailemi idare etmeliydim. Hayat bir oyundur ve son hamle yapılana yani ölümüne kadar bitmez.

İşe başladım. Öyle ki iş görüşmesinde o kadar zayıftım ki yaşıtlarım obez olurken ben 38 kiloydum. 19 yaşındaki bir gencin 38 kilo olması oldukça sağlıksızdı. Maaşım ise acınacak haldeydi. Tam gün gitmeme rağmen asgari ücretin yarısına çalışıyordum.Sigortam da yoktu. Yaptıramazdım çünkü devletimizin hesabına göre benim çalışmam hesaba katılınca Bakıcı maaşı kesiliyordu. Bakıcı maaşı denmesine de bakmayın o paraya bakıcı'nın B'sini bile tutamazdınız. Ama her kaynağa ihtiyacım vardı.Hani Amerikalılar derler ya Meyve suyunun damlasını bile ziyan etmemek lazım. O durumdaydım

Neyse ki bilgisayar başı bir iş oldugu için çabuk kapmaya başladım. Düzenli ev yemeği yapıldıgı için de en azından işyerinde beslenebiliyordum. Çalışkan bir yapıda oldugumu gördükçe başkalarından da iş teklifleri gelmeye başladı. Öyle ki aynı anda 3 iş yerinde çalışmaya başladım. Sosyal hayatım sıfırlanmıştı, sadece çalışıyordum. Zaten arkadaşım yoktu ama varolan 1-2 tanesi de üni'ye gitmişti.

Sevgili okuyucu biraz ara vermen için bir şarkı bırakıyorum. Muhtemelen için şişti ve bayılacak durumdasın.

Ve anlarsın...

Bedenin özgür kalsa neye yarar?
Acıtır ruhunu içinde kalanlar
Dönemezsin artık geriye,
Tek yön seçtiğin tüm yollar

Hani ansızın kaçar gidersin bütün dostlardan
Hani gün gelir, uzaklaşırsın bütün aynalardan
Hani gözlerin, hani gözlerin uzaklara dalar, suskun bakar
İçinde kalanları anlatamazsın
O suskunluk bir hastalık gibi sarar vücudunu kurtulamazsın



Çalıştıgım paramın neredeyse tamamı evde harcanıyordu. Hastanelere dökülen paralar, alınan ilaçlar, ambulanslara verilen paralar. Kardeşimi ise okutmaya kararlıydım. O benim gidemediğim üniversiteye ne olursa olsun gidecekti. Herşey pahalıydı ve daha pahalı oluyordu.RTE'nin abuk sabuk ekonomi teorileri sayesinde üzerime binen yük te artıyordu. Ama ben de işi adeta yutuyordum. Üstelik 3 yerde çalıştıgım için de 3 farklı yerden bilgi yutuyordum. Zamanla kendi müdürümden bile daha bilgili hale gelecektim.

Kilit eleman haline geldiğim için işten çıkma korkum yoktu, para akışını da az çok halletmiş gibiydim.Yani borçları ödüyor,evi geçindiriyordum,kardeşimi okutabiliyordum. Şimdi Türkiye'de en gerekli 3 şeyden birini halletmem gerekiyordu. Çevre.

Bunu sağlamak için de 21.yy teknolojisini kullanmak yeterli olacaktı. Yani en kolay iletişim aracı olan internette gezinmeliydim ve en kolay arkadaş edinebileceğim ortamlar da oyun ortamlarıydı.E zaten strateji ve zeka oyunları oynayan biriydim, muhakkak benimle benzer zevkleri olan kişiler olmalıydı.

2002'den beri internet ortamına alışkındım ama çalışmaya başlayınca teknolojiden de tümüyle kopmuştum. Öyle ki ben akıllı telefon diye bir cihazın varlıgını çalışana kadar bilmiyordum.Tuşlu telefonumu kullanıyordum :D
Çeşitli gruplara katıldım ama istediğim gibi ortamlar değillerdi. Benim büyüdüğüm dünyadaki insanlar mı bunlar ?! yoksa yeni insanlar mı ? bu kadar toksik ve pis insanlar nereden gelmişti ki.

Daha niş bir yer lazımdı. En sonunda Harry Potter forumlarından birine girdim.

(bkz: Diagon Belediyesi)

Harry Potter sevdiğim bir seriydi ve oldukça kafa insanlarla dolu bir ortamdı. Bir ekranın karşısında yazışmak ta keyifliydi. Ne de olsa beni görmüyorlar,hayatımı bilmiyorlar ve yargılayamıyorlardı. Kuzenlerim benimle yanyana bile gelmiyorlardı hastalık kaparız diye. Sanki ben-babam-kardeşim-annem vebalıymışız gibi.

İnternette diğer insanlarla sohbet etmek özgüvenimi daha da yükseltmişti. Arkadaşlarım olmuştu ve hep beraber GameX Fuar'ına gitmeye karar verdik.

Kırmızı şapkalı benim.
incel

Daha fazla öz bakımıma dikkat etmeye başladıkça daha rahat dışarıda sosyalleşmeye başladım. Hala diğer ''normal'' çocuklara göre içe kapanık ve sessiz kalıyordum ama insanın sosyal becerileri bir anda tavana fırlamıyor.

Yıllar böylece geçerken benim travmam geçti, kadınlara öfke duymuyordum ama güvensizliğimi de yenmeyi başardım. Her kız sadakatsiz değildi, her kız maddiyata önem vermiyordu, öyle olsaydı zaten hiçbir erkek evlenemezdi ki. Türkiye'deki her erkek zengindi de bi ben mi fakirdim, herkes muazzam yakışıklı,sağlıklıydı da bi ben mi sağlıksızdım?!.

Küçücük bedenimle spor yapa yapa astımı yenmeyi başardım. Çalışırken kazandıgım para ile diş tedavilerimi yaptırdım ki gülmekten utanma duygusundan kurtulmak özgüvenime büyük katkı yaptı. Beslendikçe sırtımdaki yaralar da kapandı. Yakışıklılıgım ortaya çıktı be ahahahah

Ve sevdim de sevildim de. Şu anda kafama göre biri olmadıgı için sevgilim yok. Çünkü istemsizce çıktıgım yolun sonuna gelmiş bulunmaktayım, görevlerimin hepsini başarıyla yerine getirdim.Ve hayatımın sonraki aşaması için hazırım.

Kapanışı da yabancı ile yapalım.

3
succulent succulent
Herkesin bir hikayesi var. Ama çok azında başarı var. Tebrik ediyorum.
marla marla
Hikayenizi okurken içimde bir şey kırıldı ancak bu sizinle ilgili değil. Tüm imkansızlıkların, sağlık sorunlarının içinde yeteneğiniz, zekanız ve azminizle kendi yaşamınızın yanında ailenizin yaşamını da değiştirebilmişsiniz. Gerçekten takdir edilesi.
siyah anka siyah anka
okurken istemsiz karşılaştırdım kendimle. bir şu adama bak bir de kendine bak diye beynimde döndü durdu. sanırım hepimizin hayat hikayesi farklı. çektiğiniz zorluklardan sonra tebrik etmek gerekir sizi ama o zorluklar kim bilir ne kadar yıpratmıştır benliğinizi. yine de çeken bilir biliyorum bunu. üniversiteyi eğer mümkünse yaşınıza bakmadan okuyabilirsiniz. arkadaşsız kalmak sıkıntısını bilirim bir tek ben. dışlanma olayını da çok güzel anlıyorum ama iyi ki içinize kapanmamışsınız. umarım şu an iyidir durumunuz.

tebrik ederim sizi. bu savaştan büyük sorumluluk alarak azminizle ve çalışkanlığınızla çıkabilmişsiniz. gerçek anka kuşu sizsiniz.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol