Pontius Pilatus'un kırbaçlanmış Mesih'i halka sunduğu tasvir:
en çarpıcı tablolar
Roma'da imparator Nero tarafından Hıristiyanlara karşı uygulanan zulüm sırasında gerçekleşen, Yahudi olmayanların Havarisi olarak adlandırılan havari Aziz Pavlus'un kafasının kesilmesini anlatan tasvir:
Bende hristiyanlıktan bir tablo bırakayım. Aşağıda ki tablo hz. İsa'nın ihanete uğramasını resmediyor havarisi yahuda hz. İsa'yı roma askerlerine satmış ve bunu yaparken de yanağına bie öpücük kondurmuştur.
1- Matta 26:47-50:
O sırada, İsa hâlâ konuşurken, Onikiler'den biri olan Yahuda geldi. Yanında kılıç ve sopalarla, başkâhinler ve halkın ileri gelenlerinin gönderdiği büyük bir kalabalık vardı. İsa'ya ihanet eden Yahuda, onlara, “Kimi öpersem, işte O'dur; O'nu yakalayın” diye işaret vermişti. Hemen İsa'ya yaklaşıp, “Selam, Rabbi!” diyerek O'nu öptü. İsa ona, “Arkadaş, ne yapacaksan yap!” dedi. O zaman adamlar gelip İsa'yı yakaladılar ve tutukladılar.
2- Markos 14:43-45:
İsa daha konuşurken, Onikiler'den biri olan Yahuda geldi. Yanında kılıç ve sopalarla, başkâhinler, din bilginleri ve ileri gelenlerin gönderdiği bir kalabalık vardı. İsa'ya ihanet eden Yahuda, “Kimi öpersem, işte O'dur; O'nu yakalayın ve güvenlik altına alarak götürün” diyerek onlarla sözleşmişti. Yahuda gelir gelmez İsa'ya yaklaştı, “Rabbi!” diyerek O'nu öptü.
3- Luka 22:47-48:
İsa daha konuşurken, bir kalabalık belirdi. Onikiler'den biri olan Yahuda, kalabalığın önünde gidiyordu. İsa'ya yaklaştı ve O'nu öpmek istedi. İsa ona, “Yahuda, bir öpücükle mi İnsanoğlu'na ihanet ediyorsun?” dedi.
O sırada, İsa hâlâ konuşurken, Onikiler'den biri olan Yahuda geldi. Yanında kılıç ve sopalarla, başkâhinler ve halkın ileri gelenlerinin gönderdiği büyük bir kalabalık vardı. İsa'ya ihanet eden Yahuda, onlara, “Kimi öpersem, işte O'dur; O'nu yakalayın” diye işaret vermişti. Hemen İsa'ya yaklaşıp, “Selam, Rabbi!” diyerek O'nu öptü. İsa ona, “Arkadaş, ne yapacaksan yap!” dedi. O zaman adamlar gelip İsa'yı yakaladılar ve tutukladılar.
2- Markos 14:43-45:
İsa daha konuşurken, Onikiler'den biri olan Yahuda geldi. Yanında kılıç ve sopalarla, başkâhinler, din bilginleri ve ileri gelenlerin gönderdiği bir kalabalık vardı. İsa'ya ihanet eden Yahuda, “Kimi öpersem, işte O'dur; O'nu yakalayın ve güvenlik altına alarak götürün” diyerek onlarla sözleşmişti. Yahuda gelir gelmez İsa'ya yaklaştı, “Rabbi!” diyerek O'nu öptü.
3- Luka 22:47-48:
İsa daha konuşurken, bir kalabalık belirdi. Onikiler'den biri olan Yahuda, kalabalığın önünde gidiyordu. İsa'ya yaklaştı ve O'nu öpmek istedi. İsa ona, “Yahuda, bir öpücükle mi İnsanoğlu'na ihanet ediyorsun?” dedi.
4. Mehmed'e mektup yazan zaporojya kazakları.
Tablo ilya repin tarafından yapılmış olup zaporojya kazaklarının türk egemenliğine girmesini emreden 4. Mehmed'in mektubuna kazakların cevabını betimler. Haydi gelin önce hünkarımızın mektubunu okuyalım ;
" Ben, Muhammed'in oğlu; Güneş ve Ay'ın kardeşi; Tanrı'nın torunu ve veziri; Makedonya, Babil, Kudüs, Yukarı ve Aşağı Mısır'ın hükümdarı; İmparatorların imparatoru; hükümdarların hükümdarı; hiç yenilmemiş harikulade savaşçı; Hz. İsa'nın kabrinin yılmaz bekçisi; Tanrı tarafından seçilmiş mütevellinin ta kendisi; Müslümanların ümidi ve huzuru; Hıristiyanların kahredicisi ve koruyucusu olan; ben, Sultan -- size emrediyorum Zaporojya Kazakları, kendi rızanızla ve direnmeden bana teslim olun ve saldırılarınızla beni rahatsız etmekten vazgeçin. "
Şimdi de manyak kazakların cevabını okuyalım ;
" Seni Türk şeytanı lanet olası iblisin kardeşi ve refakatçısı, Lucifer'in kâtibi. Sen ne biçim zebani beyisin, çıplak götünle bile bir kirpi öldüremezsin. Şeytanın sıçtığını ordun yer. Seni orospu çocuğu, asla Hıristiyan oğullarını tebaana alamazsın; ordundan korkumuz yoktur, ister karada ister denizde seninle cenk ederiz ananı da sikeriz.
Seni Babil'in bulaşıkçısı, Makedonya'nın tekerlekçisi, Kudüs'ün biracısı, İskenderiye'nin keçi sikicisi, Yukarı ve Aşağı Mısır'ın domuz çobanı, Ermenistan'ın dişi domuzu, Podolya'nın canisi, Orta Asya'nın ibnesi, Kamenets'in cellatı ve tüm dünyanın ve cehennemin soytarısı, Tanrımızın nezdinde soytarı, Yılan'ın torunu ve sikimizin ağrısı. Domuzun burnu, kısrağın götü, mezbaha iti, vaftiz edilmemiş kaş, şeytan kıçını buğulasın.
Kazaklar böyle der, seni aşağılık herif. Hıristiyan domuzları bile güdemeyeceksin. Şimdi sadede gelelim, tarihi bilmiyoruz takvimimiz de yok; gökyüzünde mehtap var ve yıl da Efendimizin yılıdır; orada hangi günse o gündür burada da; öp götümüzü emi! "
İşte böyle pis adammış bunlar.
Vincent van Gogh'un 1889'da yaptığı "Yıldızlı Gece" (The Starry Night) tablosu, sanatçının zihinsel sağlığıyla mücadele ettiği bir dönemde Saint-Rémy-de-Provence'deki Saint-Paul-de-Mausole akıl hastanesinde kaldığı süre boyunca resmedilmiştir.
Tablo, Van Gogh'un hastane odasındaki penceresinden gördüğü gece manzarasını tasvir eder, ancak gerçekte gördüklerinden çok hayal gücünün ve duygularının bir yansımasıdır.
Başlığı görünce ilk olarak aklıma gelen şey bir tablo değil de goya'nın evinin duvarını süsleyen resim oldu. Adı çocuklarını yiyen satürn. Eser oldukça bilindik, mitoloji ile ilgili olanlar zaten konuyu biliyordur. Üşenmezsem daha sonra da yazabilirim. Neyse, ne diyordum. Çocuklarını yiyen satürn goya'dan önce de ressamlara ilham olmuş. Sırasıyla goya ve rubens'in resimlerini başlığa ekliyorum.
kızılderililer arasında yapılan kutsal, dini bir tören. Bu resimde tasvir edilen ritüelin bir kısmı sırasında, katılımcının göğüs ve sırt kaslarına tahta ateller yerleştirildi (acı verici olsa da kalıcı bir yaralanmaya neden olmayan bir işlem). Katılımcılar daha sonra kulübenin tepesinden aşağı indirilen ve atellere bağlanan iplerle asıldı. Bu şekilde Baygınlık geçirip transa girerler ve mesajların geldiğine inanırlar:
polonyalı ressam edmund monsiel tarafından yaratılan eserlerden birisi. edmund 2. dünya savaşı boyunca kardeşinin çatı katında yaşamıştır ve ortalama beş yüz adet resim çizdiği çatı katında vefat etmişti. kendisi aynı zamanda şizofreni hastasıydı ve gördüğü halüsinasyonları da sanatına aktardı.
ilk defa gördüm bunları. eline sağlık.
Nuh peygamberi toplumunu uyarırken gösteren tasvir. Gemi yapımına başlanmış lakin Halk alay ediyor ve yaklaşan felaketi görmezden geliyor:
Diego Velázquez'in 1656'da tamamladığı Las Meninas (Nedimeler) tablosu.
Tablo, İspanya Kralı iV. Felipe'nin kızı Infanta Margarita'nın nedimeleriyle birlikte olduğu bir sahneyi gösterir. Velázquez kendisini de tabloya yerleştirerek sanatçının rolü ve bakış açısını sorgulayan bir kompozisyon yaratmıştır. Aynanın içindeki kraliyet çiftinin yansıması, izleyiciyi doğrudan olayın içine çeker ve eserin derinlikli yapısı izleyiciyi düşündürür.
17. yüzyılın en önemli ressamlarından rembrandtın tablolarını, rembrandt evi ve rembrandtın kalesi rijksmuseum dahil pek çok müzede bizzat görme şansına eriştim. aslında buna basitçe görme demek haksızlık olur. her bir tablosunun karşısında ayrı ayrı büyülenerek dakikalarca vakit geçirmek denilebilir. bir sanat gurusu olmasam da, bana göre rembrandtı diğer büyük ressamlardan ayıran en çarpıcı özelliği, ışığı çok iyi kullanarak uçlarda ışık/gölge oyunlarıyla inanılmaz kontrastlar yakalamasıdır.
aşağıya storm on the sea of galilee adlı tablosunu bırakıyorum:
aşağıya storm on the sea of galilee adlı tablosunu bırakıyorum:
Kulağını kesip eski sevgilisine yollamasıyla bilinen Vincent van Gogh'un intihar mektubu olarak değerlendirebileceğimiz son resmi buğday tarlası ve kagralar.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?