diyojen

alaskan crab
Diyojen (diogenes) antik yunan felsefecileri tarafından kinik okulu içerisine dahil edilen bir filozoftur. Her ne kadar okuduğumuz anektodlarından, kendisinin hiçbir değeri olmayan, öyle etrafta gezip, insanlara zulüm olan biri gibi dursa da, temel sokratik etik ilkelerine ve özgürlük için gerekli iki davranışa sıkı sıkı sarılır. Ona göre birinin özgür olabilmesi için, ilk olarak istediğini söyleyebilme hürriyetine sahip olması gerekir. Ne zaman ki ağzınıza gelen bir lafı yutuyorsanız, orada kendinizi sınırlıyorsunuz demektir. Tam da bu düşüncesinden dolayı, politikaya yön veren liderlerin yanında onlara akıl veren filozofları hor görür. Onlar bu yaptıklarıyla aslında özgürlüklerini sınırlandırmaktadırlar. Platon bir gün diyojeni yeşillik yıkarken görür, ve ona (şu an hatırlamadığım birinin) x'in emrinde çalışıyor olsaydın, böyle yeşillik yıkamazdın diye söylenir. Diyojen de, Platon'a "sen de yeşillik yıkıyor olsaydın, birilerinin emrinde çalışmazdın" der. Felsefe tarihinde pek çok felsefeci vardır, fikirleriyle aşağı yukarı uyumlu yaşayan, ya da hiç alakası olmayan ancak pek azı diyojen gibi, felsefesi neyse, tamamen o şekilde yaşamıştır.

İkinci özgürlük anlayışı ise, kendine yetebilmektir. Bu yetme durumu da esasında kişinin ne kadar şey isteyeceğine göre değiştiği için, doğal durumda insana ne lazımsa o kadarının yeterli olacağına kanaat getirmiştir. Toplumun üzerine uzlaştığı ne kadar kural varsa, hepsini reddeder. Toplumla gelen kurallar, doğal olana aykırıdır, sınırlandırıcıdır. Çişi geldiğinde istediği yere işer, halka açık alanda mastürbasyon yapmaktan çekinmezdi. Çünkü bunların doğru olmadığı düşüncesinin temeli, toplumdan geliyor yani doğal değil, tamamen birilerinin uzlaşımı. Aynı şekilde, yurttaşlık, vatandaşlık, kültür farklılıkları gibi şeylerin de anlamsız olduğunu düşünür. Ona nerelisin diye sorduğunuzda "Dünya vatandaşıyım" diye cevap verir çünkü diğerlerin hepsi, size takılan ve üzerinde iradenizin asla olmadığı başlıklardır.

Platon, diyojen için, "sokrates'in delirmiş hali" diye söz eder. Sokrates de, etrafta dolaşarak insanları sorularıyla sinir ederdi. Bu adam sadece sorularıyla değil, her zerresiyle sinir ediyor. Zengin birinin evine gittiğinde, kendisine sahip olduklarıyla hava atmaya çalışan ev sahibinin suratına tükürmüştür. Sebebi sorulduğunda ise, "her yer tertemiz ve çok güzel, tükürecek yer bulamadım, en pis yer olan suratını gördüm" demiştir. Görüldüğü üzere, diyojenle ilgili bilinenler, genelde bu tarz aktarılan anektodlardan gelir. Bir gün diyojen önemli gördüğü bir konu hakkında konuşur, kimsenin onu dinlemeye niyeti olmadığını görünce, kuş gibi şakımaya başlar, ardından ilgisi çekilen insanlar etrafını sarmaya başlayınca "iş şaklabanlık olunca nasıl da doluştunuz, önemli bir şey anlatıyoruz kimse dinlemiyor" diye sitem etmiştir.

succulent succulent
Diyojen günümüz Türkiye'sinde yaşasaydı kesin linç edilirdi 😅😅😅
alaskan crab alaskan crab
bırak kimse tarafından kolay kabul görmeyen bir fikri belirtmeyi, ülkenin diğer yarısının katıldığı bir fikri bile belirtiyor olman sokakta, diğer yarısı tarafından linç edilmene sebep oluyor. O yüzden diyojene gelene kadar bizler bile tehlikedeyiz :)
succulent succulent
😅😅😅 çok haklısın
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol