bağdat caddesi

sura
Anadolu yakasında, Kadıköy ilçesi sınırları içinde ana ulaşım yolu. Asırlar boyunca, Üsküdardan Bağdad'a kadar uzanan bir ticaret ve sefer yolu olmuştur. Üsküdar iskelesinden başlayan yol Ayrılık Çeşmesi, Söğütlüçeşme, Kurbağalı, Selâmiçeşmesi, Bostancı, Maltepe, Kartal, Pendik, Gebze ve Diliskelesi üzerinden körfezin karşı sahilinde Herseğe geçerdi. Yol boyunca köprüler, çeşmeler ve konak yerlerinde hanlar sıralanmıştı.

Bizans döneminde de var olan bu yol, kıyının az içerisinde izmit'ten Üsküdar'a kadar uzanıyordu. Bu yol ile kıyı arasında en azından iki manastır bulunduğu, biri Şaşkınbakkal'da. diğeri ise Bostancıda Çatalçeşme'de bulunan bazı kalıntılardan anlaşılır. Bostancı dolaylarında yeri kesinlikle bilinmeyen bir yerde ise Satiros Manastırı bulunuyordu.

Osmanlı döneminde, Üsküdar'dan Şam veya Bağdat yönünde gidecek kervanlar gibi, Doğuya yapılacak seferlerde ordu, bu yol üzerinden yolculuğuna başlıyordu.

Irak'ın elimizden çıkması ise Bağdad yolunu hâtıra ve hafızalardan tamamen silmiş, yalnız, 1934 Belediye Şehir Rehberinde, Büyükşehrin en uzun yollarından biri Bağdad Caddesi adını almıştır. Kısmen eski yolun güzergâhını takip eden Bağdad Caddesi, Kadıköy'ünden Bostancıya kadar devam eder. Büyükşehrin en işlek damarlarından biridir. Kadıköy - iç Erenköy, Kadıköy - Bostancı, Kadıköy - Yakacık, Kadıköy - Maltepe ve Pendik otobüsleri ve Kadıköy - Bostancı tramvayı bu caddeden geçerler.

1930'lu yıllara kadar ancak iki arabanın yan yana geçebileceği, tozlu ve kışın çamurlu toprak bir şose yol halinde olan Bağdat Caddesi 1930'dan sonra Bostancı yönünden Fenerbahçe yolu kavşağına kadar asfalt kaplanmış, buradan Kadıköy-Üsküdar yönlerindeki devamı parke döşeli olarak bırakılmıştır. Bu durum böylece uzun yıllar sürmüştür. 1935'ten sonra da caddenin iki tarafından tramvay hatları geçirilmiştir. Önceleri bu tramvay hatlarının içleri balastlı, ayrı yolları varken. 1940'tan sonra Bağdat Caddesi'ni genişletebilmek için, raylar esas caddenin kotuna indirilerek trafik yolu daha ferah bir duruma sokulmuştur.

Bağdat Caddesi'nin iki yanındaki araziler, 1935'ten sonra küçük parsellere bölünerek, buralara genişçe bahçeler içinde, genellikle iki katlı küçük villalar inşa edilmiştir. Bunların fotoğrafları 1935-1940 arasında çıkan Arkitekt ve Yedigün dergilerinde görülür.

Bağdat Caddesi'nin canlanması 1930'lu yıllarda Mustafa Güler Bey'in Suadiye Plajı'nı yaptırması ile gerçekleşmiştir. Mabeyinci Sâdi Bey Korusu'nun yanındaki koyda ilk tesislerini kuran Mustafa Bey, plajına Moda ve Altınkum plajlarının müşterilerini çekebilmek için, koyu kırmızı renge boyalı dört otobüs yaptırarak (bu yıllarda otobüsler kamyon şasisi üzerine yapılırdı), istanbul halkının Kadıköy iskelesi'nden Suadiye Plajı'na geliş ve dönüşünü sağlamıştı.

istanbul'un Anadolu yakası gençliğinin yaz aylarında saat 17.00'den genellikle 20.00'ye kadar trafik olmadığı için rahatça gezinti yaptığı bir arter oldu. "Asfalta çıkmak" denilen bu akşam gezintileri ancak 1950'lerde sona erdi.

Bağdat Caddesi, Adnan Menderes dönemindeki şehir düzenlemesi sırasında 1958'de tekrar ele alınmış ve zaten tramvay hatları da bütünüyle kaldırıldığından, cadde aylar boyunca trafiğe kapatılarak yeniden genişletilmiş, kazılmış, iki yanındaki bahçeler istimlak edilerek kesilmiş, duvarlar geri alınmıştır. 1960'lardaki hükümet değişikliği kargaşası içinde uzun süre öylece kalan çalışmalar, sonra tekrar sürdürülerek Bağdat Caddesi yeniden düzenlenmiş, bazı bölümlerinde yaya kaldırımları ile trafik yolu araşma iki sıra halinde çınar ağaçları dikilmiştir.

Üsküdarlı Vâsıf Hoca şöyle tespit etmiştir: "Medinei Üsküdarın iskelesi sahilinden başlayarak çarşı boyunu takiben iskele meydanındaki Sultan Ahmed-i Salis Çeşmesi. Horhor Çeşmesi, Yenicamii şerif önünde Gülnûş Sultan Çeşme ve Sebili, Karadavudpaşa Camiişerifi kurbunda Mehmed Ağa Çeşmesi; Yeniçeşme önünde yol ikiye ayrılarak biri sağdan Ahmediye Camiişerifi Kabristanı önündeki çeşme, kütüphane ve imaret Kapusu önündeki çeşme ve sebil, îskenderbaba Dergâhı dibindeki çeşme. Menzilhâne Yokuşundaki Tavaşi Hasanağa Çeşmesi; bir yol dahi solu takiben Tabutçular içi Kızlarağası Çeşmesi, Dutlukahve önündeki çeşme; bu yol Katırcılar sokağından çıkılarak inadiye diğeriyle birleşir; iki kabristan arasından Karacaahmedsultan Türbesi ittisalindeki çeşme ve sebil, camiişerif karşısındaki çeşme. Miskinler Çeşmesi, karşısındaki sebil, hayrat kuyu, Saraçlar Çeşmesi, ibrahimağa çeşmesi, ilânı Meşrutiyete değin civannda iki kahvehane bir bakkal dükkânı ve binek arabaları bulunup şimdi kâh akar kâh kuru, vatanından mehcur bir garip gibi boynu bükük metrûk
bir vaziyette bulunan meşhur Ayrılık Çeşmesi, Söğütlü Ceşme namazgâhında Hürriyetin ilânına kadar bir kahveciyi barındıran Ömerefendi Çeşmesi, Ihlamurluda Zühtüpaşa Çeşmesi, Selâmi Çeşmesi gibi...

Taşköprü'den Kızıltoprak yönünde, solda Papazınbağı denilen geniş bir bağ ve bostan vardı. Bundan soma da solda Kalyonlar Başhalifesi Hacı Ömer Efendimin 1186/1772'de yaptırdığı güzel bir namazgah yer almıştı. Çok değişik biçimde bir çeşme, namazgah sofası, kıble taşı ve mermer bilezikli kuyudan oluşan bu küçük manzume çok yaşlı üç ağaç ile gölgelenmişti. Yanındaki hazirede, namazgahın kurucusu Ömer Efendi (ö. 1191/1777) ile ailesi mensuplarının mezarları bulunuyordu. Yakın zaman önce namazgah ve mezarlar da kaldırılmış, ağaçlar kesilmiş, yerlerine bir oto galerisi ile apartmanlar yapılmıştır (geriye yalnızca bir ağaç kalabildi).

Az ileride Kadıköy'den gelen yolun birleştiği yerde Zühdî Paşa Çamii'nin arkasında, Ihlamur menzili denilen bir yer vardı. Burada evvelce ulu çınarlar bulunduğuna göre herhalde bir namazgah da olmalıydı. 1177/1763 tarihli, "Kadı karyesi sakinlerinden Kürt Hasan Ağa" nın hayır eseri olan ve 1955'te arkasındaki apartmanın sahibi tarafından yıktırılan bir de çeşme vardı.

Feneryolu'nu geçtikten sonra Selamiçeşme semtine adına veren namazgah ile çeşme görülür. Namazgahın yerinde şimdi benzin istasyonu vardır.

Bağdat yolu, şimdiki Caddebostan semtinde, sol tarafta Çukurçeşme olarak adlandırılan bir menzil yerine sahip bulunuyordu. Evvelce arkasında bir namazgah sofası olan bu kitabesiz çeşme, önce bir evin bahçe duvarına bitişik olarak kalmış, yakın tarihlerde de arkasında kurulan bir restoran yapılırken yok edilmiştir. ihyası için 1991'de yapılan girişimler sonuçlanmamıştı.

Çınardibi semtinde çok yaşlı bir çınarın bulunması burada da evvelce bir menzilin bulunduğuna işaret sayılabilir. Nitekim uzun yıllar açık hava tiyatrosu, sonraları sinema olarak kullanılan bu yerde yakın tarihlerde modern bir cami yapılırken buranın Valide Sultan vakfı olduğu ileri sürülmüştür. Zaten C. Von der Goltz'un haritasında bu yerde Çoban Çeşmesi adıyla bir çeşme işaretlenmiştir.

Bağdat Caddesi'nin etrafında seyrek olarak bazı ufak ahşap köşkler 20. yy'ın başlarında yapılmıştı. Bunlar arasında Suadiye ile Bostancı koylarını ayıran burnun üzerinde Mabeyinci Sâdi Beyin köşk ve yalısı bulunuyordu. Girişi Bağdat Caddesi üzerinden olan köşkün arazisi çok geniş olup, iki tarafı ağaçlı bir yoldan ahşap köşke bağlantı sağlanmıştı. Bir tarafı Bağdat Caddesi, diğer tarafı denizle sınırlanan köşkün, denize uzanan burnun üstünde içinde fıskiyeli havuzu olan tek katlı kagir bir müştemilatından başka koruluk halindeki bahçesinde hizmet binaları, çok büyük bir limorduk, meyve ve sebze porterleri de vardı. Bir süre kır kahvesi olan arazi parsellenirken, ahşap köşk de yandı. Bugün yerinde birçok sokak ile yüksek apartmanlardan meydana gelen mahalleler bulunmaktadır.

Bağdat Caddesi kenarında yeni apartmanlar yapılırken, aralarındaki parsellerde Fenerbahçe Lisesi ile Semiha Şakir Lisesi de inşa edilmiştir. Bugün Bağdat Caddesi, blok apartmanların altında geniş vitrinli mağazaları, banka şubeleri, caddeyi dört dizi halinde işgal eden yoğun trafiği ile tamamen değişik görünümlü bir ana cadde olmuştur.

(uludağ makalelerimden)
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol