Yorgun hissediyorum. İnsanları anlamaya, hak vermeye çalışmaktan yoruldum sanırım. Bir de yerim yokmuş gibi hissediyorum şu an. Ne yaparsam yapayım bir yere tutunma konusunda zorlanıyorum. Kendimi son derece acımasızca eleştirdiğim gibi başkalarına da aynı acımasızlıkta davranabilmeyi istiyorum, yapamıyorum. İlk cümleme geri döneyim, insanları anlamaya çalışmaktan yoruldum. Gerek yok, akışına bırakmak en iyisi.
Bu his çok yıpratıcı. İnsan çoğu zaman kendini bile anlayamazken karşındakinin ne düşündüğünü ne yapmaya çalıştığına kendince anlamlar yükleyerek nereye kadar anlayabilir ki. Diğer türlüsü de zor. Çünkü hep bir anlam arayışı içindeyiz. Sanırım içgüsel bir şey bu. Çünkü insan davranışları aslında birlikteyken oluştu. Bir noktada hepimiz birbirimizden feyz alıyoruz aslında. Ben buna çareyi insanlarla arama set çekerek yaptım. Sadece samimiyetine inandığım insanları hayatımın belli bir noktasına kadar soktum. Sonrası yine bir duvar daha.
Son derece haklısın canım. Çektiğimiz setler, ördüğümüz duvarlar öncelikle kendimizi incinmekten korumak için gerekli. O duvarları aşmayı başaran kişi kim olursa olsun, sonunda bunu istemiyor olsa bile kırıcı olabiliyor.
Maalesef. Duvarlarla yaşamak en az gerçek bir duvarı sırtlanmak kadar zor. Ama en az hayal kırıklığı ve en az acıyla yaşamak için sırtlanıyoruz o duvarları. Yoksa birine güvenmek güvenebildiğini hissetmek bu dünyadaki en mükemmel his olmalı. Ama o hissi hiç tadamadık.