feminist kadının derdi yatak odasına fırlatılmış pis kokulu bir çorap yada yıldönümünde unutulmuş bir buket çiçek midir? ya da aşkı bitiren yüze sürülmüş yeşil salatalık maskesi ve saçlardaki bigudi midir? kadınlar sadece göğüslerinden taşan sütler , vajinasından salgıladığı kokularla tanrıya sunulan , hem korunmaya hem sömürülmeye muhtaç birer kurban olmaktan gerçekten hoşlanıyorlar mı yoksa bu onlara toplum tarafından giydirilmiş , acıtıp sıkan bir çeşit maske midir sorularına verilecek çeşit çeşit cevaplar feminist kişinin bakış açısını belirler..
bir kadınım ve ayakta durabileceğime inanmayıp otobüste bana yer veren erkek tarafından ezildim , sokakta sarkıntılık eden adam tarafından taciz edildim , aile içi bir meselede "hadi sen çocukları yatır" diye uzaklaştırılarak her türlü hakkımdan men edildim diyen kadın eğer bunları yüksek sesle ama bağırmadan söyleyebilecek şekilde kendini geliştirebildiyse ne ala..
peki ya geliştirmeyenler ya da geliştirmesine izin verilmeyenler.. onlar için de çeşitli alternatifler var.. kendi evinde sesini duyuramayan kadın , bir zaman sonra , kulaklarımızı tıkayarak sağır dilsiz bir canavara dönüştürdüğümüz bilinçaltımız gibi tehlikeli olmaya başlayıp , gelin kaynana programlarında iki cümleyi biraraya getiremeyip bas bas bağıran bir yaratığa dönüşebilir.. para ve reyting uğruna hiç bir şeyi kullanmaktan çekinmeyen televizyon piyasasına ve bu piyasanın en masum kurbanları çocuklara çok iyi birer malzeme olabilir.. işte o zaman frankenstein'ın canavarına sunulan elizabeth gibi ,kendi canavarlaşmış dişilerimize sunduğumuz , eti ve kanıyla gene kendi çocuklarımız olur..
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?