Evrimi kabul edip hayatıma ona göre hayata bir bakış açısı geliştirdim. Dinler ise benim için sadece bir toplumun bir arada kalmasını gerektiren günümüz anayasasından farklı bir durum değil. Gerekli yerlere, o zamanın şartlarına göre yazılmış yasalar onlarda.
Ama sekülerlik konusuna gelince, günümüz seküler anlayışından uzak biriyim. Aklıma ve mantığıma yatan tüm toplum kurallarına uymaya özen gösteririm. Benim için en önemli şey kul hakkına girmemektir. Kul hakkına da sadece birinin maddi bir kazancına el koymamak değildir. Gün içinde insanın madden ve manen tüm kazançlarına hak getirmemektir. Örneğin; birinden hoşlanmıyorsanız bile sadece ilgi görmek adına yakın davranıp sonra aa yok ben bir şey hissetmiyorum demeniz bile karşıdaki kişinin kul hakkına girmek olacaktır. Boş umut vermek gibi bir şey. Ya da aynı şekilde yapmayacağınız bir şeyi söz vererek bile girebilirsiniz. İnsan ilişkileri çok hassas bir kantara ihtiyaç duyar. Bu kantarı çok iyi ayarlamak gerekir. Söylediğiniz sözler, davranışlarınız, vaadleriniz, cümleleriniz 10 kere düşünüp bir kere hareket etmek şeklinde olmalıdır.
Sekülerlikle İslamiyet'in kıyafet anlayışına gelecek olursak, bu konuda Mehmet akif Ersoy'un çok önemli bir sözü vardır. “Medeni olmak açmaksa bedeni hayvanlar bizden daha medeni.” Şeklinde.
Bu kadar açık giyinmek tamamen batılaşma ideolojisidir. Ama az batıya gittiğimizde mesela ingiltereye kraliyet ailesinin ne kadar zarif ve kapalı giyindiklerini görebiliriz. Yani bedenlerimizi sergilemek, içi boş et yığınları görmek algısından bir gram öteye gitmiyor benim için. Kadın içinde erkek içinde.
Kim neye inanıyorsa inansın bu benim asla yargıladığım ve eleştireceğim bir konu dahi olamaz. Lakin toplumun gidişatını bozan, büyütüp topluma hazırlamaya çalıştığım çocuğun böyle bir ortamda olması beni de derinden etkiler.
Değiştirmek gibi bir şey söz konusu mudur? Bilmiyorum.
Edindiğim bir destur varsa bu dünyada canım yanacağını bile bilsem kendi bildiğim doğruları yaşar onlardan zarar görecek olduğumu bilsem de ona göre hareket ederim.