yanlış anlaşılmak

hercule poirot
celle celalühu düşmanımın başına vermesin. ne menem bir sınavdır yanlış anlaşılmak yarabbi.

market alış verişindeydim. kasa tarafında bir hareketlilik oldu. çalışanlardan ikisi, bir diğer personeli sandalyeye oturtmuş sorguya çekiyordu. böyle bir şeyi herkesin huzurunda yapmaları doğrusu şaşılacak şeydi.

ürün fiyatını soran bir müşteriye etikette yazıyor yahu, kör müsün diye güya çıkışmış bizimki. iddialar o yöndeydi. eleman da yemin billah ederek asla kör müsün demediğini ve yanlış anlaşıldığını ileri sürüyor, sorumlu olduklarını tahmin ettiğim ikili sinirden gülüp duruyordu.

-herif niçin yalan söylesin Hüseyin, sana bir kastı mı var?
+nereden bileyim müdürüm.
-bak namazında niyazında adamsın. itiraf et, söz veriyorum kızmayacağım.
+kuran çarpsın ki kör mör demedim.
-ne dedin peki?
+fiyatı altında yazıyor, oradan bak dedim.

onları dinlerken lüzumlu lüzumsuz ne varsa sepete atıyor, ziyaretimi mümkün olduğunca uzatmaya çalışıyordum. Fakat sürüne sürüne gezinip gıdım gıdım da yürüsem yolum nihayet bitiyordu. sepettekileri ilgisiz bir tavırla ağır ağır kasa bandına boşaltmaya başlıyordum. oha, ne ara üç paket prezervatif almıştım lan?

poşetleme işi bitince mevzunun iç yüzü de ortaya çıkıyordu.

dürüst çocukmuş. hakikaten kör müsün falan dememiş. sadece "etiketi var abi, gözün de mi görmüyor?" demiş.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol