her izlediğimde ağlatan ve içime kor düşüren muhteşem bir çağan ırmak yapıtı. hem sosyolojik hem psikolojik olarak muhteşem bir anlatım..
Boyuna soru sormak, araştırmak, insanı daima her şeyden şüpheye düşürür.
"Çünkü din, mâneviyattır. Hakiki iman ve İslâm insanın kalbinde yer eder. Peygamber-i Zîşan'dan tâ o kimsenin kalbine kadar yol açılır, o Feyzü'l akdes, o mukaddes feyz onun kalbine dökülmeye başladığı vakit hakîki iman onun kalbinde yeşermeye başlar."
hz.'lerinin külliyatından.
evvelâ her zâd islâmi bir fıtrat üzere doğar. kıbrisi hz.leri, bunu hadis ve ameli olarak açıklamış.
hz.'lerinin külliyatından.
evvelâ her zâd islâmi bir fıtrat üzere doğar. kıbrisi hz.leri, bunu hadis ve ameli olarak açıklamış.
"(Ve lâ takrabü'z-zinâ) “Zinaya yakın da olmayın!” (İsrâ, 17/32)
diyor.
Nasıl? Karşı karşıya geldin miydi, zinaya yakın olmaktır.
Ateşle barut yaklaşınca yanar mı, yanmaz mı?.. Benzinle ateş yan
yana gelince yanmadan durur mu?.. Durmaz. Binâen aleyh,
kadınla erkeğin yanyana gelmesi tehlikedir. Cenâb-ı Hak diyor
bunu: (Ve lâ takrabu'z-zinâ) “Zinaya da yakın olmayın!”
Sonra Cenâb-ı Peygamber Efendimiz'e:
قُلْ لِلْمُؤْمِنِينَ يَغُضُّوا مِنْ أَبْصَارِهِمْ وَيَحْفَظُوا فُرُوجَهُمْ )النور٣٠:(
(Kul li'l-mü'minîne yeğuddù min ebsârihim ve yahfezû
furûcehüm) “Ey Rasûlüm mü'minlere söyle gözlerini kapatsınlar,
namuslarını muhafaza etsinler, nâ-mahreme bakmasınlar.” (Nur,
24/30) buyuruyor.
Bakınca; Allah-u Teàlâ hilkat itibariyle, yaradılış itibariyle
erkekle kadını birbirine alâkalı yaratmış. Erkeğin kadına karşı
bir ihtiyacı var, kadının da erkeğe karşı bir ihtiyacı var. İkisi
karşı karşıya gelince sinirler oynar, damarlar oynar, huylar
oynar, bozulur da bozulur her şey... İşte o zaman, o gönül
perdelenir.
“—Ne olacak?” diyeceksin ama, gönül aynası siyahlana,
siyahlana ayna göstermez olur. Ayna göstermez olunca bu gözler
vasıtasıyla, bakmalar dolayısıyla, zehirler gönle iniyor.
“—Bir şey yok, ne olacak? Bir şey yapmayız birbirimize. Biz
iyiyiyiz, biz kardeş gibiyiz. Kurtla koyunun geçindiği bir devir...”
Fakat gözler vasıtasıyla zehirler gönüle iner. O gönül perdesi
kapanır. En büyük felâket odur. Ruhumuz olur hapis… Hani çok
bilgileri vardı ya, hiçbirisinden istifade edemeyiz."
rahmetli m. zâhid kotku hz. - ramuz'ul ehadis dersleri'nden.
diyor.
Nasıl? Karşı karşıya geldin miydi, zinaya yakın olmaktır.
Ateşle barut yaklaşınca yanar mı, yanmaz mı?.. Benzinle ateş yan
yana gelince yanmadan durur mu?.. Durmaz. Binâen aleyh,
kadınla erkeğin yanyana gelmesi tehlikedir. Cenâb-ı Hak diyor
bunu: (Ve lâ takrabu'z-zinâ) “Zinaya da yakın olmayın!”
Sonra Cenâb-ı Peygamber Efendimiz'e:
قُلْ لِلْمُؤْمِنِينَ يَغُضُّوا مِنْ أَبْصَارِهِمْ وَيَحْفَظُوا فُرُوجَهُمْ )النور٣٠:(
(Kul li'l-mü'minîne yeğuddù min ebsârihim ve yahfezû
furûcehüm) “Ey Rasûlüm mü'minlere söyle gözlerini kapatsınlar,
namuslarını muhafaza etsinler, nâ-mahreme bakmasınlar.” (Nur,
24/30) buyuruyor.
Bakınca; Allah-u Teàlâ hilkat itibariyle, yaradılış itibariyle
erkekle kadını birbirine alâkalı yaratmış. Erkeğin kadına karşı
bir ihtiyacı var, kadının da erkeğe karşı bir ihtiyacı var. İkisi
karşı karşıya gelince sinirler oynar, damarlar oynar, huylar
oynar, bozulur da bozulur her şey... İşte o zaman, o gönül
perdelenir.
“—Ne olacak?” diyeceksin ama, gönül aynası siyahlana,
siyahlana ayna göstermez olur. Ayna göstermez olunca bu gözler
vasıtasıyla, bakmalar dolayısıyla, zehirler gönle iniyor.
“—Bir şey yok, ne olacak? Bir şey yapmayız birbirimize. Biz
iyiyiyiz, biz kardeş gibiyiz. Kurtla koyunun geçindiği bir devir...”
Fakat gözler vasıtasıyla zehirler gönüle iner. O gönül perdesi
kapanır. En büyük felâket odur. Ruhumuz olur hapis… Hani çok
bilgileri vardı ya, hiçbirisinden istifade edemeyiz."
rahmetli m. zâhid kotku hz. - ramuz'ul ehadis dersleri'nden.
(Âyetü'l-münâfikı selâsün) “Münâfığın alâmeti üçtür:
İnsan ne zaman münafıktır, ne zaman değildir? Kendi
kendimizi bilmek için bir anahtar elimizde. “Münafıklığın alâmeti
üç şeydir. Üç şeyle münafık belli olur:
1. (İzâ haddese kezebe) Konuşurken yalan söyler. Sözünde
yalan varsa, münafıklıktan bir parça var onda.
2. (Ve izâ vaade ahlafe) Vaad ediyor, va'dinde durmuyorsa,
oldu iki parça, münafıklığın iki kısmı.
3. (Ve ize'tümine hàne) Eğer kendisine bir şey emanet
edilmişse, emanete hıyanet eder.”
Söz dahi olsa... Söz de emanettir. Adamın birisi sana bir söz
söyler, “Sana söylüyorum ama, bunu başkasına söyleme!” der.
Bunu sen başkasına söylediğin vakitte, hıyanet etmiş olursun.
Olmadı.
Para emanet verilir. Söz de emanettir. “Başkasına söyleme,
sana söylüyorum!” dediği vakitte, onu söylememek lâzım!
Söylediği vakitte yalan söylüyorsa; bir... Va'dinde durmuyorsa,
iki... Emânete hıyanet ediyorsa, üç... Üç oldu muydu, tam
münafık... Birisi varsa bir münafık, ikisi varsa iki münafık, üçü
varsa tam münafık... Allah muhafaza etsin..
İnsan ne zaman münafıktır, ne zaman değildir? Kendi
kendimizi bilmek için bir anahtar elimizde. “Münafıklığın alâmeti
üç şeydir. Üç şeyle münafık belli olur:
1. (İzâ haddese kezebe) Konuşurken yalan söyler. Sözünde
yalan varsa, münafıklıktan bir parça var onda.
2. (Ve izâ vaade ahlafe) Vaad ediyor, va'dinde durmuyorsa,
oldu iki parça, münafıklığın iki kısmı.
3. (Ve ize'tümine hàne) Eğer kendisine bir şey emanet
edilmişse, emanete hıyanet eder.”
Söz dahi olsa... Söz de emanettir. Adamın birisi sana bir söz
söyler, “Sana söylüyorum ama, bunu başkasına söyleme!” der.
Bunu sen başkasına söylediğin vakitte, hıyanet etmiş olursun.
Olmadı.
Para emanet verilir. Söz de emanettir. “Başkasına söyleme,
sana söylüyorum!” dediği vakitte, onu söylememek lâzım!
Söylediği vakitte yalan söylüyorsa; bir... Va'dinde durmuyorsa,
iki... Emânete hıyanet ediyorsa, üç... Üç oldu muydu, tam
münafık... Birisi varsa bir münafık, ikisi varsa iki münafık, üçü
varsa tam münafık... Allah muhafaza etsin..
rasulullâh'ın 72 mezheb arasından ayakta kalacağını söylediği tek mezheb.
elhamdülillâh.
elhamdülillâh.
m. esad coşan hazretlerinin son neferi.
youtube kanalında her daim onun sohbetlerini yayınlar.. maşallah.
youtube kanalında her daim onun sohbetlerini yayınlar.. maşallah.
hem bir ilaç hem de ilaç etkisi yaratan bir grup.
bu aralar içime kapanığım.
1 hafta olmuş buraya girmeyeli.. kimsesi kalmayan insan, dünyada her daim inzivadadır.
mehmet erdem'den olur ya parçası ile inzivadayım..
kıldığım namazların anlamının artması ile itikaftayım..
inziva, içten içe sorgulama sanatı.
1 hafta olmuş buraya girmeyeli.. kimsesi kalmayan insan, dünyada her daim inzivadadır.
mehmet erdem'den olur ya parçası ile inzivadayım..
kıldığım namazların anlamının artması ile itikaftayım..
inziva, içten içe sorgulama sanatı.
Yoksunluğun riyazeti ne varlık kapıları açar. Dua et bize de mübarek;)
kitlesi yüzünden egosu açığa çıkmış, "her şeyi ben bilirim" tarzı ve hangi videoyu atsam izlerler diyen bir koyun ve tapıcı kitleye sahip olan "müslüman."
şu aralar konuşamasak dâhi her daim bahtiyâr olmasını istediğim yazar.
üstâd necip fazıl'ın muhteşem eseri.
siyah bir kareyi aydınlatan küçük bir ışık.. insanlarda bazı insanların hayatında böyledir işte. karanlık boyut olarak ışıktan geniş olmasına rağmen, bizlerin odak noktası ışıktır.. aşk ve sevginin psikolojisi de böyle.. karanlıkta boğulmamak üzerine.
ayrılıklar ise aydınlıktan kaçmak ve karanlıkla savaşmaya benzer lâkin "büyük balık, küçük balığı yer."
ayrılıklar ise aydınlıktan kaçmak ve karanlıkla savaşmaya benzer lâkin "büyük balık, küçük balığı yer."
Tüm odaklar kendinden küçük balıklara yöneldiği için büyük balığın azameti ve akıbeti önemsizleşiyor nazarımızda. O kadar ki belkide küçük balığı ağzımıza aldığımızda büyük balığın lokması olmuşuzdur çoktan. Ve biz hala bi haberiz. Nefsimize zulmettiğimizi itiraf etmedikçe de bizi yutan balığın sahil-i selamete tükürmesi çok zor. Eyvallah nur yüzlü, idrakte şimşekler çaktırdın. Var ol…
maalesef ki içerisinde bulunduğum durum.
insan bazen sığınacak limanda arıyor beşeriyet olarak..
insan bazen sığınacak limanda arıyor beşeriyet olarak..
İnsan ise, dünyaya gelişinde, herşeyi öğrenmeye muhtaç ve hayat kanunlarına cahil; hattâ yirmi senede tamamen şerâit-i hayatı öğrenemiyor. Belki âhir ömrüne kadar öğrenmeye muhtaç, hem gayet âciz ve zayıf bir surette dünyaya gönderilip, bir iki senede ancak ayağa kalkabiliyor. On beş senede ancak zarar ve menfaati fark eder; hayat-ı beşeriyenin muavenetiyle, ancak menfaatlerini celp ve zararlardan sakınabilir. Demek ki, insanın vazife-i fıtriyesi, taallümle tekemmüldür, dua ile ubûdiyettir. Yani, "Kimin merhametiyle böyle hakîmâne idare olunuyorum? Kimin keremiyle böyle müşfikane terbiye olunuyorum? Nasıl birisinin lütuflarıyla böyle nazeninâne besleniyorum ve idare ediliyorum?" bilmektir; ve binden ancak birisine eli yetişemediği hâcâtına dair Kàdıu'l-Hâcâta lisan-ı acz ve fakr ile yalvarmaktır ve istemek ve dua etmektir. Yani, aczin ve fakrın cenahlarıyla makam-ı âlâ-yı ubûdiyete uçmaktır.
Demek, insan bu âleme ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül etmek için gelmiştir. Mahiyet ve istidat itibarıyla herşey ilme bağlıdır. Ve bütün ulûm-u hakikiyenin esası ve madeni ve nuru ve ruhu marifetullahtır ve onun üssü'l-esası da iman-ı billâhtır.
Hem insan, nihayetsiz acziyle nihayetsiz beliyyâta maruz ve hadsiz âdânın hücumuna müptelâ; ve nihayetsiz fakrıyla beraber nihayetsiz hâcâta giriftar ve nihayetsiz metâlibe muhtaç olduğundan, vazife-i asliye-i fıtriyesi, imandan sonra, duadır. Dua ise, esas-ı ubûdiyettir.
Demek, insan bu âleme ilim ve dua vasıtasıyla tekemmül etmek için gelmiştir. Mahiyet ve istidat itibarıyla herşey ilme bağlıdır. Ve bütün ulûm-u hakikiyenin esası ve madeni ve nuru ve ruhu marifetullahtır ve onun üssü'l-esası da iman-ı billâhtır.
Hem insan, nihayetsiz acziyle nihayetsiz beliyyâta maruz ve hadsiz âdânın hücumuna müptelâ; ve nihayetsiz fakrıyla beraber nihayetsiz hâcâta giriftar ve nihayetsiz metâlibe muhtaç olduğundan, vazife-i asliye-i fıtriyesi, imandan sonra, duadır. Dua ise, esas-ı ubûdiyettir.
Üstadın belagatına hayranım. Veciz ve duru. Şuna baksana nur yüzlü; “vermek istemeseydi, istemek vermezdi.”
Allah'ın cömertliği ve kul ile kurbiyeti daha veciz nasıl anlatılabilir ki…
Allah'ın cömertliği ve kul ile kurbiyeti daha veciz nasıl anlatılabilir ki…
ilacı sonunda aldım.
daha iyi miyim bilinmez ama kısa süreliğine daha iyiyim tabi.
yürürken ilaçsızlıktan gözüm kararıp, başımın döndüğü ve koparcasına ağrıdığı günlerden şu günlere.. şükürler olsun.
daha iyi miyim bilinmez ama kısa süreliğine daha iyiyim tabi.
yürürken ilaçsızlıktan gözüm kararıp, başımın döndüğü ve koparcasına ağrıdığı günlerden şu günlere.. şükürler olsun.
bürokrasinin kullanıp attığı, tek başına bir derin devlettir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?