Mümkündür ama ilk başta zordur, senelerce öğretilmiş din kurallarını bırakmak çile verir insana,yalan mıymış yani dersin,boşluğa düşersin,depresyona girersin ama en sonunda kabullenirsin,benim kâfir olma sürecim böyleydi.
her inanç ya da inançsızlık saygıyı hak eder. yeter ki üzerinde kafa yorulsun ve sorgulama sürecinden geçsin.
Hayır çünkü ateistlerin Tanrı'nın var olmadığına ilişkin delil getirmeye duydukları ihtiyaç bile, Tanrı'nın var olduğunun güçlü bir delili olarak görülebilir.
@masmavi biz karşı delil sunmak zorunda değiliz, siz iddianızı kanıtlamakla mükellefsiniz.
Mantıken, bir varlığın, varlığına inanmayan kişi, bu varlığı çürütme sorumluluğu taşır. Bir iddia yapıldığında, o iddianın doğruluğunu sorgulayan kişi, karşı deliller sunmakla yükümlüdür. Eğer bir kişi Allah'ın varlığını inkâr ediyorsa, bu kişinin bu inkârını mantıklı ve geçerli bir şekilde desteklemesi gerekir. İnanan kişilerin, varlıkları kanıtlamak yerine, inkâr edenlerin karşıt delilleri sunması daha mantıklıdır. Bu, temel bir tartışma ve akıl yürütme prensibidir. Bir kişinin bir iddiayı reddettiğinde, bu iddianın çürütülmesi sorumluluğu ona aittir. Kanıt sunma yükümlülüğü, iddiayı reddeden kişiye düşer.
Hocam neden bu kadar resmi yazıyorsun, işin içine biraz duygu katsan güzel olabilir
Kanıt sunma yükümlülüğü iddiayı ortaya atanındır azizim,ben çıkıp da samanyolu galaksisinin etrafında dönen 5 başlı ejderha var desem bunu kanıtlamakla mükellefim,senin çürütmeni beklemek saçma olur. Din olayı da bu şekilde.
Senin dediğini ele alacak olursak, bir iddia ortaya atan kişi kanıt sunmak zorundadır. Ancak, Allah'ın varlığına ilişkin iddia, evrenin düzeni ve yaşamın karmaşıklığı gibi gözlemlerle desteklenen geniş bir kabul görmüş gerçektir. Bu bağlamda, inanç sisteminin temel unsurları, bireylerin kişisel sorgulama ve değerlendirmelerine açık olabilir. Samanyolu'ndaki ejderhalar gibi spekülatif iddialar, bilimsel ve mantıklı delillerle desteklenmediğinden şüpheyle karşılanır; fakat Allah'ın varlığı, evrenin düzeni ve içsel gözlemlerle desteklenen bir gerçektir. Bu nedenle, inananların varlığı kanıtlaması yerine, inkâr edenlerin çürütme sorumluluğu daha geçerli bir tartışma zeminidir.