yaşamı değil, yaşamayı severiz ekstra sebeplere gerek yoktur zannımca.
hayatı ne zaman severiz sorusu
Nefes aldığımız her an. Ölümle burun buruna geldiğin an! Aslında bu kadar ertelememek lazım hayatı sevmeyi. Yaşamdan tat almamak demek, canlı cenaze olmak gibi bir şey. Yaşayan ölüler gibi. Ölmek ise tüm çaresizliklerin sonucudur. Ama bir gerçek var ki yaşadığın sürece her şeyin çaresi vardır.
Bir insanı sevince severiz hayat sevmeye değer kişiler olunce sevmeye değerdir.
yaşarken öldüğümüzde. İntihar etmeden, bunu gerçekleştirmek mümkün, hali hazırda olacak olan bu durumu içselleştirmek ve sonuca varmadan kazanılan bu bilinçle hayata bakmak, hayatı bir deneyim olarak konumlamak ve hayatı her şeyiyle birlikte kabullenmekle ancak sevmeye başlarız. Başımıza gelen ya da gelebilme ihtimali olan kötülüklere karşı öncesinde set çekmek, her ne kadar mantıklı gibi görünse de, yaşanabilecek potansiyelleri ve onlarla gelebilecek farklı deneyimleri belki de mutlulukları engeller. Hayat bir bütündür, yarısını alıp, diğer yarısını almama gibi bir imkanımız yok, bu nedenle, aslında her yeniliği dışladığımızda, hayattan da büyük bir kısmı dışlıyor oluruz.
Şu an aslında hepimiz bir zaman makinesiyle şu yaşımıza gelmişiz fırsatını yakalayabiliriz. Geçen gördüm 21 yaşında olsanız ne yapardınız başlığında çoğumuz güzel şeyler yazmış ama artık olması mümkün olmayan şeyler. Hayal edelim, uzun bir zaman sonra, hasta yatağımızda, zar zor nefes alırken, geçmişi düşünüyoruz, son nefesimize çok az kaldığı hissiyle, keşke diyoruz, keşke şu anki yaşımıza dönmüş olsak ve, ne kadar korkup, yapmadığımız ne kadar konfor alanımızdan çıkıp, deneyimlemediğimiz şey varsa, keşke yapabilseydik diye iç geçiriyoruz. Evet aslında bu an eğer bir anda ölüp gitmezseniz mutlaka yaşanacak, biraz akıllı davranarak, ileriye dönük böyle bir düşünce deneyiyle, gerçekten geçmişe gitmiş kadar değerli olan hayatımıza geri dönebilir ve çekindiğimiz ne varsa korkmadan yapabiliriz. Doğarken zaten ölmüş olan bizlerin kaybedecek pek de bir şeyi yok, o nedenle korkusuzca yaşayıp, pişmanlıkların olmasının da gayet normal olduğunu kabullenmek, ona göre hata yapmaktan korkmadan yaşamak gerekiyor.
Şu an aslında hepimiz bir zaman makinesiyle şu yaşımıza gelmişiz fırsatını yakalayabiliriz. Geçen gördüm 21 yaşında olsanız ne yapardınız başlığında çoğumuz güzel şeyler yazmış ama artık olması mümkün olmayan şeyler. Hayal edelim, uzun bir zaman sonra, hasta yatağımızda, zar zor nefes alırken, geçmişi düşünüyoruz, son nefesimize çok az kaldığı hissiyle, keşke diyoruz, keşke şu anki yaşımıza dönmüş olsak ve, ne kadar korkup, yapmadığımız ne kadar konfor alanımızdan çıkıp, deneyimlemediğimiz şey varsa, keşke yapabilseydik diye iç geçiriyoruz. Evet aslında bu an eğer bir anda ölüp gitmezseniz mutlaka yaşanacak, biraz akıllı davranarak, ileriye dönük böyle bir düşünce deneyiyle, gerçekten geçmişe gitmiş kadar değerli olan hayatımıza geri dönebilir ve çekindiğimiz ne varsa korkmadan yapabiliriz. Doğarken zaten ölmüş olan bizlerin kaybedecek pek de bir şeyi yok, o nedenle korkusuzca yaşayıp, pişmanlıkların olmasının da gayet normal olduğunu kabullenmek, ona göre hata yapmaktan korkmadan yaşamak gerekiyor.
Hayatımızdaki kaygıların, endişe ve korkuların dibine darı ekince bu umutsuzluk ve sıkıcı şeyler de toplar pılını pırtısını çeker gider. Gidişi olurda dönüşü olmaz inşallah. Neyse efenim hani o sıkıntıdan sigara yakılan anlar var ya işte o anlarda bu olumsuzluklara çekin bir hastır. Bitermi biter ha biraz sonra ha bir kaç gün sonra zaman su gibidir zaten. Hayatı ağlama duvarına çevirmeden huzur içinde yaşamak yaşamaya çalışmak bizatihi hayatı sevmektir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?