Bizim acemide bir akıllı vardı aklınca psikolojik sorunum var diyip çürük alacak kendisinede bahane olarak bipolarım lafını seçiyor. Neyse komutanlar bunu heyet neyime yolluyor sağlam çıkıyor sonra komutan 250 kişilik bölüğün önünde bipolar bozukluğum var diyen x şahışın heyet raporu bilmem neyine göre sağlamdır yalan söylemiştir o an tabii erler geliyor gaza toplu alkışlamalar yuhalamalar çocuk ağlaya ağlaya kaçmıştı.
Buda bôyle bir anımdır.
bipolar bozukluk
Bir dönem kardeşime koyulan teşhis belki de yanlış koydular bilmiyorum. Çok bipolar olan insan da tanımadım.
Ama kardeşim tamamen iyileşti hatta şu an bir kurumda müdürlük yapıp 2 çocuk büyütüyor.
O zamanlar bizimkinde görülen semptomlar, hayal aleminde karmaşa yaşamasıydı ve sık sık içinden bir sesin onu yönettiğini söylerdi. Mantıklı çıkarımlar yapamaz, normal üstü şeyleri oluyormuş gibi yaşardı. Bir süre ilaç tedavisi gördü sonra düzeldi.
Ama kardeşim tamamen iyileşti hatta şu an bir kurumda müdürlük yapıp 2 çocuk büyütüyor.
O zamanlar bizimkinde görülen semptomlar, hayal aleminde karmaşa yaşamasıydı ve sık sık içinden bir sesin onu yönettiğini söylerdi. Mantıklı çıkarımlar yapamaz, normal üstü şeyleri oluyormuş gibi yaşardı. Bir süre ilaç tedavisi gördü sonra düzeldi.
Herkesin en az bir exinin sahip olduğu hastalıktır :d
Şaka bir yana ben de bilgi vermek isterim. Genetik temelleri olduğu düşünülen ve biyolojik bir yanı olan bir hastalıktır. Hastalara "ilaçları bırak, kendin halledersin, insanın doktoru kendisidir, sen depresyonda değilsin boş zamanın çok, yürüyüş yap, hobi edin" gibi abuk sabuk tavsiyeler vermek veya mani dönemindeki halini şımarıklığa bağlamak, sizi dinledikleri bir durumda onlar için zararlı olacaktır. O yüzden herkes bi terapistliğe soyunmasın lütfen. Muhteşem fikirlerinizi kendinize saklayın.
Kişi için de çevresindekiler için de en zor dönem hastalığın başladığı ancak tanı almadığı dönemdir. Bu kişiler genellikle çevresindeki insanlar için bir tehdit oluşturmaz. Ancak onu seven kişiler tabii ki zorlanabilir bu süreçte duygusal olarak.
İki uçlu duygudurum bozukluğu olarak da bilinir ve gerçekten de iki uçta çok yoğun hissetmek olarak tanımlanabilir ama bu kadar basit değildir. Hastalığın sadece depresif - manik olarak iki evresi yoktur, tam olarak lunaparktaki gondol gibi değildir yani. Stabil bir dönem, hipomanik dönemler söz konusu olabilir. İnsanların "gayet normal" olduğu süreçler olur yani, bu da bilinçsiz kişileri "ay canım son derece normal canı istediğinde, abartıyor, bi şeyi yok" gibi bir yanılgıya sürükleyebilir.
Manik dönem genelde uyku ihtiyacında azalma, enerjide artış, hiperaktif davranışlar, düşüncelerde hızlanma ve aşırı neşe hali olarak karakterize edilse de semptomlar hem manide hem depresyonda hastadan hastaya değişebilir.
Mani aynı zamanda tahammülün azalması, obsesif halin artması, yoğun bir anksiyete ve öfke ile de kendini gösterebilir. Bunların bi kısmı ya da hepsi depresif atakta da söz konusu olabilir.
Ani duygu değişimleri gibi algılanması nedeniyle borderline kişilik bozukluğu ile karıştırılır. Bazı farklar var. Birisi kişilik bozukluğudur, birisi değildir, ilk fark bu glsjkf. Bkbde duygular hızlı değişebilir ama bipolar bozuklukta bu aniden sevinmek, üzülmek, öfkelenmek gibi değil de, günün bir kısmında çok neşeliyken atıyorum akşamüzeri bir neden olmaksızın çökkün hissetmek gibidir daha çok. Duygular kumandayla tv kanalı değiştirmişsiniz, zap yapıyormuşsunuz gibi değişmez. Bkbde nasıl bu duygu değişimi tam olarak bilmiyorum.
Bipolar bozuklukta genellikle kişilerin algısı ve bakış açısı sabittir. Bir öz denetim sorunu olduğunda bile mantığı bir parça devrededir. Sadece çok fazla duygudan ona pek kulak veremiyordur. Bir delilik durumu değildir yani. Dolayısıyla sizin hakkınızdaki düşünceleri dünden bu güne değişmez. Bkbde ise bu gün size hayranken yarın sizden iğreniyor gibi davranması söz konusu olabilir. Karşıdakini değersizleştirir.
Bipolar bir insan kişiliği nedeniyle kinci ve kötü biri olabilir ama bu bipolar olması ile alakasızdır. Bkbde ise bu bir kişilik bozukluğu olduğu için intikam alma, kin gütme, haset gibi duygular daha yaygındır. Bir narsistin narsist olmasıyla alakalı davranış paternleri nasıl az çok belli ise, borderline kişi için de bir davranış paterni vardır. Bipolar bozuklukta da kişinin başka kişilik sorunları da olabilir ama 2 farklı sorunun bir araya gelmesi durumu söz konusu olabilir.
Kendine zarar verme davranışı bipolar bozuklukta genellikle manipülatif değildir ve ölüme yöneliktir. Bkbde kendini cezalandırma, dikkat çekme, kişileri manipüle etme gibi motivasyonlar söz konusu olabilir.
Depresif dönemler çok ağır geçebilir. Öz bakım inanılmaz aksar. Kişi kendisini duş alamayacak ya da karnını doyuramayacak kadar bitkin hissedebilir. Böyle birine çık biraz koş ya demek akıllıca olmuyor yani.
Bazen paranoya, kuruntular ve psikotik belirtiler söz konusu olabilir. Bunlar maniye ya da depresyona eşlik edebilir. Renklerin daha parlak, seslerin daha yüksek algılanması, kişilerin kendisine zarar verebileceği korkusu, büyüklük hezeyanları (kendini peygamber sanma vs gibi) söz konusu olabilir.
Bir videoda bir hekimin "bipolar bozukluk hastalarından en sık duyduğum şey, keşke bunun yerine kanser olsaydım cümlesi oluyor" dediğine denk gelmiştim. Gerçekten de böyle bu.
Çok tipik belirtileri net bir şekilde göstermediğinizde kolayca teşhis alamayabilirsiniz. Teşhis almanız durumunda hekim ilaç tedavisini mutlaka gerekli görür. Bipolar bozuklukta ömür boyu ilaç kullanılması gerektiği yaygın bir yanlıştır. İlaç kullanmayı hekim onayıyla bırakabilen hastalar olduğu gibi, gerçekten de hayat boyu ilaç kullanmak durumunda olan hastalar da olur.
Havalı bir şey değildir. Sizi cool falan yapmaz. Aksine rezil olduğunuz pek çok an yaşarsınız ve sonradan hayli utanç duyabilirsiniz. Olduğunuzdan daha yaratıcı veya zeki kılmaz. Psikiyatrik hastalıklara özenen çok fazla insan var ve nedeni olduklarından daha iyi ve daha farklı bir şey olmayı istemek. Daha cazip, daha sıradışı vs. Arkadaşlar öyle bir şey olsaydı bu, insanlar tedavi olmaya kalkmazdı, manyak mısınız?
Son olarak hastanın semptomlarının farkında olması süreci yönetmesi açısından önemlidir. Kendini gözlemlemesi ve ne olduğunda ne oluyor algılayıp hekimi ve yakınlarını bilgilendirmesi işleri bir hayli kolaylaştırır. En başlarda bunu kestirmek kolay değildir ama seneler sonra bile tam anlamıyla ön görmek mümkün olmayabilir ve sürprizler yaşanabilir. :d ama tecrübeli ve dikkatli hastalar çoğunlukla henüz atak yaşamadan atak yaşayacağını öngörüp önlem alabilir.
Bununla yaşayan / mücadele eden kişilerin bunu romantize veya dramatize etmemesini öneriyorum. En nihayetinde bir sorun evet ama dünyanın sonu da değil. Ne kadar çabuk kabullenip ne kadar çabuk adapte olurlarsa yaşamları o kadar hızlı düzene girecektir.
Şaka bir yana ben de bilgi vermek isterim. Genetik temelleri olduğu düşünülen ve biyolojik bir yanı olan bir hastalıktır. Hastalara "ilaçları bırak, kendin halledersin, insanın doktoru kendisidir, sen depresyonda değilsin boş zamanın çok, yürüyüş yap, hobi edin" gibi abuk sabuk tavsiyeler vermek veya mani dönemindeki halini şımarıklığa bağlamak, sizi dinledikleri bir durumda onlar için zararlı olacaktır. O yüzden herkes bi terapistliğe soyunmasın lütfen. Muhteşem fikirlerinizi kendinize saklayın.
Kişi için de çevresindekiler için de en zor dönem hastalığın başladığı ancak tanı almadığı dönemdir. Bu kişiler genellikle çevresindeki insanlar için bir tehdit oluşturmaz. Ancak onu seven kişiler tabii ki zorlanabilir bu süreçte duygusal olarak.
İki uçlu duygudurum bozukluğu olarak da bilinir ve gerçekten de iki uçta çok yoğun hissetmek olarak tanımlanabilir ama bu kadar basit değildir. Hastalığın sadece depresif - manik olarak iki evresi yoktur, tam olarak lunaparktaki gondol gibi değildir yani. Stabil bir dönem, hipomanik dönemler söz konusu olabilir. İnsanların "gayet normal" olduğu süreçler olur yani, bu da bilinçsiz kişileri "ay canım son derece normal canı istediğinde, abartıyor, bi şeyi yok" gibi bir yanılgıya sürükleyebilir.
Manik dönem genelde uyku ihtiyacında azalma, enerjide artış, hiperaktif davranışlar, düşüncelerde hızlanma ve aşırı neşe hali olarak karakterize edilse de semptomlar hem manide hem depresyonda hastadan hastaya değişebilir.
Mani aynı zamanda tahammülün azalması, obsesif halin artması, yoğun bir anksiyete ve öfke ile de kendini gösterebilir. Bunların bi kısmı ya da hepsi depresif atakta da söz konusu olabilir.
Ani duygu değişimleri gibi algılanması nedeniyle borderline kişilik bozukluğu ile karıştırılır. Bazı farklar var. Birisi kişilik bozukluğudur, birisi değildir, ilk fark bu glsjkf. Bkbde duygular hızlı değişebilir ama bipolar bozuklukta bu aniden sevinmek, üzülmek, öfkelenmek gibi değil de, günün bir kısmında çok neşeliyken atıyorum akşamüzeri bir neden olmaksızın çökkün hissetmek gibidir daha çok. Duygular kumandayla tv kanalı değiştirmişsiniz, zap yapıyormuşsunuz gibi değişmez. Bkbde nasıl bu duygu değişimi tam olarak bilmiyorum.
Bipolar bozuklukta genellikle kişilerin algısı ve bakış açısı sabittir. Bir öz denetim sorunu olduğunda bile mantığı bir parça devrededir. Sadece çok fazla duygudan ona pek kulak veremiyordur. Bir delilik durumu değildir yani. Dolayısıyla sizin hakkınızdaki düşünceleri dünden bu güne değişmez. Bkbde ise bu gün size hayranken yarın sizden iğreniyor gibi davranması söz konusu olabilir. Karşıdakini değersizleştirir.
Bipolar bir insan kişiliği nedeniyle kinci ve kötü biri olabilir ama bu bipolar olması ile alakasızdır. Bkbde ise bu bir kişilik bozukluğu olduğu için intikam alma, kin gütme, haset gibi duygular daha yaygındır. Bir narsistin narsist olmasıyla alakalı davranış paternleri nasıl az çok belli ise, borderline kişi için de bir davranış paterni vardır. Bipolar bozuklukta da kişinin başka kişilik sorunları da olabilir ama 2 farklı sorunun bir araya gelmesi durumu söz konusu olabilir.
Kendine zarar verme davranışı bipolar bozuklukta genellikle manipülatif değildir ve ölüme yöneliktir. Bkbde kendini cezalandırma, dikkat çekme, kişileri manipüle etme gibi motivasyonlar söz konusu olabilir.
Depresif dönemler çok ağır geçebilir. Öz bakım inanılmaz aksar. Kişi kendisini duş alamayacak ya da karnını doyuramayacak kadar bitkin hissedebilir. Böyle birine çık biraz koş ya demek akıllıca olmuyor yani.
Bazen paranoya, kuruntular ve psikotik belirtiler söz konusu olabilir. Bunlar maniye ya da depresyona eşlik edebilir. Renklerin daha parlak, seslerin daha yüksek algılanması, kişilerin kendisine zarar verebileceği korkusu, büyüklük hezeyanları (kendini peygamber sanma vs gibi) söz konusu olabilir.
Bir videoda bir hekimin "bipolar bozukluk hastalarından en sık duyduğum şey, keşke bunun yerine kanser olsaydım cümlesi oluyor" dediğine denk gelmiştim. Gerçekten de böyle bu.
Çok tipik belirtileri net bir şekilde göstermediğinizde kolayca teşhis alamayabilirsiniz. Teşhis almanız durumunda hekim ilaç tedavisini mutlaka gerekli görür. Bipolar bozuklukta ömür boyu ilaç kullanılması gerektiği yaygın bir yanlıştır. İlaç kullanmayı hekim onayıyla bırakabilen hastalar olduğu gibi, gerçekten de hayat boyu ilaç kullanmak durumunda olan hastalar da olur.
Havalı bir şey değildir. Sizi cool falan yapmaz. Aksine rezil olduğunuz pek çok an yaşarsınız ve sonradan hayli utanç duyabilirsiniz. Olduğunuzdan daha yaratıcı veya zeki kılmaz. Psikiyatrik hastalıklara özenen çok fazla insan var ve nedeni olduklarından daha iyi ve daha farklı bir şey olmayı istemek. Daha cazip, daha sıradışı vs. Arkadaşlar öyle bir şey olsaydı bu, insanlar tedavi olmaya kalkmazdı, manyak mısınız?
Son olarak hastanın semptomlarının farkında olması süreci yönetmesi açısından önemlidir. Kendini gözlemlemesi ve ne olduğunda ne oluyor algılayıp hekimi ve yakınlarını bilgilendirmesi işleri bir hayli kolaylaştırır. En başlarda bunu kestirmek kolay değildir ama seneler sonra bile tam anlamıyla ön görmek mümkün olmayabilir ve sürprizler yaşanabilir. :d ama tecrübeli ve dikkatli hastalar çoğunlukla henüz atak yaşamadan atak yaşayacağını öngörüp önlem alabilir.
Bununla yaşayan / mücadele eden kişilerin bunu romantize veya dramatize etmemesini öneriyorum. En nihayetinde bir sorun evet ama dünyanın sonu da değil. Ne kadar çabuk kabullenip ne kadar çabuk adapte olurlarsa yaşamları o kadar hızlı düzene girecektir.
nöropsikolojik rahatsızlıkların kanseridir. kronik olduğu için ancak "kontrol" altına alınabilir. hala tam olarak çözülebilmiş değildir. bilinen ve yaygın olan 3 türü vardır. tip1, tip2 ve Siklotimi. tip 1 bipolar bir birey olarak daha uygun bir zamanda ayrıntılı bir şekilde bu hastalık hakkında bilgi vereceğim.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?