nietzsche kadar hayatın içinden örnekler veren, size pes etmeyi değil, sürekli mücadele etmenizi gösteren, anlamsızlık füryasına rağmen kendi anlamınızı bulup, sürüden ayrılıp, kendinizi oluşturmanızı anlatan başka bir filozof daha yoktur. Bu tarz yanlış anlaşılmaları normal buluyorum, yukarıda da değindiğim gibi, anlamak için belli bir birikim gerekir. Anladığını sananların çoğu da, anlamaktan uzak, sadece birkaç lafını kullanıp, cool buldukları için saygı duyarlar. Bir filozofu anlamak, google'a onun kavramlarını yazıp, ne demek olduğunu okumakla olmaz. Örneğin çok bilinen cogito argümanının en vurucu kısmını hepimiz duymuşuzdur. Düşünüyorum öyleyse varım!. Bu sonuç kısmıdır, aslında sadece burayı okumanın bir anlamı yoktur. Arka planında 10 adımlık bir düşünce silsilesi vardır, onlarla beraber okunup, anlaşıldığında ancak bu cümle bir anlam ifade eder. Aynı şekilde üst insan kavramını, übermench nedir diye okumakla olmaz, öyle bir bakışla süpermen zannedersiniz.
Zor bir filozoftur, zorluğu, kendinden önce pek çok şeye atıfta bulunmasından ve yazım tarzından gelir. Böyle yazmasının sebebi de, güçlü olanın kendini açıklamak gibi bir derdi olmaması gerektiğini düşünür. Yani güçsüz olan kişi, bir fikri varsa, uzun uzun anlatıp dayatmaya çabalar. Bu sokrates'in yöntemidir. Kendisinin kullandığı şiirsel anlatım ve aforizmaların sebebi de budur. Herakleitosçu bir tutum denilebilir.
friedrich nietzsche
Felsefeye ciddi manada herhangi bir katkısı bulunmayan filozof. Doğru düzgün felsefi sistemi yoktur, çok fazla uydurma kavramlar icat etmiştir. Ergenler üst insan, bengi dönüş, efendi köle ahlakı gibi kavramları pek sever, her yerde paylaşır. Hiçbir anlamı yoktur.
Felsefenin sadece teorik değil aynı zamanda pratik yönü de kuvvetli olmalıdır. Nietzschede zaten pratik yok, teorik yönü de oldukça saçma sapan. Gerçek hayata uyarlayabileceğin bir kuram ortaya atmıyorsan, bilimsel bir yönü yoksa hiç felsefe yapma daha iyi.
Felsefenin sadece teorik değil aynı zamanda pratik yönü de kuvvetli olmalıdır. Nietzschede zaten pratik yok, teorik yönü de oldukça saçma sapan. Gerçek hayata uyarlayabileceğin bir kuram ortaya atmıyorsan, bilimsel bir yönü yoksa hiç felsefe yapma daha iyi.
Herkesin ve Hiç Kimsenin Kitabı
okurken duraksatan ve düşündüren bir kitap. bazı zamanlar satırlar arasında kayboluyorum
okurken duraksatan ve düşündüren bir kitap. bazı zamanlar satırlar arasında kayboluyorum
Ergenlerin elinde heba olan üstadım. Onu sadece söz paylaşım aracı olarak kullanan ancak demek istediğinden gram haberi olmayanlar bir yana, bir de karamsarlığını ve nihilizmini kamçılayan bir figür olarak ona sevgi besleyenlerin adını karaladığı yegane düşünür. Bunların bir üstü, nazilere yol gösteren ve ırkçı olduğunu iddia edenler. Bu gözler nietzsche'ye müslüman denildiğini bile gördü. Bu kadar dile gelip de, böylesine yanlış anlaşılan kaç kişi daha vardır acaba.
nietzsche yazım tarzı gereği, sürekli göndermeler yapan, okumaya alıştığımız tarzda kavramları direkt öne sürmek yerine, onlara hayat verip, bizzat hayatın içerisinde bize göstermeye çalışır. En temel meselesi, insanlık tarihinden bugüne, koca bir düşünsel süreç içerisinde, insan hiçbir zaman şu anda yaşanan hayata değer vermemiş, hep bir öteki, sonraki, yüce ve ulaşılmaz olan bir şey yaratıp, onu arzulayarak, hayatın bizzat kendisini ıskalamıştır. Sokrates'ten bu yana, hep aranan şey, hayatın içerisinde değil, platon'un ideası ya da ona denk gelen ulaşılmaz ve mükemmel olduğu varsayılan bir şeyler olmuştur. Oysa hayat biriciktir ve hepimizin elinde sadece onu yaşamakla var edebileceğimiz bir yerdedir. Tüm akıl ona yorulmalı, her şey hayatın bizzat içerisinde aranmalıdır.
direkt nietzsche okuyarak onu tam olarak anlayamayız çünkü kendisi, kendisinden öncekilere saldırarak felsefesini ortaya koyar. Bu saldırıların hedeflerini bilmemek, onu da anlamada eksikliklere yol açar. Bu nedenle anlaşılmamaması bir nebze anlaşılabilir ancak bu kadar anlaşılamamazlığa rağmen böylesine popüler olmasını anlamak zor. Yazılacak daha çok şey olsa da, kendisi benim korktuğum bazı yanlarımı açığa çıkarmama sebebiyet veriyor o yüzden bu kadar yeter.
nietzsche yazım tarzı gereği, sürekli göndermeler yapan, okumaya alıştığımız tarzda kavramları direkt öne sürmek yerine, onlara hayat verip, bizzat hayatın içerisinde bize göstermeye çalışır. En temel meselesi, insanlık tarihinden bugüne, koca bir düşünsel süreç içerisinde, insan hiçbir zaman şu anda yaşanan hayata değer vermemiş, hep bir öteki, sonraki, yüce ve ulaşılmaz olan bir şey yaratıp, onu arzulayarak, hayatın bizzat kendisini ıskalamıştır. Sokrates'ten bu yana, hep aranan şey, hayatın içerisinde değil, platon'un ideası ya da ona denk gelen ulaşılmaz ve mükemmel olduğu varsayılan bir şeyler olmuştur. Oysa hayat biriciktir ve hepimizin elinde sadece onu yaşamakla var edebileceğimiz bir yerdedir. Tüm akıl ona yorulmalı, her şey hayatın bizzat içerisinde aranmalıdır.
direkt nietzsche okuyarak onu tam olarak anlayamayız çünkü kendisi, kendisinden öncekilere saldırarak felsefesini ortaya koyar. Bu saldırıların hedeflerini bilmemek, onu da anlamada eksikliklere yol açar. Bu nedenle anlaşılmamaması bir nebze anlaşılabilir ancak bu kadar anlaşılamamazlığa rağmen böylesine popüler olmasını anlamak zor. Yazılacak daha çok şey olsa da, kendisi benim korktuğum bazı yanlarımı açığa çıkarmama sebebiyet veriyor o yüzden bu kadar yeter.
Aslında nihilist olmayan filozof.Nihilist olsa
O kadar kafa patlatmazdı, üst insan, köle efendi ahlakı,bengi dönüş gibi kavramları icat etmezdi,gider intihar ederdi.
(bkz: ben bu kulaklara göre ağız değilim)
(bkz: böyle buyurdu zerdüşt)
O kadar kafa patlatmazdı, üst insan, köle efendi ahlakı,bengi dönüş gibi kavramları icat etmezdi,gider intihar ederdi.
(bkz: ben bu kulaklara göre ağız değilim)
(bkz: böyle buyurdu zerdüşt)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?
Yemin ediyorum en temel sorunumuz samimiyet eksikliği gibi geliyo ya. Kitabı bile "ulan ne diyomuş acaba bu?" Samimi merakıyla okuyamıyoruz, orada da kendimizi onaylatıcaz illa...