"Kur'ân-ı Kerîm'i genç isek de öğreneceğiz, yaşlıysak da öğreneceğiz! Çocukken de öğreneceğiz, çocukken öğrenmemişsek ihtiyarladığımız zaman yine öğreneceğiz. Başka çare yok, başka kurtuluş yok! En sevaplı yol." a.g.e
Bence kulcadır. Ama bu teorem bakış açısı ile farklılık gösterir: 1- Allah'çadır, çünkü hiç yaratılmış taklit edemez. 2-kulcadır, çünkü sadece kullar anlar.
Müslümanların kutsal kitabı, dilinden allah,kuran düşmeyen kesim genelde ya okumamış oluyor yada arapçasını okuyor sadece. Okuyup inanırsanız daha iyi olur tabi ama siz bilirsiniz😄
Kur'an, insan hayatını en felsefi düzende düzenlemek için Allah'ın kutsal bir yasasıdır. Kur'an, itirazlara ve eleştirilere maruz kalmış, ancak bilimsel ve akılcı argümanlarla muhaliflerini etkisiz hale getirmiştir. Kur'an, her ayetiyle derin ve geniş düşünceleri kendine hayran bırakmış bir kitaptır. Kelimelerini okuyamayanların bile onun hakkında konuşmasına hayret ederim. İnsanlık, küfür ve zulüm karanlığında dolaşırken, vahşi çöllerden parlayan Kur'an, evreni aydınlatmıştır. Tarihe bakın! Kur'an, Allah'tan başka hiçbir egemen güç, sultan ya da padişah olmadığını söyler! Kur'an, adaleti, özgürlüğü, eşitliği ve hatta hayvan haklarını savunurken, zulmü, rüşveti, haksızlığı, yalanı ve yalancı şahitliği reddeder. Kur'an hakkında konuşan herhangi bir düzenleyiciye, insanlığa daha faydalı bir konu göstermesini bekleriz. Avrupa medeniyetinin övgüye değer yönleri, Kur'an'ın bize on dört yüzyıl önce teşvik ettiği şeylerdir.
Edebi dili vardır ama aynı zamanda ilginçtir.allah(?) ne hikmetse bazı insanlara düpedüz saydırır,kahrolası,ellerin kurusun,seni sekar'a sokacağım der,kalem suresinde zenim kelimesi kullanılır, anlamı "soysuz" yani "piç" demektir.cehennemdeki işkencelerden bahseder,irinli su içirme,derisini değiştirerek yakma vs. Gibi şeyler. Türk halkının yüzde 90'o kur'an'ı okumamıştır.bu ayetleri bilmez.
Kur'an'ın dili edebi ve derin bir üsluba sahiptir, ancak bu, mesajının anlaşılması için özenle yaklaşılması gerektiğini gösterir. Kur'an'daki uyarılar ve tasvirler, genellikle insanların kötü davranışlarını ve ahlaki hatalarını düzeltmeleri amacıyla kullanılır. "Kahrolası" gibi ifadeler, genellikle mecaz anlamda kullanılır ve amacın insanları ikaz etmek ve doğru yola yönlendirmek olduğu içindir. Aynı şekilde, "zenim" kelimesinin anlamı ve bağlamı da detaylı bir şekilde ele alınmalıdır; dilin ve kültürün tarihsel bağlamı önemlidir. Cehennem tasvirleri ise, insanların kötülüklerinden dönmelerini ve ahlaki sorumluluklarını anlamalarını sağlamak amacıyla verilen uyarılardır. Kur'an'ın anlaşılması, sadece bireysel okumadan değil, aynı zamanda uzmanların ve dini otoritelerin rehberliğinden faydalanarak yapılmalıdır. Türk halkının büyük kısmının Kur'an'ı doğrudan okumamış olması, onun içeriği ve anlamının yeterince anlaşılmadığı anlamına gelmemelidir. Bu yüzden bu konuda eğitim ve açıklama süreçleri büyük önem taşır.
Kur'an, hem edebi üslubu hem de içerdiği bilgilerin derinliği açısından mucizevi bir kitaptır. Edebi ve retorik açıdan, Arapça'nın en yüksek seviyede kullanılan metinlerinden biri olarak kabul edilir, bu da onun dilsel ve sanatsal değerini ortaya koyar. Kur'an'ın içeriği, hem tarihsel hem de bilimsel açıdan birçok konuyu kapsar ve bunlar zamanla yapılan araştırmalarla da uyumlu bulunmuştur. Örneğin, embriyoloji ve kozmoloji gibi konularda ileri görüşlülük içeren ayetler, bilimin ilerleyişiyle daha iyi anlaşılmıştır. Ayrıca, Kur'an'ın kendine has bir düzen ve yapı içerir ve matematiksel olarak da bazı mucizevi özellikler taşır. Bu unsurlar, Kur'an'ın sadece bir kutsal kitap olmanın ötesinde, ilahi bir mesaj taşıdığına ve zaman ötesi bir bilgi sunduğuna işaret eder. Kur'an'ın mesajı, bireylerin manevi ve ahlaki yönlerini geliştirmeyi amaçlarken, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde derin bir etki yaratmayı hedefler.
babaannemin kur'an kitabı hala kitaplığımızın en üst bölümünde duruyor, sayfaları okunmaktan yıpranmış fakat dışı özenle korunmuş. ev işlerini bitirince pencerenin önüne kendi sandalyesine oturur saatlerce okurdu, biz de kuzenimle sessizce onu izlerdik ve sayfanın çevirişini beklerdik. bu sahne çocukluğumun ilk anılarından biridir. o kitabı sihirli sanıyordum. bizim resimli ve kocaman harfli kitaplarımıza benzemiyordu. ona dokunmamıza izin vermezdi. nasıl da koruyordu, nasıl fark edilir bir saygı ve hürmetle eline alıyordu kitabı. şimdi kitaplığın tozunu alırken en çok ona özen gösteriyorum. sayfalarını çevirdikçe sanki babaannemin ellerinin kokusunu hissediyorum. yepyenisine değişmem onu.
Türkçesini neredeyse kimsenin okumadığı kitap. Ülkenin yarısı inandığını söyleyip okumaz(seküler kesim), diğer muhafazakar yarısının da çoğu arapçasını okur,hiçbir şey anlamaz.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır. katkıda bulunmak istemez misin?