confessions

bythemali

1. nesil Yazar - 7. Seviye Büyük usta - Yazar

  1. toplam entry 166
  2. takipçi 8
  3. puan 12897

zombeavers

bythemali
2015 yapımılı kunduzlar ile ilglili bir teen slasher korku komedi filmi. Konu yine aynı bir yere eğlenmeye giden 6 salak ergen irisi, onların başına gelenler. Kısaca anlatacak olursak : Bir grup arkadaş hafta sonu eğlenmek için göle yüzmeye gider Ancak bu kısa tatili mahvedecek olay gölün kunduzlarla dolu olmasıdır ve bunu fark ettiklerinde bu eğlence cehenneme dönüşür.
Ve yine en sevişgen başta gidiyor ağır spolier oldu ama....
Filmi Jordan Rubin yönetirken baş rollerde Rachel Melvin,Hutch Dano,Cortney Palm,Lexi Atkins

perva sözlük

bythemali
Sevdim burayı gelmiş olduğum başka bir sözlüğe bakılarak. Bir saygı var nickaltımıza yazan insanların üslubu çok güzel. Ama daha emekleme aşamasında olan bir sözlük diğer açılan sözlüklerin yapmış olduğu hataların yapılmaması dileği ile...
9
camus camus
aynı sebepten buradayım.
başıbozuk başıbozuk
Malum sözlükten mi geldiniz? Hani şu logosu turuncu olan?
bythemali bythemali
evet 2.kez tacizi hakareti küfre susan kişilerin yönettiği bir yerde olmak bana yaraşmazdı.
başıbozuk başıbozuk
@bythemali Yalnız değilsiniz üstadım, ben de oradan geldim, hatta beni yüksek ihtimalle tanırsınız çünkü oranın en popüler yazarlarından birisiydim, ama burada anonim takılacağım :)
bythemali bythemali
@basibozuk bende bilinen yazarlardanım madalyalı olarak. tahmin ediyorum bende burada bilinen ilk nickimle geldim
başıbozuk başıbozuk
@bythemali üzücü bir durum..
bythemali bythemali
@başıbozuk aynen öyle ama kendileri kaşındılar bu sözlüğüde dolduracak çok yazar var. Orada saçma sapan insanlar ile kalsınlar.
başıbozuk başıbozuk
@bythemali kesinlikle katılıyorum dediklerinize.
bythemali bythemali
@başıbozuk teşekkür ederim

erzurum

bythemali
Şehrin bilinen ilk adı, Doğu Roma İmparatoru II. Theodosius'un ismine atıf olarak verilen Theodosiopolis'ti. Ermeniler ise buraya Karin ismini vermişlerdir. 11. yüzyıldan sonra ise Türkler, Theodosiopolis için Erzen adını kullanmışlardır. Basılan Selçuklu paralarında şehrin adı Erzenü'r-Rûm ismi çok geçmektedir zaman ile erzurum ismine dönüşmüştür.

kadın değil baş belası

bythemali
1968 yapımı ülkü erakalın'ın yönettiği başrollerinde türkan şoray ve engin çağlar'ın oynadığı aşırı matrak bir türk filmidir. filmde kimler yoktur ki çarliston sabahat karakteri ile güzin özipek döktürür resmen. hala sami hazinses'in oynadığı avukat karakterine ne demeli filmin konusuna gelecek olursak ;
kendisine kalan mirası alabilmesi için biriyle evlenmek zorunda olan çapkın uçarı murat avukatının bulduğu idam mahkumu olan çengi naciye evlenmeye karar verir. idam mahkumu olan naciye muratı görür görmez bu evliliğe razı olur. hapishanede nikah kıyarlar. ancak idam günü naciye'nin masum olduğu ispatlanır ve beraat eder ve mahalleye döner sonra mahalleliyi alıp cümbür cemaat kocasının evine baskına giderler. sonrasında murat sevmeden evlendiği naciye'den kurtulmanın yollarını arar. ona kötü davranıp onu evden kovar. arkadaşlarının yardımı ile naciye başka bir kimlikle muratı kendisine aşık edecek ve intikamını alacaktır.

filmde efsane replikler vardır mesela naciye muratı ilk gördüğünde ettiği laf: artist kartpostalı gibi çocuksun seni rüyasında gören kadının abdesti bozulur be.
murat naciye geldiğinde kendisini odaya kilitler naciye kapıda bağırırken hizmetçiyi oynayan suna pekuysal'a kendisi gibi bağırmasını söyler bu sahnede bir efsanedir.

the babadook

bythemali
Yönetmenliğini ve senaristliğini Jennifer Kent'in üstlendiği başrollerinde Essie Davis ve etkileyici performansıyla adından söz ettiren çocuk oyuncu Noah Wiseman'ın yer aldığı korku türünde az bilinen enfes bir film:

Filmin konusuna gelecek olursak:

Kocasını kaybettikten sonra oğlu Samuel'ı yalnız büyüten Amelia bir gün oğlunun kitaplarının arasında mister babadook (türkçesi karabasan) kitabını bulur ve bu kitabı samuel'e okur. Fakat Samuel rüyasında Badabook canavarını gördüğünü söyler. Bu günden itibaren esrarengiz şeyler yaşanmaya başlar. Amelia kştabı her yok etmeye çalışmasında kitap yeniden belirmeye başlar ve samuel'in kabusları daha da şiddetlenmeye. Amelia ve Samuel bu olaylardan sonra psikolojik olarak iyice dibe sürüklenmeye başlayacaktır.



2
mischief mischief
Hele şükür korku izleyen birisi daha çıktı.bu film oldukça güzeldir.
bythemali bythemali
teşekkürler severim krkusinemasını bugün korku sineması entrylerim gelecek

satın alınan koca

bythemali
1971 yılına ait senaryosu ve yönetmenliğini cduygu sağıroğlu'nun yaptığı romantik, dram ve komedi türünde bir türk filmidir. filmin başrollerini fatma girik ve cüneyt arkın paylaşırlar yan rollerde ise hulusi kentmen, sadettin erbil, mürrüvet sim, sami hazinses gibi sanatçılar yer alırlar.

filmin konusuna gelirsek

genç,yakışıklı fakir ve kimsenin okumadığı romanlar yazan murat (cüneyt arkın) kaldığı pansiyonun küçük kızı ayşe'nin hastalığının tedavisi için gerekli parayı bulmaya çalışır fakat bulamaz. tam bu sırada çok zengin bir adam olan mahmut şevket bey'in (sadettin erbil) güzel ve şımarık kızı olan zeynep (fatma girik) mirası alabilmesi için evlenmesi gerekmektedir ayşe'nin ameliyatı için patronu kemal bey'in(hulusi kentmen) aracılığı ile murat bu teklifi kabul eder. bu garip teklifi şartlar dahilinde sadece parayı alıp ayşe'yi ameliyat ettirmek için kabul eder. bu garip evlilik 1 yıl sürecektir ama mahmut şevket bey'in istediği şartlarda. murat ve zeynep başlarda birbirlerinden hiç hoşlanmazlar fakat daha sonra aşık olurlar. romantizm seviyesi çok dozundadır. bu filmde cüneyt abimiz çok karizmatiktir. fatma girik ise ayrı bir güzeldir. filmin komedi yükünü mürrüvet sim yüklenmiştir adeta. filmin son sahnesinde elleri ojeli köylü kızı olmaz diye tanır murat sevdiceğini.

the french connection

bythemali
gelmiş geçmiş en iyi dedektif filmlerinden birisi olan 1971 yılında yönetmen william friedkin tarafından yönetilen baş rollerinde gene hackman, roy scheider ve fernando rey olan 1972 oscarlarında 5 dalda oscar kazanmış hemen hemen hepsi a clockwork orange gibi bir efsane filmi geride bırakarak hem de. filmin ikinci bölümünü 1975'te john frankenheimer tarafından çekilmiştir fakat ilk film kadar tat vermemektedir.


filmin konusuna gelirsek:

dedektif jimmy "popeye" doyle (gene hackman) kendine has yöntemler ile çalışan hafif çatlak ama teşkilatın en sağlam dedektiflerindendir. ortağı buddy "cloudy" russo (roy scheider ) ile amerika ve fransa arasında olan uyuşturucu ticaretini ortaya çıkarmak ve şebekenin başı olan alain "frog one" charnier(fernando rey)'i yakalamaktır filmde enfes takip sahnelerinden sonra frog one'ın eline düşen popeye'nin eroine alıştırılıp çıldırması sonra ara sıra çıldırma hezeyanları filme ayrı bir tat vermektedir.

özellikle takip ve aksiyon sahneleri ayrı bir hava katar filme gene hackman'a ayrı bir parantez açmak gerek hafif kafadan kırık tiplemeleri canlandırmada olan başarısını göz ardı etmemek gerekir. roy scheider ise aksiyon sahnelerinde bir yıldız gibidir. fernando rey ise değişik fakat karizma bir kötü adam olarak karşımıza çıkar.

trabzon

bythemali
isminin Yunan mitolojisinde Lycaon'un oğlu Trapezeus'un Arkadya'daki adaşına ismini verdiği bilindiğinden, Karadenizdeki Trabzon'un da bu mitolojik kahramandan adını aldığı ve kent adının Yunan toponomi geleneğinden geldiği öne sürülmüştür. Bir diğer varsayım ise 2500 yıllık geçmişi olan bu ismi 17. yüzyılda Türkçe Halk etimolojisi kaynaklı ”Tuğra-bozan“ yakıştırması ile açıklamaya çalışmış olması da kimi çevrelerce kabul görülür.

deli kurt

bythemali
Hüseyin nihal atsızın bir romanı. Roman okunması zor fakat içine çeken bir dil ile yazılmıştır romanın kısaca konusuna değinecek olursak:
Osmanlı İmparatorluğu'nda fetret devrinde geçen bir olayı konu alır.

Roman, Osmanlı İmparatorluğu'nda geçen bir olayı konu alır. Fetret Devri'nde taht adaylarından bir tanesi olan İsa Beğ, gücünü kaybetmeye başlayınca hanımı Bala Hatun'u, adamlarından bir tanesi Çakır'a emanet eder ve onu kaçırmasını ister. Çünkü Osmanlı geleneklerine göre taht kavgalarında sadece kişi değil onun soyundan gelen herkes öldürülmektedir ve Bala Hatun'da hamiledir. Çakır başarı ile Bala Hatun'u kaçırır ve süt annesinin yanına yerleştirir. Yıllar geçer, Çakır bir sipahi olmuştur ve süt annesinin yanına gider. Süt annesinin yanına gittiği zaman Bala Hatun'un, İsa Beğ'in ölümünden kısa bir süre sonra öldüğünü öğrenir. Bu sırada İsa Beğ'in oğlu Murad büyümüştür. At kullanışı, hareketleri yüzünden kendisine "Deli Kurt" lakabı takılmıştır. Murad, 16 yaşındaki Osmanlı Ordusuna girer kısa bir süre sonra da sipahi olur. Çakır onun yanından hiç ayrılmaz. Murad aynı zamanda evlenmiştir. Kısa süre sonra Gökçen Kız adında bir efsane duyar ve bu dikkatini çeker fakat sonradan öğrenecektir ki bu bir efsane değildir. Gökçen Kız'ın gözleri ışık saçıyordu, gözlerine bakan ise ölüyordu. Taş ile yağmur yağdırıyordu. Murad bu efsaneden etkilendiği gibi gerçek olduğunu görünce Gökçen Kız'dan tamamen etkilenir. Başından savaşlar geçer. Aynı zamanda 4 tane kız çocuğu olur. En sonunda Çakır'ı ve savaşlarda hep sırt sırta durduğu birlikte yetiştiği Evren'i kaybeder. Hızla yükselmektedir. Padişah İkinci Murad ile de yakınlaşır ve kader onu Osmanlı İmparatorluğuna sürükler. Kısa bir süre sonra da İsa Beğ'in oğlu olduğunu, bir şehzade olduğunu, Bir Osmanoğlu olduğunu öğrenir fakat bir şey yapmaz. Bir oğlu olur ve ona İsa adını verir. Bir sefere daha çıkar ve döndüğünde ne ailesini ne de Gökçen Kız'ı bulabilir. Çünkü sel felaketi tüm sevdiklerini Deli Kurttan almıştır. Deli Kurt her şeyi bırakır ve gider.

Ayrıca Gökçen Kız'ın yalan olmadığını, Muğla tarafında böyle bir şey olduğu iddia edilmiştir.

cennetin çocukları

bythemali
1977 yapımı senaryosu sadık şendil'e ait olan kartal tibetin yönettiği leziz bir yeşilçam filmidir. ama ne leziz baş rollerde münir özkul ve ekrem bora resital sunar resmen diğer jön ve jöndamımız ise çalışkan ahmetimiz ahmet sezerel ve şahsi fikrimce yeşilçam'ın en güzel kadın oyuncusu ıtır esen. diğer rollerde ise sevimlilik ve muzip bakış denilince yeşilçamda aklıma gelen iilk isim sevda aktolga, aile şerefi filminde ıtır esen ablamızın belalısı olan oktay yani eriş akman ve bizimkilerde şükrünün hain damadı olarak bildiğimiz tayfun çorağan.

Filmin konusuna gelecek olursak:

Aslında klasik aşk engel tanımaz...

aşk yüzünden Düşman olan iki aile ve yılların sonunda onların çocuklarının saf aşkları....

suçlular aramızda(film)

bythemali
1964 yapımı bir metin erksan filmi başrollerde tamer yiğit, ekrem bora ve belgin doruk oynar.

suçlular aramızda filminin konusuna gelecek olursak;

istanbul'un zengin bir ailesinin konağında oldukça kıymetli olduğu söylenen bir kolye çalınır. hırsızın evin içinden bir kişi olduğu düşünülmektedir. ancak şüphelerde sınıf farkları hemen göze çarpar. işin ilginci kolye sahtedir. bu öğrenildikten sonra olan sınıf farklılıklarının çatışması diyebiliriz.
hırsızların kolyenin sahte oldukları anda aileyi tehdit etmesi ayrı bir ironi ve aile şerefine leke gelmemesi için oluşan cinayet örgüsü filme ayrı bir hava katmaktadır.
hele final sahnesinde güce tapanların kural tanımazlığının, gücü kaybettiklerinde ellerinde yaşamaya değer bir şey kalmayıp canlarının bile değersizleşmesini anlatır.
filmde olan bir çılgın siyahi abimiz var ki... alakasız dansları ile renk katar.

rahmetli ekrem bora'nın bu filmde olan oyunculuğu efsaneden de ötedir. tamer yiğit acemiliği belli olsa da sırıtmaz. belgin doruk ise pek bir güzeldir bu filmde.

izmir uluslararası fuarı 1. film şenliğinde en iyi yönetmen ödülü almıştır.
milano film festivali(1965) en iyi sosyal konulu yabancı film ödüllerini almıştır.

barefoot in the park

bythemali
neil simon üstadın muhtşem kaleminden çıkan broadway klasiğinin yine kendisinin beyaz perdeye uyarlaması ve gene saks'ın yönetimi ile ortaya çıkan 1967 tarihli sevimli bir romantik komedi fimidir. başrollerde robert redford, jane fonda yer alır.

filmin konusuna gelecek olursak:

yeni evlenen koyu cumhuriyetçi geleneklerine sonuna kadar bağlı bir genç avukatla (robert redford), kafadan hafif kırık, azgın, aşırı özgür ve asi ruhlu eşinin (jane fonda) balayı ve ilk evlilik günlerini mizahi bir dil ile ele alıyor. redford rolünden kaynaklı silik bir performans ortaya koyuyor karakterinin gerektirdiği gibi . jane fonda ise adeta filmi alıp götürüyor ve izlerken çatlaklığını sonuna dek hissetiriyor. çatlak komşu victor velasco (charles boyer) ise şahsi fikrimce filmin en mükemmel detayı her sahnesinde bunu sonuna kadar hissetiriyor. filmin başlarındaki merdiven meselesi ve otel odasında geçen sahnelerde ise sesli kahkaha atabilirsiniz. film çok hızlı başlayıp sonlara doğru düşse bile izlenilmeyi sonuna kadar hak eden bir film. romantik komedi sevenlerin kaçırmaması gereken bir film.

a man for all seasons

bythemali
thomas more'un hayatının son döneminden bir kesiti izleyicinin gözüne gerçekçilik algısı ile sokan fred zinnemann'ın yönettiği daha önce tiyatroda'da more'a hayat veren paul scofield'in baş rolünü oynadığı 1966 yapımı 6 dalda oscar ödülü sahibi mükemmel bir filmdir.

kısaca konuya gelirsek:

hiç sevmediği ölen kardeşi arthur'un eşi ve ispanya kralının kızı aragon'lu catherine'den erkek çocuk sahibi olamayan ingiltere kralı 8.henry, uğruna ülkesini vatikan'dan ayırdığı ve yeni bir din ve kilise icat ettiği genç güzel anne boleyn ile evlenip tahtına veliaht bırakmak ister. henry'nin en yakın arkadaşı ve akıl hocası , devlet görevlisi ve önemli düşünür thomas more ise koyu bir katolik inancına sahip olduğu için bu evliliğe şiddetle karşı çıkar. katolik klisesinden ayrılmanın esas nedeni 8. henry'nin catherine'den boşanması ve anne boleyn ile olan evliliği gibi dursa da gerçek sebebinin thomas more'un da karşı savaş verdiği ingiliz kralının kilisenin en yetkili kişisi olmasıydı. bu hareketle 8.henry tartışmasız bir otoriteye ve güce sahip olup kendisine karşı gelebilecek bir kişi ve kurum kalmayacaktı. kral kazanır filmin sonunda olan ise thomas more'un canına olur.

filmde more'un 8.henry'nin en sevdiği kişiden baş düşmanlığına gidişini ilmek ilmek izliyoruz.
more aslında kendi inandığı doğrulara ters düşen her şeye karşı çıkar ama bahsedilen doğrular hukuk değil daha çok dini doğrularıdır.

blue velvet

bythemali
blue velvet nereden başlasam anlatmaya benim david lynch hayranlığımı başlatan filmdir. film diğer lynch filmleri gibi sıkıcı insanların olduğu sıkıcı kasabalar görürsünüz. evinden bir süredir uzak olan jeffrey beaumont babasının geçirdiği kalp krizi üzerine geri döndüğünde evinin yakınlarında kesilmiş bir kulak bulur bu kulak sahnesi defalarca defalarca izletilmelidir sinema dersi açısından. polisin vakayı çok sallamaması üzerine olayı kendisi araştırmaya koyulan jeffrey kendisini karmaşık bir dizi olayın içinde bulur. ulan bulmuşsun kulağı yolun ortasında baş geç belaya bulaşma diyesi gelir insanın filmin bazı yerinde ama olmaz yine klasik lynch yorumu ile bulaşacak. jeffrey'in iki kadın arasında olan ikilemleri rüya gibi eşini çok severken aslında ondan nefret ediyor olması ve bilinç altında ondan aldığı intikamlar tadından yenmiyor. aslında filmin açılış sahnesinde bir kulak gösterilerek nereye doğru yola gideceğimizi baştan belirtmiştir ama biz bunu çok sonra anlarız. kara bir filmdir her açıdan konu olsun işleniş olsun komedi düzeyi olsun klasiktir ve benim şahsi fikrimce 80'lerin en güzel filmlerindendir. filmin esin kaynağı olan bobby vinton şarkısı filmde çok yerde çalar ve istemsizce eşlik edersiniz. isabella rosellini ilk aşklarıdandır bu arada kadın kelimesinin anlamı gibidir.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol