hercule poirot

2005 ağustos'unda tıpkı yanardağ misali patlamış sagopa kajmer albümüne adını da veren tipik bir mic check parçası.

yaşamın keder ve budalalıktan başka hiçbir anlamı olmadığına hükmeden nadide bir ahmet aslan parçası.

askerlikte hiç izin kullanmayan erlerin vaktinden evvel terhis olması gibi bir sonuç doğurur. Zira ünide yeteri kadar biriktirilen devamsızlık hakları çabucak sınıf atlayıp koşa koşa yaz tatiline çıkmayı veya herkesten önce mezun olup erkenden hayata atılmayı sağlar.

"inanç bir tarladır,
hedefi olanların sürdüğü.
gülmek bir mükafattır,
ağlayan gözlerin gördüğü.
ölüm bir karanlıktır,
tüm ışıkların söndüğü.
madalyon iki taraflıdır,
iyi ve kötünün böldüğü.
***
sevgi tutuklu bir kral,
esaretten bezmiş meğer!
aşk bir mülteci,
göçüp gider,
bilmez değer..."

Birbirinden zarif tanımlarla dolu, sözlük yazarlarına adeta nazire yapan bir sagopa kajmer teranesi.

Nekrofil bir erkeği zerre kadar heyecanlandırmayacak kızdır.

özledim diyemeyen, demeye dili varmayan insanlar için biçilmiş kaftan bir alternatif.

replay tuşunu hor kullanma sebebi olan bir sagopa kajmer şarkısı.

oyuncakları ile bir başına güzel güzel oynayan yeğenimin yanına oturarak oyununa katılıp katılamayacağımı sordum. hemencecik onayladı:

-şimdi bu arabayla spiderman'e çarpıyorsun, yere düşüyor. tam ölecekken hulk gelip onu kurtarıyor. kaptan america da ikisinin düşmanıymış, birden kavga etmeye başlıyorlar. sonra başka gezegenden çok tehlikeli bir yaratık yeryüzüne inince hepsi güçlerini birleştirerek ona karşı savaşıyorlar. şuradaki Süper marioyla ninja kaplumbağalar meğer yaratığın akrabalarıymış bunu herkesten gizliyorlar. şimşek McQueen'in de benzini bitmiş petrole gitmesi gerekiyor ama Akşam olduğu için yalnız gitmeye korkuyor. anladın mı?

dedi.

devrelerim yanmıştı. Kalbim deli gibi çarpıyor, ayak tırnaklarımı kemirmek istiyordum.

beni bu civarda herkes tanır vecizesinin yandan yemiş versiyonudur. Ve bu iki iddianın muhatabı kesinlikle "seni kimler bilir, kimler tanır bebeğim?" Soruları değildir. Zira beni bilen bilir çıkışı ağzı ekseriyetle yırtık dondan fırlar gibi haybeye terk eder.

piyasaya taze sürülmüş genç, beybifeys bir şarkıcı veya oyuncu beyefendinin tez vakitte ününe ün katmasını ve ortalığı kasıp kavurmasını sağlayacak magazinel yakıştırma.

sözüm meclisten dışarı kalıbı, özünde dibine kadar öznel olacak eleştirileri objektif gösterme seferberliğine uydurulan bir kılıf, kamuflajdır.

saniyeler sonra nasihat bombardımanına tutacak, esip gürleyecek, mangalda kül bırakmayacak fonksiyonel kimsenin, boğazını çıldırasıya temizlemeden hemen önce evrene haykırdığı kekremsi girizgah. meşrebine göre "biz sizin yaşınızdayken" varyasyonuyla da kullanılabilir.

en tabii haklarıdır. allah artırsın.

devlet yurdundan tasımı tarağımı toplayıp bir başıma eve çıkmaya karar vermiştim. camekanında kiralık daire yazan hemen her ilanı, hiçbirini es geçmeden özenle aramama karşın hattın diğer ucunda ciddi bir muhatap bulmakta zorlanıyordum. bekar, üstüne öğrenci olduğumu öğrenen mülk sahipleri konuyu fazla uzatmıyor, telefonu çat diye yüzüme kapatıyordu.

neyse ki yakın arkadaşlardan biri aracı oldu. sana bir yer buldum, git konuş büyük ihtimalle tutarsın dedi. nasıl bir belaysa tuğla gibi referans da fos çıkmış, yine ortada kalmıştım. ev sahibi olacak yaşlı adam nuh diyor peygamber demiyordu. Resmen kapı dışarı edilmek üzere herifin kapısına kadar gitmiştim. rezillik diz boyuydu.

birkaç gün daha geçti. aynı arkadaşım yine arayıp meseleyi hallettiğini, en kısa zamanda taşınabileceğimi müjdeledi. hayretler içindeydim.

-peki ama, nasıl yaptın bunu?
+ya işte bilirsin. kiranı asla geciktirmez, gününde öder dedim.
-lan onu Ben de belki bin kere söyledim. şaka mısın?
+evini katiyen kötü amaçlı kullanmaz dedim.
-gerçekten çok ilginç bir noktaya değinmişsin. Yahu iki dakika delikanlı ol da şunu dürüstçe anlat mk.
+namazında niyazındadır. yaradan'dan geberesiye korkar dedim.
-ulan oğlum sen baban için bile böyle şeyler söylemezsin. kimi kandırıyorsun?
+sana da iyilik yaramıyor. Elimi ayağımı öpeceğine ettiğin laflara bak.
-haklısın dostum, özür dilerim. çok teşekkürler.

hayvanın oğlu. bizimki esaslı oğlandır, sorunsuz aktif/pasif olur demiş.

-ah azizim, sohbetinizin bana ne kadar iyi geldiğini hayatta tahmin edemezsiniz.
+bilmukabele efendim. ben de sizinle tanıştığım için fazlasıyla memnunum.
-eksik olmayın. malumunuz, insanlarla uğraşmak yeterince zor değilmiş gibi her daim iş yerinde karışıklıkları düzeltmeye, her şeye yetişmeye çalışıyorum.
+müsterih olun lütfen.
-bütün gün evraktı, maildi, irsaliyeydi, rapordu derken canım çıkıyor, ebem zikiliyor yahu!
+eheh, aynen mna koim.

halk arasında Türkiye malzemeleri ofisi, ticaret merkez ofisi gibi yöresel isimlerle de anılan kamu kuruluşu.

pozitif enerjisi bin fersahtan hissedilen, içinin güzelliği yüzüne yansımış yazar. Keşke bütün evren succulent'in zihni ve yüreği kadar şeffaf, berrak olsa.

sözlüğe nitelik katan, farkındalık yaratan yazar.

-son storysini gördün mü?
+yok.
-gül cemaline hasret kaldım Selvi boylum demiş.
+sana mı bu?
-başka kime olacak?
+lan boyun 1.60 senin.
-ortalamaya göre uzun sayılırım.
+bir bok sayılmazsın. yeter ulan.
-kıskanmayalım.
+kes be.
-ama bak geçen gün de ah miami, uçarı hayallerimizin başkenti yazmıştı.
+öyle bir hayaliniz mi vardı sizin?
-baharda Yozgat'a falan gitmeyi planlıyorduk gerçi.
+hah, aynı kapıya çıkıyor zaten.
-değil mi?
+seni var ya dinlene dinlene döverim.
-her dokunuşunda bedenim saz, parmakları mızrap olurdu.
+ızdırabını sikim.

hiç unutmuyorum; saçların biraz kıvırcık, tenin kumral, burnun fındık, gözlerin mavi, elmacık kemiklerin çıkık, sol yanağın gamzeli, boyun bir seksen beş, vücudun da atletik olsaydı aslında yakışıklı sayılabilirsin demişti bir kadın. geriye ben namına pek bir şey kalmıyordu ama olsun.

zor günlerdi.