Toplumun tüm suç ve hatalarını sırtında taşır, adeta bir bedel ödeyici olur. Karanlığın ve suçun sembolü olarak, suçların gölgesinde sessiz bir fedakârdır.
Birden fazla dilin konuşulduğu bir şehir olup, Fransızca ve Flemenkçe resmi dilleridir ve şehirde her iki dilde de kamu hizmetleri sunulur.
İçerisinde üç farklı bağımsız devletin “San Marino, Vatikan ve Monaco'nun” bulunduğu tek ülkedir.
Maddi güç ile askerlikten altı ay kadar olmasa da belli bir oranda muaf olmayı sağlar. Bu durum toplumsal eşitlik ve adalet duygusunu zedeler. Zenginler bedel ödeyerek yükün büyük bir kısmından kurtulurken, daha az imkânı olanlar bu yükü taşır. Gerçek dayanışma; sorumluluğun ve fedakârlığın eşit paylaşımını gerektirir. Askerlik, sadece ekonomik değil, manevi bir yükümlülüktür; adalet ve ortak sorumluluk anlayışı bu yükü sadece para ile değil, aynı zamanda özveriyle taşımayı gerektirir. Bu yüzden sorumluluk ve adalet, paranın ötesinde bir değerle ölçülmelidir.
Derin bilgi ve anlayışa sahip kişilerdir, ancak bu onların her zaman doğru olduğu anlamına gelmez. Alimlerin bilgi ve görüşleri sınırlı olabilir. İslam, alimlerin topluma rehberlik yapma sorumluluğunu vurgular fakat bu sorumluluk bilgi ve adaletle uyumlu olmalıdır. Alimlerin bilgileri sürekli sorgulanabilir ve eleştirilebilir.
İslam, ırkçılığı kesinlikle reddeder ve tüm insanları eşit kabul eder. Kur'an'da, insanların yaratılışının eşit olduğu ve farklılıkların sadece çeşitlilik olduğunu belirtir. Peygamber Efendimiz, Hacc'ı Veda Hutbesi'nde ırk, renk ve milliyet ayrımı yapmadan tüm insanların eşit olduğunu vurgulamıştır. İslam'a göre, üstünlük yalnızca takva ve ahlaki değerlere dayalıdır, ırk veya etnik kökenle ilgili değildir. Bu nedenle, ırkçılık İslam'ın temel ilkeleriyle çelişir ve tüm insanlara eşit değer verme prensibini ihlal eder.
İslam'da iki yüzlü ve samimiyetsiz kişi olarak tanımlanır. İman iddiasında bulunurken bu inancı davranışlarıyla çelişenlerdir. Bu tutumları, toplumsal güveni ve manevi değerleri zedeler. İslam, münafıklığı hem bireysel ahlaki bir sorun hem de toplumsal bir tehdit olarak görür.
Kur'an, hem edebi üslubu hem de içerdiği bilgilerin derinliği açısından mucizevi bir kitaptır. Edebi ve retorik açıdan, Arapça'nın en yüksek seviyede kullanılan metinlerinden biri olarak kabul edilir, bu da onun dilsel ve sanatsal değerini ortaya koyar. Kur'an'ın içeriği, hem tarihsel hem de bilimsel açıdan birçok konuyu kapsar ve bunlar zamanla yapılan araştırmalarla da uyumlu bulunmuştur. Örneğin, embriyoloji ve kozmoloji gibi konularda ileri görüşlülük içeren ayetler, bilimin ilerleyişiyle daha iyi anlaşılmıştır. Ayrıca, Kur'an'ın kendine has bir düzen ve yapı içerir ve matematiksel olarak da bazı mucizevi özellikler taşır. Bu unsurlar, Kur'an'ın sadece bir kutsal kitap olmanın ötesinde, ilahi bir mesaj taşıdığına ve zaman ötesi bir bilgi sunduğuna işaret eder. Kur'an'ın mesajı, bireylerin manevi ve ahlaki yönlerini geliştirmeyi amaçlarken, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde derin bir etki yaratmayı hedefler.
Yıllarca veya aylarca süren emeğinizin karşılığını bulmanın verdiği o anlık huzur ve başarı duygusu, hayatta insana tüm zorlukların aşıldığını hissettiriyor. İşte o an, kendi gücünüzün ve azminizin gerçek bir ödülünü aldığınızı fark ettiğiniz an.
İslamiyet, manevi bir huzur ve toplumsal dayanışma sunar. Kur'an, sevgi, merhamet ve adaletle dolu bir yaşam öğretir. Namaz, günlük yaşamın stresinden uzaklaşarak ruhsal dinginlik sağlar. İslam, bireylere hem manevi hem de toplumsal yönden güzellikler katar, yaşamı daha anlamlı ve dengeli hale getirir.
Hocam keşke öyle olsa ama müslümanların çoğuna baktığımızda böyle bir tablo göremiyoruz,hiç merhamet, sevgi, dürüstlük yok gibi gözüküyor,elbet içlerinde düzgün insanlar var ama sayıları çok da değil.
imâm gazâli der ki:
bir zâd, tekfir edilecek bir lafız söyledi ve o lafızın 99 anlamı da küfr olsa, 1 anlamı hakikâd olsa biz o anlamla uyarırız derdi.
bakan görür azizim. sen de iyilere bak, onlardan feyz al. marketteki her elma nasıl temiz olmuyorsa, güzeldir diye seçtiğin meyvâlar bazen nasıl kötü çıkıyorsa, insanda öyle.
bir zâd, tekfir edilecek bir lafız söyledi ve o lafızın 99 anlamı da küfr olsa, 1 anlamı hakikâd olsa biz o anlamla uyarırız derdi.
bakan görür azizim. sen de iyilere bak, onlardan feyz al. marketteki her elma nasıl temiz olmuyorsa, güzeldir diye seçtiğin meyvâlar bazen nasıl kötü çıkıyorsa, insanda öyle.
Müslümanların çoğuna bakacak olursak elbette ortada iç açıcı bir tablo göremiyoruz fakat bende sana bu duruma karşılık bir örnek vermek istiyorum. Birçok doktor ve insan parayı kötü kullanabiliyor; bu durum bizlerin, tıp ilminden veya paradan soğumamız gerektiği anlamına gelmez. Aynı şekilde, bazı kişiler İslam'ı yanlış yaşayabilir, ama bu bizim dinimizi sorgulamamız anlamına gelmez. İslam, bizim dinimizdir ve onu korumak bizim sorumluluğumuzdur. Dinimizi kötü yaşayan kişiler yüzünden İslam'ı suçlamak haksızlıktır; suç, o kişilerin kendi davranışlarının sonucudur. "Haram haramdır, herkes yapıyor olsa da; helal helaldir, sadece sen yapıyor olsan da."
Hocam tıp ilmiyle İslam arasında büyük fark var yalnız, birisi deney ve gözleme dayalı bilimken diğeri bana göre insan eseri bir din.
okuma yazma bilmeyen bir peygamber nasıl olur da bir din yaratabilir?
Düzgün müslümanların olduğunu yadsımıyorum ama çürük elmaları nasıl halledeceğiz,istisna deyip geçecek miyiz, cahil yaftası mı yapıştıracağız.
Azizim yapma etme bal gibi okuma yazma biliyordu, o kadar ticaretle uğraşmış bir adam
Muhammed zeki biriydi
Kendi peygamberinizi cahil sanıyorsunuz
o dönem çek senet imzalama gibi bir sistem yoktu, ticaret dediğinde takastı azizim.
Hocam tıp ilmiyle İslam arasında büyük fark var yalnız, birisi deney ve gözleme dayalı bilimken diğeri bana göre insan eseri bir din yorumuna cevap olarak Tıp ve İslam arasındaki farkları anlamak önemlidir, ancak bu farklar her iki sistemin de değerini sorgulamaz. Tıp, bilimsel yöntemlerle elde edilen bilgiyi kullanarak sağlık sorunlarına çözüm getirir; İslam ise manevi ve etik rehberlik sağlar. İslam'ın, Allah'tan gelen vahiylere dayandığına inanılır ve bu, onun sadece insan ürünü olmadığını gösterir. İslam'ın temel ilkeleri, evrensel değerleri ve ahlaki öğretileri, sosyal ve kültürel bağlamlardan bağımsız olarak geçerlidir. Dolayısıyla, kişilerin İslam'ı yanlış uygulamaları, dinin özünden sapıldığı anlamına gelmez. Din, bireylerin manevi gelişimini ve toplumsal düzeni yönlendirmeyi amaçlar ve farklı yorumlar, bu geniş kapsamlı anlayışın bir parçasıdır. Bu nedenle, dinin yanlış anlaşılması veya kötü uygulanması, dinin kendisinin suçlanmasını gerektirmez.
@sura çek, senet olmamış olabilir ama yazı vardı azizim,aldığı sattığı şeyleri nasıl kaydediyordu,yapma etme
Peygamber Efendimiz'in okuma yazma bildiği görüşüne karşılık da sana şunları söyleyebilirim. İslam'da Peygamber Efendimiz'in okuma yazma bilmediği görüşü, geniş bir kabul görür ve bu, onun peygamberliğinin mucizevi boyutunu vurgular. Çünkü Peygamber'in okuma yazma bilmediği, onun doğrudan Allah'tan vahiy aldığı ve bu vahyin insan aklı ve bilgi birikiminden bağımsız olarak verildiği anlamına gelir. Bu özellik, İslam'ın insan aklının ötesinde, ilahi bir kaynaktan geldiğini ve onun mesajının, peygamberin kişisel bilgi ve becerilerinden bağımsız olduğunu gösterir. Ayrıca, okuma yazma bilmemek, onun peygamberliğinin ve vahyin gerçekliğini sorgulatmaz; aksine, Allah'ın mesajının tamamen ilahi bir kaynaktan geldiğini ve Peygamber'in bu mesajı halkına en doğru şekilde ilettiğini ortaya koyar. Bu, İslam'ın evrenselliğini ve doğruluğunu pekiştiren bir unsurdur.
@masmavi peygamberin okuma yazma bilmediği görüşü kur'anı tasdik etmek için üretilmiş bir söylem, siz inanın ama ben inanamıyorum azizim
Bu görüşün, İslam'ın temel inançlarıyla nasıl örtüştüğünü açıklamak faydalı olabilir. Peygamber Efendimiz'in okuma yazma bilmediği görüşü, sadece Kur'an'ı tasdik etmekle ilgili değil, aynı zamanda onun peygamberliğinin mucizevi doğasını vurgulamakla ilgilidir. Bu görüş, Peygamber'in ilahi bir mesaj getirdiğini ve bu mesajın insan bilgisinden bağımsız olarak verildiğini gösterir. Peygamber'in eğitimsizliği, İslam'ın Allah'tan gelen bir vahiy olduğunu ve Peygamber'in kişisel bilgiden bağımsız olarak bu vahyi halkına ilettiğini ifade eder. Eğer bu görüşü kabul etmiyorsanız, İslam'ın mesajının mucizevi doğasını ve vahyin tamamen ilahi kaynaktan geldiğini nasıl değerlendirdiğinizi merak ediyorum. Bu, inancın kişisel bir tercih olduğunu ve herkesin farklı bir bakış açısına sahip olabileceğini kabul eder.
Son cümlemi daha anlaşılır bir şekilde size ifade etmek gerekirse; herkesin farklı bir bakış açısına sahip olabilmesi inancın bir özelliği olduğunu ve inanıp inanmama konusunun size kalmış olduğunu ifade ettim.
Teşekkürler hocam, çok resmisiniz
Rica ederim, Allah'ın seni İslam ile şereflendirmesi ümidiyle. Gerçek doğruyu bulacağına inancım yüksek.
Modern dünyanın gürültüsünde sıkça gözden kaçan, ancak ruhu besleyen ve derin bir huzur sağlayan nadir bir fırsattır.
Türkiye'de öğretmen olmak, sanki Zümrüdüanka kuşu gibi küllerinizden doğmayı gerektirir. Önce KPSS dağının zirvesine tırmanırsınız, ama zirveye vardığınızda sadece daha büyük bir dağla karşılaşırsınız: Atama süreci. Bu süreç ise bilinmezliklerle dolu bir yolculuktur. Sınavı geçmek sadece başlangıçtır; atanmak ise adeta bir ödül gibi görünür. Atama sonuçları açıklanınca, umut ve belirsizlik iç içe geçer. Her görev yeri, farklı bir macera ve zorluk getirir. Öğretmen, bu zorlukları aşarak her engeli fırsata dönüştürür. Bu yolculuk, öğretmenliği sadece bir meslek değil, bir yaşam biçimi ve kutsal bir görev haline getirir.
Güvenmek, hiç su geçirmeyen bot aldığını sanıp su birikintisine atlamak gibi. Ayaklarınız ıslanır ve geriye size sadece şaşkınlık kalır. Güvendiniz mi ve tam tersi bir durum mu gerçekleşti? Tebrikler, artık “Yanlış anladın!” cümlesine hazır olun. Kimseye güvenmezseniz, en azından plot twist yaşamazsınız. Paranoyak değilim, sadece kendimi garantiye alıyorum.
Bir kuş olup gökyüzünde süzülmeyi seçerdim çünkü özgürlük; sınırları aşmanın ve ufukları genişletmenin gerçek bir anlamını taşır. Rüzgarın kollarında süzülmek, dünya üzerinde yeni perspektifler kazanmak ve bulutların arasında kaybolmak, ruhuma derin bir huzur ve sınırsız bir özgürlük getirirdi. Her bir kanat çırpışı, doğanın mucizelerine dokunmanın ve yaşamın en saf haliyle buluşmanın bir yolu.
Büyüme hormonu, vücudun “iş bitirici müteahhidi” gibidir. Bebekken başlar inşaata; kemiklerden kaslara, organlardan cildine kadar her şeyi boyutlandırır. O, adeta vücudun doğuştan gelen yapı ustasıdır. Küçükken sandalyeye bile zor çıkan sen, onun sayesinde bir anda uzarsın, dolapların tepesine tırmanan biri olursun. Ama ne yazık ki, büyüme hormonu da biraz sabırsızdır. Ergenlik boyunca “Hadi bakalım, hızlanalım!” modunda takılır, bir bakmışsın boyun uzamış, ellerin kocaman olmuş. Sonra bir gün, “Benim mesaim bitti.” der ve iş bırakır. Ama büyüme hormonunun sadece boyunla işi bitmez; o aynı zamanda kas yapmana ve yağlardan kurtulmana da yardım eder. Yani, hem çocukken seni büyütür hem de ilerleyen yaşlarda seni fit tutmak için çabalar. Ancak biraz uyanıktır; gece uykusunu iyi almazsan, çalışmaktan pek hoşlanmaz. Sonuç olarak, büyüme hormonu vücudun gizli kahramanı. Sessiz sedasız işini yapar, ama hakkını vermezsen ortadan kaybolur.
Çünkü o dokunduğu her şeyi yeniden şekillendirir. İnsanlar ona direnir, ama o asla durmaz. Göklerdeki rüzgar, denizlerdeki dalga gibi, değişim hep bir adım öndedir. Ona karşı koyanlar, kumdan kaleler gibi yıkılır. Çünkü değişim, evrenin en kadim yasasıdır: Sadece ona ayak uyduranlar ayakta kalır. Zamana meydan okuyan her varlık, sonunda ona boyun eğer. Değişim, sonsuz bir döngüdür: Bazen fırtına gibi gelir, bazen de bir yaprağın sessizce düşüşüyle. Ne kadar direnirsen diren, sonunda onun ritmine ayak uydurursun. Çünkü bu dünyada değişimin karşısında duran kimse, sonsuza dek ayakta kalamamıştır.
Özel güvenlik görevlisi olmak, bir nevi modern zamanların şövalyeliği gibi. Ama aradaki fark şu: Elinizdeki kılıç, metal dedektörü; zırhınız ise fosforlu yelek. Görev basit gibi gözükse de aslında bir sanat: Gözler sürekli tetikte, ama müdahale ederken 007 James Bond değil, daha çok “Abi rica etsem x-ray cihazına geri döner misiniz?” tarzında bir zarafet sergilemek gerekiyor. Sonuç olarak, özel güvenlik görevlisi, bir yandan “Gözüm hep üstünüzde!” mesajını verirken, diğer yandan en büyük düşmanı olan sıkıcılıkla savaşır.
Kızlar “Düşünmek için zaman istiyorum.” dediğinde, erkeklerin zihninde epik bir sessizlik yankılanır. Çünkü erkekler düz bir çizgide koşarken, kızlar zihinlerinde olası elli farklı sonun stratejik planını yapar. Erkek, “Ne kadar sürecek ki bu?” diye düşünürken, kızlar zamanı ustaca bükerek geleceğin hamlesini hazırlar. Gerçek şu: Kızın zaman isteği, satrançtaki en kritik hamle öncesi sessizliktir.
Alışveriş merkezine girmek çocuk oyuncağıdır; ama çıkmak, labirentten çıkmaya çalışmak gibidir. Bir de indirim gününe denk geldiyseniz, çıkış kapısını bulmak Everest'e tırmanmak kadar zor olabilir.
Aynı şekilde, sosyal medyaya bir göz atmak için girdiğinizde, saatlerin nasıl geçtiğini anlamazsınız. Bir bakmışsınız, sabah olmuş ve siz hâlâ kedili videolar izliyorsunuz.
Ve tabii ki, İkea'da alışveriş yapmak… Girişteki o devasa okları takip etmek kolaydır, ama çıkışa ulaşmak, bir macera filminde kaybolmuş gibi hissettirir.
Aynı şekilde, sosyal medyaya bir göz atmak için girdiğinizde, saatlerin nasıl geçtiğini anlamazsınız. Bir bakmışsınız, sabah olmuş ve siz hâlâ kedili videolar izliyorsunuz.
Ve tabii ki, İkea'da alışveriş yapmak… Girişteki o devasa okları takip etmek kolaydır, ama çıkışa ulaşmak, bir macera filminde kaybolmuş gibi hissettirir.
Bir sözlük sitesinin uygulaması, modern dünyanin dil savaşçılarına sunulan en büyük silahıdır. Çünkü kelimeler her yerde karşımıza çıkıyor; Toplu taşımada, kahve kuyruğunda ya da arkadaş muhabbetinde. Bilinmeyen bir kelime duyduğun an, o uygulamaya cebinden telefonu çıkarıp kolaylıkla ulaşıp anlamını bulmak insana bilgelik katıyor. Uygulama ile kelime dağarcığını her an yanında taşıyorsun, bu da seni bilgi dünyasında bir adım öne geçiriyor. Bilmediğiniz bir kelime duyduğunuzda, hemen oracıkta anlamına bakma lüksü. İşte bu, modern dünyanın büyüsü.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?