romantik satrancın kurucusu kabul edilir. kendisinin savant olduğuna dair bilgiler var (tabii ne kadar asıllıdır, bilmiyorum). söylenene göre 21 yaşına kadar satrançla ilgilendikten sonra satrancı bırakıp kendi mesleği olan avukatlığı icra etmiştir.
1846'da general winfield scott bir gün murphy'nin yaşadığı şehre geliyor ve akşamını kuvvetli bir yerel satranççıya ayıracağını söylüyor. akşam yemekler yeniliyor ve generalin karşısına 9 yaşındaki genç murphy getiriliyor. başta kendisiyle dalga geçildiğini düşünse de bir şekilde murphy'nin dahi olduğuna ikna ediliyor. o akşam 2 kere maç yapıyorlar ve ikisinde de murphy'ye yeniliyor. ikinci maçta altı hamlede mat olduğunu ve generalin bundan kurtulamayacağını söylüyor. general bunu gururuna yediremiyor ve rövanş taleplerini reddediyor. o günden sonra bir daha murphy ile oynamıyor. işte böyle bir adamdır murphy.
kaynak için selim gürcan'ın satranç okulu sitesine bakabilirsiniz.
oynamaya başladığımda durmak bilmediğim, gerek şık matlarla beni benden alan gerekse enfes taş fedaları sayesinde olsun, bir şekilde beni kendine bağlayan bir spor dalı. ben daha çok paul murphy, adolf anderssen, mikhail tal gibi oyuncuların oyunlarını ve dolayısıyla o dönemlerin oyunlarını izlemeyi daha çok seviyorum. tabii ki 1950li ve 1960lı yıllardaki oyuncular da güzel maçlar çıkarmışlardı. mesela dünya şampiyonu olmayı ucuyla kaçırmış olan açgözlü korchnoi'nin de kıyıda köşede kalmış maçları oldu.
şahsıma ait bir söz olmuştur. düşündüm de, bir film veyahut da bir belgesel ismi bile olabilirmiş bundan aslında.
an itibariyle 30 tane başlık açmış olduğumu gördüm. bunların kimisini kendim açtım, kimisini de ukdelerden başlığa dönüştürdüm. ufak da olsa bir başarıdır bu da.
zamanında kim dotcom'un kurduğu, bir neslin çokça ekmeğini yediği (aklınıza gelen şey değil sadece) torrent indirme sitesi. hâlâ daha ekmeği yeniliyor. mesela çeşitli streaming uygulamaları buradan torrent feederları çeker.
günümüzdeki skeç programlarını toz duman eden, zamanın eskitemediği biricik levent kırca programı. ara sıra açıp güleriz ailecek. bazı skeçlerini bırakıyorum aşağıya:
zamanında kimsenin yapmaya cesaret edemediğini yaparak, yani siyasileri eleştirerek halkın biriciği olmuş ve ölümünden sonra bile olacak o kadar skeçleriyle birlikte "aa, ne ölmesi canım? skeçlerimle ölümsüzlüğümü ilan ettim." mesajını vermiş olan merhum tiyatro sanatçısı.
bana "hangi hayvan olmak isterdin?" diye sorsalar, birazcık bile düşünmeden "kedi olmak isterdim." derdim. evet; acımasızlar, belki umursamazlar fakat bu benim gözümde onlara eksi puan olarak yazılan şeyler değiller. kedi sahibi olmayan insanlar bu hayvanların nasıl bir canlı olduklarını kestiremezler. bir kere hepsinin karakteri kendine münhasır. kimisi dost canlısı, kimisi buzluktan çıkmış gibi sopsoğuk, kimisi saldırgan... ve şu da çok iyi biliniyor ki ya da bilindiğini düşünüyorum ki, insanlar kedileri seçmez; kediler insanları seçer. dolayısıyla onlar bizim sahibimiz olmuş oluyor.
benim kedim benim en yakın arkadaşım aynı zamanda. yaşadığı müddetçe de hiçbir insan onun yerine göz dikemeyecek. belki biraz katı görünüyor olabilirim "kedi sahibi olunca insanlara olan ilgi azalır." dediğim fakat yukarıda da dediğim gibi, kedi sevgisi bir başkadır.
benim kedim benim en yakın arkadaşım aynı zamanda. yaşadığı müddetçe de hiçbir insan onun yerine göz dikemeyecek. belki biraz katı görünüyor olabilirim "kedi sahibi olunca insanlara olan ilgi azalır." dediğim fakat yukarıda da dediğim gibi, kedi sevgisi bir başkadır.
her ne kadar erzurum kongresi'nde istese atatürk'ü tutuklayabilecekken tutuklamayıp ona "emrinizdeyim paşam" dediyse de aslında başından beri atatürk ile çok zıt fikirlere sahip olan muhafazakar komutan. kendi günlüğüne yazdığı düşüncelerin bir kısmı şurada bulunmakta.
en hijyenik olmayan birbirini sevme şekillerinden biri. karşındaki kişinin kaç kişiyle ne yaptığını bilmiyorsun ve bu riski göze alarak o kişinin dudağına dudağını değdiriyorsun. tamam, belki birtakım hormonal değişimler yaşanıyor ve sende endorfin salgılatıyor olabilir bu eylem ama büyük tabloya bakınca asla yapmak istemeyeceğim bir şey.
kilit açma anlamına gelmektedir. yurt dışında hobi olarak da icra edilir. bununla birlikte kilit açma yasaları ülkeden ülkeye, hatta bazı yerlerde bölgeden bölgeye değişmektedir (örneğin japonya'da bu yasalar diğer ülkelere göre daha katı. şuradan bakabilirsiniz). şuradan da cia'nin kilit açma kılavuzunu bulabilirsiniz.
hemen hemen her tür eşyanın tamirini gösteren abimiz olur kendisi. şahsen babam elektrik konusunda bilgilenmek için bu kanalı sömürmekte günlerdir. ilk önce sigortalar ile ilgili videolarını izledi, şimdi de avize ile ilgili videoları izliyor. şöyle de bir anekdot vereyim: birkaç tane ustayı izledikten sonra bu ustada karar kıldı. adam usta seçer oldu yahu. neyse, kanalına şuradan ulaşabilirsiniz.
tek kelimeyle saklı hazine. içerisinde cia ve fbi raporlarını dahi bulunduran bir arşiv sitesi. bu siteyi kullanmayan kendini geliştirdiğini söylemesin. en antik dergilerden ve kullanım kılavuzlarından tutun da twitch yayınlarına, eski youtube videolarına kadar her şey bulunuyor.
hatta nazi agresyonuyla ilgili 204 sayfalık bir kitap bile var. bu da hitler'in psikolojik analizi.
hatta nazi agresyonuyla ilgili 204 sayfalık bir kitap bile var. bu da hitler'in psikolojik analizi.
tam adı "mesleki gelişim programı" olan, içerisinde neredeyse tüm mesleklere ait meslek lisesi ders kitaplarının bulunduğu websitesi. hâlâ daha ara sıra girer bakarım. hatta doktor olan babam bile elektrik ve sigortalar hakkında öğrenmek için bu siteye başvurdu. adamın beyni durmak bilmiyor.
Megep bilişim dalında hâla çok eski verilerileri kullanıyor neredeyse windows 7 zamanıyla aynı geliştirmeleri lazım.
bilişim kısmına bakmıyoruz. diğer alanlarla ilgileniyoruz biz genelde.
filmler için, diziler için, oyunlar için nasıl pirate bay varsa; kitaplar için, çizgi romanlar için ve dergiler için de libgen var. yıllarca ekmeğini yedim, bir gün ansızın erişime kapatıldı. yine de indirmek istediğiniz kitap vesaire olursa şu siteden indirmeye devam edebilirsiniz. ayrıca şu siteye de bakabilirsiniz.
true detective serisinin karamsar ve nihilist karakteri. diziyi çok izlememiş olsam da internette gördüğüm repliklerden yola çıkarak kendisinin bana benzediğini söyleyebilirim. nitekim ben de bazı zamanlar fena şekilde aforizmalar üretiyorum. bana bu yüzden çokça "felsefe bölümünde misin?" ya da "felsefe/edebiyat hocası mısın?" tarzında sorular soruldu.
eskiden üst üste 3 kere infp-t çıktığım ve bu sene yaptığımda entj-a yani debater çıktığım kişilik testi. zaman geçtikçe insanlar da değişiyor işte. eskiden çok içime dönüktüm, insanlarla çok az konuşurdum; şimdiyse ailem "sus artık" diyorlar. neredeyse hemen her zaman konuşuyorum. tabii asıl amacım sadece gerektiğinde konuşmak, onun dışında sadece insanları dinlemek ve onlara sorular sorarak konuşmalara yön vermek.
levent kırca'nın bu konuda skeci bile var.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?