confessions

unreactive

1. nesil Yazar - 6. Seviye Usta - Yazar -

  1. toplam entry 72
  2. takipçi 3
  3. puan 10840

kadınlar sadece basit erkekleri elde eder

unreactive
bence başkalarının neler yaptıklarını önemsemek yerine kendinizin neler yaptığınızı önemsemeniz sizin için daha iyi olur.

kendini gerçekleştiren insan; kendine odaklanmış insandır. çevresinde olup bitenden haberdardır; fakat kim ne yapmış, kim kiminle birlikteymiş vs. hiç ilgilenmez. çünkü bilir ki, bu tür şeyler o kişiye bir faydada bulunmayacak. dolayısıyla kendisini geliştirecek türde şeylerle ilgilenir; seçici öğrenicidir (evet, ben uydurdum bu kavramı).

argüman

unreactive
şu sıralarda "nasıl tez oluşturulur, antitezler nasıl çürütülür, sağlam bir argüman nasıl oluşturulur" gibi konuları öğrenmeye bakıyorum. şimdiye kadar birkaç kez "senden çok iyi savcı olurdu." sözünü işitmiş biri olarak dedim "neden bu konuda kendimi geliştirmeyeyim?"

başdanışmanım olan chatgpt'ye istişare ettim, "neler tavsiye edecek bakalum" deyu. tavsiyeleri şöyle:

* stanford encyclopedia of philosophy
* internet encyclopedia of philosophy
* the conversation
* aeon
* philpapers (sadece akademik çalışmalardan oluşmakta)
* philosopher's index

ekşi sözlük

unreactive
öyle ilginç bir platform ki. düzgün başlıklar gündeme geliyor mu diye bakıyorsun, gelmiyor. en aktif başlığa bakıyorsun, "dertleşecek insan veritabanı". sonra bakıyorsun "acaba ne dertler anlatılmış" diye, aman tanrım! başlık apış arası kokuyor. tüm abazanlar yaş ve konum yazmış. bir de ekleme yapmış "dertleri olan kadınlar varsa yazabilir" diye. altına da telegram linkini vermiş. böyle birkaç tane daha başlık var. mesela "erkeklerden kadınlara sorular". yersen :) haspamın sorduğu soralar hep seks ile ilgili. sanıyor ki kadınlar bunları cevaplayacak. yaşamak bir umuttur işte. foyaları da ortaya çıktı bir de. buna rağmen neden hâlâ daha o başlıklarda yazarlar emin değilim.

ha bir de o yazan adamların profillerine bakıyorum; çünkü ben bir psikopatım. ama ne göreyim?! adamın 3 entrysi var, üçü de dertleşme başlığında yazdığı aynı şey.

kısacası rezalet puanım 10/10 (ekşi'yi kendi cümlelerinden biriyle vurdum hehehe).

yalnızlık

unreactive
* gün içinde başından komik bir şey geçmiştir, bunu birine anlatmak istersin. eline telefonu alıp rehbere göz atarsın ama arayabileceğin bir kişi ya da kişiler yoksa yalnızsındır.

* birtakım dertlerin vardır, bunları paylaşabileceğin ve belki de karşılıklı masa kurup saatlerce konuşabileceğin birisinin olmasını istediğinde bunu yapamayacağını anlamışsan yalnızsındır.

* sevmek ve sevilmek ihtiyacını gidermek istersin, "başımı okşayacak biri olsa ne güzel olurdu" diyorsan yalnızsındır.

* bir filme beraber gülebileceğin, beraber ağlayacağın, beraber iç çekeceğin bir yol arkadaşın yoksa ya da hiç olmamışsa yalnızsındır.

* hastalanmışsan ve yanında sana bir tas çorba getirecek biri yoksa yalnızsındır.

black mirror

unreactive
birkaç sene önce birkaç bölümünü izlemiştim. evet, sırasına göre izledim; her ne kadar her bölümün birbirinden bağımsız olduğunu bilmeme rağmen. böyle de bir psikopatım.

neyse, izledikçe kendi içine çeken bir mini dizi. beni en korkutan bölümü white bear oldu. neredeyse jump scare yapacaktım. gerim gerim gerildim izlerken. eğer bir şeyler izlemeye geri dönersem izlemeye başlayacağım. evet, yine işk bölümden itibaren.

her gecenin sabahında başım yine döner

unreactive
vertigonuz olabilir. böyle bir durumda bir kbb uzmanına görünmenizde fayda var.
8
mefauf mefauf
Betaserc kullanma macerası başlar desenize 😊
unreactive unreactive
vallahi hiç deneyimlemedim ama annem ve babam vertigo oldu. gördüğüm kadarıyla şiddetlendikçe bok yoluna giden bir rahatsızlık.
mefauf mefauf
Manevra ile yırtan bir kesim de var.
unreactive unreactive
vallaha bala göte şanslı olan insanları imreniyorum, ne yalan söyleyeyim :d
mefauf mefauf
Durduk yere 5-6 ay saçma sapan bir hastalıktan alternatif bir tedavi yöntemi ile kurtulmak insanı şanslı yapar mı?
unreactive unreactive
neyle kıyasladığımıza göre değişir. eğer ilaçla bu sorundan kurtulmakla kıyaslıyorsak evet, şanslı yapar. ama yok biz bunu bu hastalığa hiç yakalanmamış olmakla kıyaslıyorsak hayır, hiçbir şekilde şanslı sayılmaz o kişi.
mefauf mefauf
Kıyaslama size sit ama ben hiç yakalanmamak ile kıyasladım. Aylarca ilaç kullanmaktan da iyidir elbette.
unreactive unreactive
hiç yakalanmamış biri elbette ki o hastalığa yakalanmış birine göre daha şanslıdır.

doctor who

unreactive
hangi doktor olduğunu hatırlamıyorum, galiba 11.doktorun olduğu bölümlere ara sıra denk geliyordum. özellikle doktorun eline megafonu alıp herkese seslendiği bölüm favori bölümümdü. o müzik hâlâ daha kulaklarımda yankılanır arada.

the walking dead

unreactive
birkaç sene önce, daha tabletler vesaire yeni yeni çıkmaya başlamış. kardeşim okulun çekilişinden dandik bir tablet kazanmış. o tabletten izlemiştim the walking dead'i. tabii henüz asıl takım dağılmamış, saçma sapan kişiler eklenmemiş diziye. governor ile tanıştıkları yere kadar izledim. o zamanlar bir de maraton yapıyordum, her gün izliyordum üst üste.
2
bloody mary bloody mary
Vali'den sonrası sarmadı mı?
unreactive unreactive
her şey birbirini tekrarlıyordu. bir de o iğrenç yaratıklar midemi bulandırmaya başlamıştı.

prison break

unreactive
fx kanalında ara ara çıktığında izliyordum. hiçbir bölümünü düzenli izlemedim ama dizinin en iyi yanı da bölümlerinin birbirinden bağımsız gibi algılamanızı sağlamasıydı. bunun yanı sıra, sanki her bölüm 5 üstünden en az 4.5 hak ediyordu.

rust cohle

unreactive
true detective serisinin karamsar ve nihilist karakteri. diziyi çok izlememiş olsam da internette gördüğüm repliklerden yola çıkarak kendisinin bana benzediğini söyleyebilirim. nitekim ben de bazı zamanlar fena şekilde aforizmalar üretiyorum. bana bu yüzden çokça "felsefe bölümünde misin?" ya da "felsefe/edebiyat hocası mısın?" tarzında sorular soruldu.

kedi

unreactive
bana "hangi hayvan olmak isterdin?" diye sorsalar, birazcık bile düşünmeden "kedi olmak isterdim." derdim. evet; acımasızlar, belki umursamazlar fakat bu benim gözümde onlara eksi puan olarak yazılan şeyler değiller. kedi sahibi olmayan insanlar bu hayvanların nasıl bir canlı olduklarını kestiremezler. bir kere hepsinin karakteri kendine münhasır. kimisi dost canlısı, kimisi buzluktan çıkmış gibi sopsoğuk, kimisi saldırgan... ve şu da çok iyi biliniyor ki ya da bilindiğini düşünüyorum ki, insanlar kedileri seçmez; kediler insanları seçer. dolayısıyla onlar bizim sahibimiz olmuş oluyor.

benim kedim benim en yakın arkadaşım aynı zamanda. yaşadığı müddetçe de hiçbir insan onun yerine göz dikemeyecek. belki biraz katı görünüyor olabilirim "kedi sahibi olunca insanlara olan ilgi azalır." dediğim fakat yukarıda da dediğim gibi, kedi sevgisi bir başkadır.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol